27 Şubat 2012 Pazartesi

Eskişehirspor 2 Fenerbahçe 1 / Aynı Tas Aynı Hamam

Deplasman maçlarının ardından yazdığım yazılar birbirinin kopyası olmaya devam ediyor. Rakibin adını ve maçın skorunu değiştirip maçla ilgili bir fotoğraf koyup bir önceki deplasman maçında yaşananları aynen kopyala yapıştır yapsam inanın kimse anlamaz. Ruhsuzluk, mücadelesizlik, skoru kabullenme neredeyse takımın ana karakteri kıvamına geldi. Daha öncede Fenerbahçe'nin kötü oynadığı maçlar izledik, takıma ya da hocaya kızdığımız anlar oldu, şu maçı kaybetmekte çok mesele değil. Asıl sorun takımın ruh gibi sahada gezinmesi. 1-2 oyuncu haricinde isyan eden, reaksiyon gösteren kimse yok. Maç başlıyor, diziliş belli, herkes rakip biraz topla oynasın havasında en sonunda bir şekilde gol buluyor rakip takım bizimkilerin aklı başına geliyor karşı kaleye gitmek için. Bir deplasman maçına ön alanda presle başlasak, erkenden gol bulsak, geriye çekilmeyip skoru arttırma yollarını arasak günaha mı gireriz?  

Maçtan birgün önce sezon başından beri yaşadığın sıkıntıların sorumlusu olan dava süreci sonucu başkanın tüm iddaları çürütmesine rağmen haksız durumda içeride kalmış, sırf bu yüzden biraz direnç gösterir bir takım. İçeride boşu boşuna yatan insanlar için biraz mücadele gösterir, isyan eder. Ligin en kötü takımlarından biri olan son haftaların en formsuz takımı olan Eskişehirspor'dan iki gol yiyiyorsun, zorla uzaktan vurduğun bir şutla ancak golü bulabilmişsin, hakem inceden seni doğruyor ama senin yaptığın tek hareket hakeme hassssiktir çekip kırmızı kart görmek, olmayan takım direncini iyice dibe vurdurmak. Sol bekte Ziegler'in ve sağ açıkta Mehmet'in formu yerlerde sürünüyor, Serdar'ın formsuzluğundan formayı kapan Bekir onu bile aratıyor, Stoch sakatlığın izlerini atamamış, orta alanda yaratıcılık ve mücadele yok ve topla oynamak isteyen Alex, futbol katili Hürriyet ve hakem Halis Özkahya'nın kıskacında yerden kalkamıyor maç boyu. İçeride Gençlerbirliği maçı Sivas maçının bir kopyası olucak, takım gol yiyecek ve zar zor taraftarın desteği ile maçı alıcak belkide artık onu bile yapıcak güçleri yok. Şu oynanan futbol başka bir sezonda olsa inanın tepkiler çok sert olurdu ama taraftar yaşananların saha dışında olduğunun farkında olduğu için saha içini kötü futboluna rağmen destekliyor, stadı dolduruyor ve takıma her yerde sahip çıkmaya çalışıyor ama bu ruhsuz takımı sahada izleyip, bir büyük içen bana da yazık. Halil Sezai gibi uzun bir isyaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan çekmeye de gerek yok, isyaaaan desen alıp yürüyüceksin zaten ama o umudu da öldürmeye başladın.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Fenerbahçe 4 Sivasspor 2

Tüm sezonunun kopyası bir maç izledik. Deplasmanda olsa kaybedeceği bir maçı evinde oynadığı için kazandı Fenerbahçe. Tek tek maç analizi ve sahaya çıkan kadroyu incelemek artık gereksiz. İçeride kötü oyuna rağmen taraftar desteği ile bir şekilde kazanan Fenerbahçe ve deplasmanda kötü oynarsa asla maçı çeviremeyen ve oyunu tamamiyle rakibe teslim edip puan kaybeden bir Fenerbahçe olmak üzere iki farklı Fenerbahçe var. İki Fenerbahçe'de aynı oyunculardan kurulu olmasına rağmen birbirinden gece ile gündüz kadar farklı iki takım var ligde. İç sahada ya ilk yarı ya da ikinci yarı iyi oynayıp diğer yarıda gözükmeyen deplasmanda hiç göremediğimiz Fenerbahçe. Sezon sonuna kadar bu kötü oyun hasır altı edilerek lig tamamlanıcak zira yaşananlar göz önüne alındığında saha içi ile ilgilenen kişi sayısı çok az.

Bu sezonun en iyi takımlarından birine karşı hızlı bir girişle oyuna 1-0 başlayıp ardından kalesinde 2 gol gören Fenerbahçe ile kısa sürede maçı önce 2-2'ye ardından 4-2'ye taşıyan Fenerbahçe aynı takım ve aynı düzen içerisinde nasıl bu kadar farklı anlamlandırmak zor. Emre maç boyunca sinirli olmasına rağmen iki gol ve Alex yine iki gol ile galibiyetin mimarları oldu. Sow pas alamamasına rağmen etkili idi. Serdar kötü oyun sonrası yerini Bekir'e kaptırmıştı. Defansta Yobo yine mükemmek oynarken sakatlıktan çıkan Gökhan eski günlerini arattı, Stoch ve Caner'in yokluğunda eline fırsat geçen Dia bu şansı kullanamadı. Lider ile puan farkı hala 6 ama deplasmanda takımın galip geleceğine olan inancım çok az.. Oyun hızını ve üretkenliği arttırıp daha akıcı bir hale bürünmemiz gerekiyor yoksa deplasmanlar bizim için kabus olmaya devam eder. Stadı dolduran kadınlar ve çoçuklarada bir kez daha helal olsun her şeyi küçümseyen kitleye önemli bir mesaj verdiler. Bazılarının erkek-kadın stadları dolduramadıkları bir ortamda Fenerbahçeli kadınlar mabedi tamamiyle doldurarak tüm Türkiye'ye en önemli cevabı verdi.