17 Şubat 2014 Pazartesi

Fenerbahçe 2 Kasımpaşa 1 / Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe Yıkılmaz

Puan kayıpları, sakatlar, cezalılar derken son derece kritik bir virajı spin atmadan dönebildi Fenerbahçe. Önce caddede adalalet arayışında sonra sahada galibiyet arayışında olan taraftar en sonunda Ali İsmail Korkmaz'ı da annesinin ellerinden öperek ugurlayarak 3 puana ulaşmayı başardı. Maç öncesi en büyük merak eksikler nedeniyle takımın nasıl şekilleneceği idi. Ersun Yanal orta alanda basan koşan isimlerle, ileri uçta ise Duracell ile maça başladı. Sahada yaratıcılık az seviyede olunca geriye presten başka çara kalmamıştı. Nitekim Fenerbahçe ilk dakikalara müthiş bir presle başladı. Pozisyona girmekte hatta ofsayttan kurtulmakta ne kadar zorlansada, mücadele anlamında bir eksiği yoktu. Uzun süredir puan kayıpları ile boğuşan Kasımpaşa'da ise ana hedef kontra idi. 

İkinci yarının hemen başında yaratıcılığı arttırmak adına ''gamsız'' hamlesi geldi Ersun Yanal'dan. Fenerbahçe rakibin kısa süre içerisinde 10 kişi kalmasıyla oyuna hükmetmeye ve özellikle Gökhan'ın bindirmeleri ile etkili olmaya başladı. Maç boyunca sol kanatta Sow'un bir sezonda verdiği verimden daha fazlasını veren Alper Potuk ile Fenerbahçe dikine gitmeye başladı. Kilidi açıcak golün seslerinden sonra Emre kilidi paramparça edercesine güzel bir vuruşla takımı öne geçirdi. Kalp hastalıklarında uzmanlaşmış Fenerbahçe için bu skorun fazla heyacanlı olmuyacağı düşünülmüş olucak ki, Kasımpaşa 10 kişi ile golü buluduktan 45 saniye sonra Bekirovic ile skoru 2-1'e taşıyarak 2 hafta aradan sonra 3 puanla tanıştık. Emenike'nin her oyuna girmeye niyetlenişinde golü bulmamız sezonun geri kalanında takımın totemi olsun. Zor bir viraj, eksiklere ve çok iyi olmayan bir oyuna rağmen 3 puan alınarak dönüldü.  

Önümüzdeki hafta Elazığ deplasmanında cezalılar ve en azından sakatların bir kısmı daha dönücek ve daha ideal ve en önemlisi yaratıcı bir kadro ile sahaya çıkıcaz.Galatasaray'ın giriceği zor fikstürde göz önüne alınırsa hem farkı korumak hatta münkünse biraz daha açmak için uygun fırsatlar karşımıza çıkıcak. Uzun süredir oynamamalarına rağmen katkı veren isimler şampiyonluk için en büyük inancın işaretleridir. Hem cadde hem stad bütün gün haykırdı, belki duymayanlar vardır bir kez de biz söyleyelim:  ''Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe Yıkılmaz''.

1 Şubat 2014 Cumartesi

Eskişehirspor 2 Fenerbahçe 1

Fenerbahçe zorlu deplasman maçlarının ilkinde sahadan mağlubiyetle ayrıldı. Baroni yerine Holmen sürprizi ve Emenike'nin sakatlığı sonrası Webo ile maça başladık. Şanssızlık bu maçtada yakamızı bırakmadı ve bu seferde Webo sakatlandı. Eskişehir maça önde basarak ve sıkı bir presle başladı. Ön alanda Fenerbahçe buna cevap verdi ancak üretkenlik sağlayamadı. Defans hattında yapılan inanılmaz bir Alves hatası Bienvenu tarafından cezalandırılınca işler daha da zorlaştı. Fenerbahçe yüklenmeye ve pozisyona girmeye başladı. Konyaspor gibi Eskişehir'de geriye çekilmeye başlayınca pozisyonlar geldi. Konyaspor maçında olduğu gibi maçı zorlayan ve golü arayan isim Caner'di. Gökhan Gönül bu maçta da yine sönük kaldı. Önce direklerden dönen top ardından Caner'in şutunda Kuyt'ın dokunuşu ile beraberliği yakaladık. 

Webo'nun sakatlığı sonucu Sow forvete, Emre orta alana Holmen sol açık pozisyonuna geçmişti. Emre'nin orta alanı sakatlıktan dönmüş olmasına rağmen toparladığını ve en azından diğer oyunculara nazaran ofansif katkısının daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Holmen maç eksiğine rağmen maç boyunca çok koştu ve rakibe sertlik konusuda en fazla hamle yapan isimdi. Özellikle kaptırılan topların dönüşünde sık sık taktik fauller yaptı. Emre-Holmen-Topal-Meireles orta alanı mücadele anlamında ne kadar iyiyse oyun kurma ve yaratıcılık anlamında bir o kadar kötüydü. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Kuyt ile golü bulabilr ve maçı koparabilirdik. Tüm forvetler sahada olunca hamle kanatlara geldi ve Topuz sağ açığa geçti. Fenerbahçe Salih'i de alarak gol aramayı sürdürürken Mehmet Topal'ın kötü pası kalemizde gol oldu. Maç boyunca etkili olmayan Erkan muhteşem bir vuruşla Eskişehir'i galibiyete taşıdı. Son yıllarda deplasmanda yakaladığımız en kötü Eskişehir'e karşı böylece kaybetmiş olduk. Beraberliğe yatabilir ya da orta alanı güçlendirip oyunu kontrol edebilirdik. Karabük deplasmanında olduğu gibi golü aramaya devam ettik ve yenildik. Karabükspor maçının bu maçtan tek farkı, Karabük'ün Eskişehir'e nazaran daha iyi oynaması özellikle zemini iyi kullanıp galibiyeti hak etmesiydi. Fenerbahçe böylece lig boyunca elde ettiği puan farkınının avantajını ilk olarak Eskişehir deplasmanında kullanmış oldu. 

Bu mağlubiyeti çok fazla abartmadan yola devam etmek gerekiyor çünkü en az bu deplasman kadar zor bir Sivas deplasmanına gideceğiz. Bireysel anlamda Alves'i, Topal'ı, ya da maç boyunca hatalı çıkış rekoru kıran Volkan'ı, Sow ve Kuyt'ı eleştirebiliriz. Puan farkının verdiği avantajı kullanarak hemen önümüze bakmalıyız. Yerli forvet rotasyonuna sahip olmamamız Webo'nun sakatlığı ile bir kez daha önümüze çıktı. Yobo'nun kiralanması ile yakalanan kontenjan fazlalığını da düşünerek gerekirse yabancı bir forvet takıma katılmalı. Oyunun sıkıştığı anlarda kilidi çözücek bir isim her zaman ihtiyacımız. Orta alandaki sakatlıklar ya da formsuzluklar bu maçtada gördüğümüz gibi tolere edilebiliyor ancak forvet ve skora katkı yapacak isimler konusunda bu avantaja sahip değiliz. Hem Emenike hem Webo'nun durumu bu işin aciliyetini daha da arttırıyor. Enseyi karartmadan ancak hataları görerek ve en önemlisi daha şimdiden şampiyonluk havasına girmeden yola devam etmeliyiz. En ufak tökezlemede basının Galatasaray'ı nasıl iteceğini hep beraber görmek istemiyorsak, Sivas deplasmanı önemli.