Geçen sezonun müthiş çekişmesinin rövanşı vardı sahada. Her iki takımda geçen sezonun hakkını vermeye çalıştılar. Fenerbahçe geçen sezon sonunda şampiyon olmuş ancak yaşanan süreç nedeniyle oyuncularını elden çıkarmış olmasına rağmen aynı istikrarını sürdürürken, Trabzonspor haksız bir şekilde şampiyonlar ligine katılmasına ve büyük maddi kazançlar sağlamasına rağmen oyun olarak çok geriye gitmişti. Maç başladığında sahada bu açıkça gözüktü.10 kişi kalan ve 1-0 mağlup olarak sahadan ayrılan Trabzonspor'a karşı daha üstün bir skor beklenebilirdi ancak yaşanan psikolojik tahribatıda bu maç için fazlasıyla göz önünde tutmak lazım. Fenerbahçe maça büyük bir istek ancak aynı zamanda görülmemiş bir sakinlikle başladı. Tedbirsiz hücumlar yerine topu ayağında tutmayı, bol pas yapmayı ve özellikle kanatları kaçırmaya çalıştı. Maçın hemen başında Fenerbahçe'nin 100'e 30 pas üstünlüğü golün habercisi idi. Trabzonspor Burak ve Alanzinho haricinde kendi sahasında sıkı bir defans uyguladı ve yanlızca duran toplarda defans oyuncularını ve beklerini ileri çıkardı. Orta alanda Fenerbahçe'nin müthiş presi Trabzonspor'u zorluyor ve top buradan bir şekilde üçüncü bölgeye aktarılırsa bu sefer Yobo ve Serdar Kesimal karşısında Burak sıkça tek başına kalıp topu kaybediyordu. Maçın en kötü adamı egoizmi tavan yapmış Burak Yılmaz'dı. Maç bu şekilde devam ederken kilidi son zamanlarda görmediğimiz bir duran top organizasyonu açtı. Alex'in köşe vuruşunda birbirinin kademesini bozan Halil ve Glowacki'nin yanından Mehmet Topuz şık bir vuruşla Fenerbahçe'yi öne geçirdi. Bu maç için skora katkı yapamasada yakın zamanda Serdar Kesimal'ın gollerinide izleyeceğimizin sinyallerini aldık. Lugano'dan sonra böyle bir vuruş gücüne ihtiyacımız olduğu ortada.
İkinci yarı Trabzonspor'un daha fazla risk alıcağını düşünmek pek süpriz değildi. Nitekim forvet oyuncuları arka arkaya sahaya girdi. Trabzonspor için asıl sıkıntı orta alanda oyundan atılan Aykut sonrası yaşandı. İleriye çıkmayı düşünen takım orta alanda bir kişi eksik kaldı. Pas sayısında zaten üstün olan Fenerbahçe daha fazla oyunu kontrol etmek yerine geriye yaslanınca bir ara bizim takımdan da birinin atıldığını düşünmeye başladım. Skoru arttıramayınca ve Selçuk ve Emre adale sakatlıkları yaşamaya başlayınca zorunlu değişiklikler de daha çok orta alana yönelik oldu ve Alex, Galatasaray maçındaki gibi ileride tek forvet konumuna geçti. Maça dahil olan isimlerden Dia ve Baroni maça olumlu katkı yapmazken Caner'in bu hamleler için pek zamanıda yoktu. Defansta yaşanan Serdar&Yobo uyumu maç boyunca devam etti ve özellikle Serdar'ın hamleleri ve topu oyuna müthiş sokması neticesinde geriden oyun kurma noktasında takımın ilerleyen maçlarda elinin daha fazla rahatlayacağını söyleyebiliriz. Kalede Volkan ve sağ kanatta Gökhan iyi işler yaptı. Sakatlıktan dönmesine rağmen Mehmet Topuz golünü attı, Emre yaşanan tatsız hadiseler sonrasında en azından bu maçlık sakin göründü ve iyi mücadele etti, Alex ve Semih ile Stoch maça fazla katkı sunamazken özellikle forvet transferinde yapılacak tercihin lig sonunda takımın ligdeki pozisyonunu doğrudan etkileyeceğini bu maç sonunda bir kez daha idrak etmiş olduk. Ziegler'in daha fazla sorumluluk alması ve orta konusunda yüzdesini biraz daha arttırması gerektiği de ortada. Ligde işler iyi gidiyor ve takım zirvede yer alıyor. Zaman zaman yaşanan kötü futbol ve puan kayıplarıda takımın futbol haricindeki baskı unsurlarından kaynaklanıyor. Sıkıntılarından her alanda kurtulmuş bir Fenerbahçe'den daha iyi bir performans beklemek ileriki zaman için daha olası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder