25 Ağustos 2011 Perşembe

Kaos


Zurnanın son deliğine nihayet dün akşam itibariyle gelebildik. Öncelikle Fenerbahçe, Şampiyonlar Liginden men edildi haberi servis edildi. Büyük bir şok ve ardından yaşanan nasıl sorusu. Önce Uefa yaptı dendi sonra top Tff'ye yöneldi. Uefa sen at dedi, Tff hemen topu Fenerbahçe'ye attı sen çekil dedi, Fenerbahçe niye çekileyim ben suçlumuyum dedi? Tff yeniden döndü kafasını Avrupa'ya; bu sefer ceza veririm size hepinizi men ederim dedi, Tff tırstı bu karardan, ben men ettim dedi. Buraya kadar saçma olmasına rağmen kararı kabul ettik diyelim. Esas saçmalık bundan sonra başladı. Fenerbahçe'nin yerine Trabzonspor gidicek kararı açıklandı. Trabzonspor'un maçı ital edildi, Atletico Bilbao doğrudan Avrupa Ligi'ne, Trabzonspor ise Şampiyonlar Ligi'ne alındı. Trabzonspor'un başkanı ve asbaşkanı aynı davadan yargılanıyor üstelik başkanlarının yurtdışına çıkma yasağı var, tek farkları tutuksuz yargılanmaları derken en manyak karar en sona bırakılmıştı. Beşiktaş kupayı iade ettiği için iyi niyet göstergesi nedeni ile Avrupa'da yoluna devam etti. Hayatımda bu kadar saçma kararları bu kadar saçma bahanelerle birlikte kısa bir süre içinde duymamaıştım. Üstelik tüm bu karara Şampiyonlar Ligi kura çekimine 24 saatten az bir süre kala varıldı. Fenerbahçe suçlu olup olmadığı bilinmediği halde şike yapan takım etiketini daha dava görülmeden Tff ve Uefa aracılığı ile üzerinde buldu. Yasal hakkı olan Şampiyonlar Ligin'de mücadele etme hakkı ortak bir karar ile gasp edildi. Yaşadığı ekonomik kayıplar falan bir yana, marka değeri gibi saçma sapan konuşmalarla Avrupa'dan uzaklaştırıldı.


Akıl tutulması bunula kalmadı.Tff yarın lig fikstürü çekicez duyurusunu yaptı. Şike yaptığını kabullendiği ve Avrupa kupalarına göndermediği bir ortamda ligde yoluna devam edebilirsin dedi Fenerbahçe'ye. Lig için karar vermeden önce mahkeme sonucunu bekleme zahmetine katlanıcağını anlıyoruz buradan. Yani geçen seneki şampiyonluğuna gölge düşürülmüş ve korkutularak ucube bir karar vermek zorunda bırakılmış Tff, Fenerbahçe'yi bu mantıkla ligden düşürmesi gerekirken yola devam dedi. Hatta MAA bu karar Fenerbahçe için faydalı bile oldu, bir şey çıkarsa ceza almaktan kurtulurlar dedi. Bu durumda Trabzonspor ve Beşiktaş'ın şike ve teşvik primi verdikleri kanıtlanırsa ne gibi bir yaptırımla karşı karşıya kalıcakları belli değil. Fenerbahçe'nin dava sonunda aklanması neticesinde açabileceği tazminat davalarını da Uefa ben öderim demiş, canım benim. İşin özü lig tamamiyle piç edildi, bu saatten sonra böylesi abuk sabuk kararlara imza atan bir yönetim kadrosunun yönettiği  fedarasyonun organizasyonlarında yer almanın bir anlamı yok. Temmuz ayından beri resmen bu kulüple dalga geçiliyor. Bırakın hakkımızı aramayı, kesinleşmiş karar olmadan var olan haklarımız dahi gasp ediliyor. Bu saatten sonra güzel futbol, marka değeri, yükselen Türkiye Süper Liği, adil ve tarafsız yönetim ve en önemlisi adaletten kimse bahsetmesin. Bu kulubü ateşe atmayı düşünenleri, büyük Fenerbahçe taraftarı daha büyük bir ateşte cayır cayır yakmasını da bilir.

11 Ağustos 2011 Perşembe

Türkiye 3 Estonya 0

Ligler ertelendi ahali futbol maçının hasreti ile yanıp tutuşuyor lafı hikaye. Stat tam dolu olmadığı gibi milli maça kulüp maçı kafası ile gelip milli takım kaptanını yuhalayan adamlarda aramızda. Türk futbolu ve taraftar profili geriler diye üzülmeyin çünkü ilermiş de sayılmaz. Kazakistan ve Avusturya maçları öncesi son hazırlık maçımızı oynadık. Dünya Kupası elemelerinde de aynı grupta yer aldığımız rakibimize karşı ilk yarıda bulduğumuz 3 golle işi bitirdik. Arda'nın son kez kendi seyircisi önüne çıktığını saymazsak maçı önemli kılan bir unsurda yoktu. Sinan Bolat'ı kalede izleme imkanı bulduk ama biraz heyecanlı idi. Solda büyük yetenek Hakan Balta yerini almıştı önlerinde double Selçuk ve Emre ile solda Arda, sağda Kazım en ileride toptan hızlı koşup topu unutan Burak Yılmaz. İlk dakikalarda Emre  topu her ayağına aldığında yuhalamalar ve en sonunda Emre'nin kazandığı penaltı. Penaltıyı atıcağı daha hakem penaltıyı çaldığında belli idi ve golü yapıp formayı öperek olayı kapattı. Ardından Kazım'ın belki bir daha gözlemleyemeyeceğimiz bir maçta attığı 2 klas gol ile skor birden 3-0 taşındı. 

İkinci yarı başlarken Hiddink; Selçuk İnan, Emre ve Arda Turan'ı kenara almıştı. Mehmet Ekici ve Gökhan Töre ile birlikte Sabri oyuna dahil oldu. İkinci yarı Burak girdiği pozisyonlarda ya ofsayt ya da son vuruşlarda etkisiz olunca ikinci yarı  skor pek değişmedi. İlk yarı defansımızın arkasına çok rahat sarkan Estonya ise ikinci yarı pek pozisyona giremedi ama oyun disipinlerini kaybetmediklerini söylemek lazım. Gökhan Zan, Mehmet Topal ve Semih oyuna alınarak maç tamamlandı ve Kazakistan ve Avusturya maçları öncesi milli takım morallenmiş oldu. Maçın ardından geriye Ertem Şener'in ifadeleriyle 'ilk kez milli olan bir fedarasyon'' , ''çok uluslu bir milli takım!!!!'' ve Estonya'da cep telefonu kullanım oranının %80 olduğu ve her ödemenin cep telefonu aracılığı ile yapıldığı gibi başka hiç bir yerde bulamayacağınız muazzam bilgiler kaldı.