21 Aralık 2010 Salı

Fenerbahçe 2 Bucaspor 3

İkinci maçtanda mağlubiyetle ayrıldık,üstelik bu sefer lig sonuncusu ve düşme hattının bir numaralı favorisine karşı üstelikte Kadıköy'de. Saçma sapan bir forma eşliğinde çıkılan maçta dinlendirilen oyunculara baktığınızda Fenerbahçe'nin gruptan çıktığını zannedersiniz. Üç kez geriye düşüyorsunuz ve maçı çevirmek gibi bir düşünceniz yok, takımda bazı adamlar motoru yakıcak seviyede performans gösterirken bazıları moturu ısıtıcak kadar koşmuyorlar. Fenerbahçe artık çokça eleştirilen performansını bir kimlik haline getirdi ve her maç birbirinin kopyası performanslar izlemeye başladık. Ligde toplam 9 gol atan Bucaspor'dan iki maçta 5 gol yedik. Sıradan bir forvet olan Manucho'yu tutamıyoruz ve Selçuk Şahin'i sahaya sürüp üstüne kaptanlık veriyoruz sonrada Lefter'e böylesine bir maçla sevgilerimizi yolluyoruz. Lefter'in formasını giydiği bu takımın kaptanlığı Selçuk Şahin'e kaldıysa yandık demektir. Lugano sürekli arkasına adam kaçırıyor ve kalede Serkan hiç top kurtarmadan 3 gol yediki bana kalırsa Fenerbahçe kariyeri başlamadan bitmiştir. Santos bu haliyle milli takımda oynasın ben futbol falan izlemeyi bırakırım ve salak haberlerde şişirilen Barselona istiyormuş abi Santos'u geyiğinin gerçeklik payına inanlar varsa şirinleri görmeyide beklesinler. Stoch oyunda ne yapıyor belli değil bu adam Twente'de neydi bizde ne durumda, Niang sahaya girdi geriye gelip oyun kurmaya çalışıyor ve rakip oyuncu ile it dalaşında maçı tamamladı. Gökay ve Gökhan'ın formanın hakkını verdiği maçta Semih'te ileride tek kalmasına rağmen elinden gelenin en iyisini yaptı.

Bu takımın bu gruptan çıksa dahi kupayı alması hikayeden başka birşey değil ve ikinci yarı 3-4 maç içinde ligten kopucak durumda. Devre arası sol beke Lahm ve orta alana Xavi-İniesta ikilisi alınırsa Fenerbahçe şampiyon olabilir. Bu kadar sinir bozucu bir takımın izlenmesi içinde mantıklı bir sebep yok ve o formanın hakkını vermeyen arkadaşlara burası Fenerbahçe diyecek taraftardan başka kimsede yok. Aziz Yıldırım'ın müdahale etmediği branşlardaki başarılar ortada, en son bu maç öncesi bayan voleybolcular dünya şampiyonu oldu ama futbol takım Avrupa'yı, ligi geçtim kupada lig sonuncusuna karşı kendi evinde mahkum futbol oynuyor ve rakip takım hocası son 4 dakikada oyuna tecrübe kazansın diye 16 yaşında bir futbolcuyu sokuyor, şunu artık açıkça söyleyelim kral çıplak!!!!! 

Fenerbahçe Acıbadem Dünya Şampiyonu

Fenerbahçe Acıbadem, Dünya Kulüplerarası Voleybol Şampiyonası Finalinde, Brezilya'nın Sollys Osasco takımı set vermeden 3-0 yenerek Dünya Şampiyonu oldu. Helal olsun sarı melekler.

18 Aralık 2010 Cumartesi

Fenerbahçe 1 Sivasspor 0

Ankaragücü maçının sonunda hesabı ödemek zorunda kalan ikili Lugano ve Caner'di, kart cezalısı Emre yerine Gökay  orta alanda yerini almıştı ve maç geçmiş iç saha maçlarının aksine golsüz başladı ve uzun bir sürede böyle devam etti.Dia yine son noktaya kadar getirdiği topları değerlendiremiyor, Santos ise çalım sevdasını bırakamıyordu.Maçın bu gidişini bir duran top bozabilirdi ki bu da ancak Alex'in ayağından olabilirdi. Kaptan kendi kazandığı atışı Lig Tv spikerlerinin pubis maceralarını anlattığı sırada öylesine güzel bir vuruşla gole çevirdiki bu belkide Fenerbahçe'nin ligi bitireceği noktayı belirleyecek bir goldü. Atılan bu gol 3 puanın ötesinde takımı ve taraftarı ateşleyen bir can simidi ve rakiplerin her ne kadar puan açısından rahat olsalarda moralini bozan bir goldü. Bu göle Rıza Çalımbay'dan çok Ertuğrul Sağlam ve Şenol Güneş üzülmüştür. Golden sonra el freni devreye girdi ve Niang oyundan çıkıp Selçuk orta alana geçti ve son dakikalar rahat geçirlmek istendi. Son dakikalarda bulunan pozisyonlarıda Stoch ve Semih değerlendiremedi ve maç bu skorla bitti ve ilk yarıyı 3. sırada bitirdik. 


Oyunu kontrol etmemize rağmen golü bulamamamız az kalsın işi berbat edicekti ve şu an biraz nefeslenmiş bir şekilde devre arasına giriyoruz. Yapılıcak transferler ve bu ara umarız ki sağlanıcak oyun bütünlüğü özellikle ligin ikinci yarısında daha az hata yaptığı takdirde Fenerbahçe'yi bir noktaya getirebilir yoksa bu oyun ve futbolcu performansları bizi daha öncede söylediğim gibi şampiyonluğa götürmez. Dia ve Stoch'un formsuzlukları Lugano'nun aptalca kartları ve orta alanda cezalılar, sakatlar ve mutsuz-formsuz oyuncular ile kurulu bir takımın ileriye gitmesi ya da gittiği takdirde pozisyonunu koruması çok zor. Devre arası umarız iyi geçirilir ve takım ikinci yarı özlenen futbolu ortaya koyar. Özellikle Trabzonspor'u evimizde yendiğimiz taktirde işler ligde hızla değişir ama geçen seneleride göz önüne aldığımızda ligte zor ve az hata yapan rakiplerimiz olduğuda ortada.Kaptanın sihirli dokunuşu bizi oksijen çadırına kadar taşımaya yetti bundan sonra neler olucağını hep birlikte görücez.

12 Aralık 2010 Pazar

Ankaragücü 2 Fenerbahçe 1

Geçen haftadan formsuz olan Stoch yerine Dia sahaya sürülerek başladık maça ve herşey kupa maçının tekrarı gibiydi maç boyunca. İlk yarı oyunu kontrol eden ve pas trafiğini iyi yönlendiren Fenerbahçe zeminin belkide kötülüğü nedeni ile bitirici vuruşu bir türlü yapamadı. Dia her pozisyonda rakibini geçti ama topları sürekli ön direğe kesti, Mehmet Topuz ve Gökhan Gönül ise orta yapmayı dahi başaramadılar. Bunlara sol kanattan Kızılay Meydanına doğru ortalar yapan Caner'de eklenince iş Niang'ın füzesinin içeri düşmesi için dua etmeye kaldı ama gördükki tespihli hoca Ümit Özat'ın nefesi daha kuvvetli imiş. İkinci yarıda kısa bir bölüm oyunu kontrol eden Fenerbahçe ardından aynı kupa maçında olduğu gibi yediği bir golle oyundan düştü ve bu düşüş öylesine sert olduki ikinci golde Sestak playstationda dahi atamıyacağınız bir golle ipi çekti. Hava koşulları ve deplasman performansımızı düşününce maçta puan kaybını bekliyordum ama mağlubiyeti hele ikinci kez aynı taktikle sahadan mağlup ayrılmayı düşünmüyordum. Rakibiniz sizi kupada benzer bir strateji ile 4-2 mağlup ediyor ve aynı rakiple karşılaşmanızda yine aynı sonucu benzer bir yolla  kazanıyorlarsa o zaman sizin taktik zekanızda bir problem vardır ve bunu Niang'ın şutu gol olsa maç çok farklı olurdudan daha fazla altı döşeli bir argümanla savunmalısınız .Herkesin hallaç pamuğu gibi attığı Ankaragücüne karşı Fenerbahçe'nin iki maçta 6 gol yemesi başlı başına taktiksel bir facia ve ilk maçın sonuçları üzerine bir değerlendirme yapılmadığını gösterir. İlk maç hatalar fark edilmesine rağmen Ankaragücü'nün taktiğine yine mağlup olunuyorsa işte bu sefer hocanın yetersizliği konuşulur ki, bu türkü bizi yine şampiyonluktan uzak diyarlara götürür. Aykut Hoca hakkındaki fikirlerim karamsar değil, çokça ileriye dönük bir umut taşırdı ama bu iki Ankaragücü maçı bu fikirleri gözden geçirmem gerektiğini bana hatırlattı umarım hocamızda oyun planını ve rakip hamlelerini gözden geçirir çünkü ortada 2 transferle kapanıcak bir açıktan fazlası var.

5 Aralık 2010 Pazar

Fenerbahçe 2 Kardemir Karabükspor 1

Bursaspor'un puan kaybettiği noktada puan farkı indirmek ve galibiyet serisini sürdürmek önemliydi ve Fenerbahçe her zamanki gibi maça hızlı bir giriş yaptı ve Lugano'nun kafa vuruşu ve ardından kaptanın yine yeni yeniden golü bulması ile skor birden 2-0 geldi. Buraya kadar alışık olduğumuz Fenerbahçe maçın geri kalanında da eski maçlardan görüntüler sergiledi. Skor avantajı ile birlikte oyunu rakibe teslim etti ve ikinci yarının hemen başında artık ayrı bir gol klasmanı olarak adlandırılması gereken Emenike golü izledik. Stoch'un orta alanda kaptırdığı topu Emenike önüne aldıktan sonra yüzünüde rakip kaleye döndü ve uzun bir deparın ardından golü yaptı.Emre ve Lugano'nun takıma dönüşü ile ilk 20 dakika sergilen toplu oyun yenilen golle birlikte yerini rakibi geride beklemeye bıraktı ve alışık olduğumuz değişiklikler bu sefer Alex en son çıkıcak şekilde uygulandı ve geçen hafta İbb maçında yapıldığı gibi orta alan Selçuk'un oyuna dahil olması ile kontrol edilmeye çalışıldı.Stoch'un ve Niang'ın formsuzlukları devam ediyor ve bütün haftayı antreman yaparak geçirecek bir Dia'nın formayı alması hiç zor değil.  

Hem spor programlarında hem de bloglarda sıkça tarşılan ve fikir üretilen bir konu Fenerbahçe'nin golü bulduktan sonra geriye yaslanması, Aykut Hocanın açıklamalarıda dahil bu konuda makul bir cevap duymuş ya da okumuş değilim. Bu can sıkıcı oyun çokça puan kaybetmemize ve oyunu rakibe teslim etmemize neden olduğu kadar, taraftarın oyundan aldığı zevki sıfırladığı gibi rakibede ekstra bir motivasyon sağlıyor. İlerleyen haftalarda bu konu umalım ki çözülsün ve her maçın ikinci yarısını can sıkıcı bir hal içinde izlemeyelim. Semih'in son dakika kaçırdığı felaket pozisyonu dahi büyük bir heyecanla izlememizin asıl nedeni de skoru garantiye alma istegimiz. Sol bekte yaşanan Santos formsuzluğu ve Caner yeteneksizliğinin üzerine Stoch'un da formsuzluğu eklenince orta alan probleminden yavaş yavaş kanat problemine kaymaya başladık. Bu sorunlar devam etse dahi ilk yarı sonuna kadar galibiyet serisine devam edip ilk yarıda bir soluklanmamız gerekiyor. Takım yeni transferler ile mi yoksa takım halinde oyunun tamımını kontrol ederek mi bu sorunları çözücek görücez ancak gerçek olan şu ki bu oyun anlayışı bizi şampiyonluğa götürmez. Yol uzunken enseyi karartmak lazım.

1 Aralık 2010 Çarşamba

ZYDRUNAS KARCEMARSKAS

Gaziantepspor'un bu sezon kadrosuna kattıgı Litvanya milli takımınında kalesini koruyan 27 yaşındaki kaleci ZYDRUNAS KARCEMARSKAS, bu sezon Spor Toto Süper Lig'de en fazla göze çarpan performanslardan birini sergiliyor. Milli takımda da 48 kez forma şansı bulmuş bir oyuncu. Özellikle refleksleri müthiş bir oyuncu, bu sezon Gaziantep'in kazandığı maçlardaki performansının yanında yenildigi maçlarda daha üst düzey performans gösteren hatta farkı önleyen çogu kez Karcemarskas'tı. İsmini söyleme konusunda Lig Tv spikerleri dahi henüz ortak bir paydada buluşamasalar da kendisinin ligin en iyi kalecilerinden biri oldugunu söyleyebiliriz. Daha oturmuş bir defansın arkasında bu yeteneklerini daha iyi sergiliyeceğini düşünüyorum. Çıkardığı yakın mesafe şutlarının gerçekten inanılmaz olduğunu söylemek lazım ve kaleci arıyanlara son olarak sözleşme bitiş tarihinin Tff kayıtlarına göre 31 Mayıs 2013, tahmini bonservis bedelininde transfermarkt kayıtlarına göre 350 bin euro olduğunu belirtelim. Transfer aşamasında Gaziantep yönetiminin insafına kalmış olduğunuzu söylemekle birlikte Beşiktaş tarifesininde farklı olduğunu hatırlatalım.