29 Ekim 2011 Cumartesi

Beşiktaş 2 Fenerbahçe 2

Bu yıl izlediğim en iyi Fenerbahçe'ydi diyebilirim. Geçen yıl şampiyonluğa giden süreçteki tüm bileşenlerin tek maçlık gösterisi gibiydi maç. İki kez geriye düşen ama maçı asla bırakmayan, deplasmanlarda ve derbilerde yenilmemeye devam eden Fenerbahçe vardı sahada. Beşiktaş'ın tüm sezonun aksine orta alanı diri tutup kanatları etkili kullanma isteği ve ilk yarı ve ikinci yarının ilk 10 dakikalarındaki presine bu sezon ilk kez şahit olduk. Fenerbahçe'nin topu kullanma isteğine Beşiktaş pres ve hızlı hücumlarla karşılık verdi. Taraftar desteği ile maça hızlı başlayan Beşiktaş golü ise tüm bu iyi gözüken yanlarına rağmen kişişel beceri ve yeni top teknolojisi ile buldu. Simao belkide sezonun en güzel golünü bu maçta ağlara gönderdi. Golden sonra Beşiktaş'ın hücum hızı ve isteği azalırken Fenerbahçe hem pas sayısı ve organizasyonunu arttırdı hem de kanatları özellikle sol kanadı iyi işlemeye başladı. İlk yarı boyunca Gökhan,Alex ve Bienvenu ile yakaladığımız pozisyonlarda kaleci Cenk ve Beşiktaş defansı çok iyi direndiler ve gole engel oldular. Sakatlıktan çıkan iki futbolcunun oluşturduğu sağ kanat hem defans hem hücum açısından sıkıntı yaşadı. 

İkinci yarı Beşiktaş skoru koruma güdüsünün aksine saldırmaya ve Fenerbahçe'nin ipini tamamen çekmeye çalıştı ve direkten dönen bir topları ve akabinde ofsayt diye sayılmayan golleri ile buna çok yaklaştılar. Fenerbahçe oyunda dengeyi ve topla oynama yüzdesini bu sefer gol yemeden arttırmaya başladı ve bence maçın en iyisi olan Caner ile sol kanatı işlemeye başladı. Defansa yardıma gelmeyen Q7'nin zaafiyetinden yararlanan Fenerbahçe, Caner'in direkten dönen şutunu tamamlayan Alex ile beraberliği sağladı. Bu dakikada Fenerbahçe'nin geçen yılı hatırlatan geriden gelme serüveninin ilk işaretini gördük. Golden sonra gözler iki kulubeye çevrildi. Carlos, hemen Almeida'yı oyuna alıp gol bulmayı düşünürken asıl ilginç değişiklik Aykut Kocaman tarafından geldi. Her iki kanatın hücum adamları Mehmet ve Caner kenera gelirken Özer ve Stoch oyuna dahil oldu. Bu değişikliğin özellikle Caner kısmını bende anlamdıramasam da Stoch'un dinamizminden yararlanmayı düşündüğünü belirten Aykut Kocaman'a katıldığımı da belirteyim. Bu değişiklikler sonrası oyun yeniden başladı ve Beşiktaş'ın hamlesini meyvesini verdi. Pozisyon bilgisini ve topa hamlelerini her zaman sorguladığım ve bire bir de çalım yedikten sonra geriye dönmesi dakikaları bulan Bekir'in hatasında Oueresma'nın ortasında oyuna giren Almeida golü buldu. Bu golde önünde duran Ziegler'in hamlesizliği Volkan'ın topu çıkarmasına engel oldu. Golün asıl sebebi ise Beşiktaş hücuma kalktığında geriye dönmeye başlayan Gökhan Gönül'e sen içeri gir diyen Bekir'in yediği çalım neticesinde geldiki, Serdar Kesimal'ı dört gözle bekliyorum. Fenerbahçe yeniden toparlandı ve karşı kale önünde etkinliliğini arttırmaya devam ettirdi.Alex ile girdiği pozisyondan yararlanamayan Fenerbahçe maçın son anlarında kazanılan frikik ile golü buldu. İbb maçındaki gibi topun başına beraber geçen Alex ve Baroni ikilisinden Baroni'nin mesafe itibariyle topa vuracağı belliydi. Kaleci Cenk'in baraj hatasını da değerlendiren Fenerbahçe, Baroni'nin ayağından golü bulup skoru eşitledi. Ardıdan Fenerbahçe Özer ile Beşiktaş ise Aurelio ile girdiği pozisyondan yararlanamayınca maç 2-2 berabere bitti. Maçtan geriye güzel goller ve pozisyon zenginliğinin yanı sıra, Fenerbahçe'nin geriye düşmesine rağmen galibiyete olan inancı ve maçın en başında II. Truva hareketini gerçekleştiren akıncı Fenerbahçe taraftarları ve maç sonunda depremzedeler için atkılarını atan Beşiktaş taraftarının güzel görüntüleri kaldı.

18 Ekim 2011 Salı

Mersin İdman Yurdu 1 Fenerbahçe 2

Deplasman maçlarında takıma birşeyler oluyor. Bu maçta aynı seyirde devam etti. Maç başladığında takım yine eksik oyuncularla doluydu. Milli maç arası sonrası tam kadro oluruz diye düşünürken Volkan'i bile fire verdik. Buna rağmen yine kazanmayı bildik. Kayserispor maçındaki gbi erken gol ile rahatladık. Bu sefer attığımız gol her zaman görebileceğiniz türden değildi. Özer yaklaşık 45 metreden müthiş bir vuruşla takımı 1-0 öne geçirdi. Maç öncesi Mehmet Topuz'un yerine kim oynar adayları arasında sıyrılıp ilk 11 başladı ve golü yaptı. Aykut Kocaman deplasmanlarda Stoch ve Dia'yı kanatlarda görevlendirmek istemiyor çünkü bu oyuncuların defansa katkıları ve takım savunmasındaki güçleri çok sınırlı. İbb maçında müthiş oynayan Stoch ve Dia yedekken, sol kanat Caner'e sağ ise Özer'e emanetti. Kalede Volkan'ın yerine Mert oynadı ve maç genelinde iyiydi. Sol bek Ziegler ve orta alanda Baroni müthiş işler yaptılar. Bienvenu gole rağmen çok tutuk, Bekir her zamanki gibi kötü, Orhan ise İbb maçının etkisini üzerinden atamamış durumdaydı.

Fenerbahçe maça golle başlayınca oyunuda rahatça yönlerdirmeye devam etti ancak birden başlayan yağmur önce Fenerbahçe'nin pas trafiğini ardından Lig Tv yayınını sekteye uğrattı hatta Lig Tv'yi komple iptal etti. Bu izleyemediğimiz dakikalarda Caner ile gole yaklaşan Fenerbahçe başarılı olamayınca ilk yarı böyle bitti. İkinci yarı sakatlanan Hakan Arıkan yerine değişiklik ile başlayan Mersin'de gol bulma arayışı sürerken, Fenerbahçe yine olmuyacak bir pozisyonda Bienvenu ile golü buldu ki, gol olan bu pozisyonun öncesinde Bienvenu topu dahi kontrol edememişti. Ardından İbrahim Kaş'ın atılması ile kontrol bize geçti ama oyuna giren Stoch ve Bienvenu öylesine pozisyonları harcadılar ki, Fenerbahçe'nin en sakin iki adamı Aykut Kocaman ve Alex bile sinirlerine hakim olamadı. Bu pozisyonları değerlendiremeyince Mersin'in hevesini kıramayan Fenerbahçe en sonunda 90+2'de golü kalesinde gördü ve maç 2-1 üstünlüğümüz ile sona erdi. Deplasman galibiyetleri serimizin yanı sıra yenilmemezlik serimiz devam etti ve eksiklere rağmen yine lideriz. Fenerbahçe'nin deplasman perfonması çok iyi olmasına rağmen oyun açısından aynı şeyi söylemek mümkün değil. Volkan, Serdar Kesimal, Gökhan Gönül ve Mehmet Topuz'un kadroya dönmeleri şart. Kendi evimizde kaçırdığımız pozisyonları telafi edebiliriz ancak deplasman da bu kadar rahat gol kaçırmak başımızı ağrıtabilir. 40 dakika 10 kişi oynayan Mersin'e karşı golü bulup maçı erkenden bitirmeliydik. Aykut Kocaman'ın temel rahatsızlığı da bu yöndeydi. Şimdi içerde Samsun ve ardından deplasmanda, kötü giden Beşiktaş maçı. Gemi iyi yol alıyor ama bazı uyuşuk tayfaları da kaptan denize atabilir.

8 Ekim 2011 Cumartesi

Türkiye 1 Almanya 3

Maç öncesi muhabbet yine Mesut üzerine yoğunlaşmıştı. İlk 18'e Klose ile birlikte alınmadığını öğrendiğimizde nihayet maça odaklanabildik. Hiddink'in, Almanya karşısında kendini dev aynasında gören gazetecilere yaptığı uyarıları kendisi de pek dikkate almamış olucak ki, orta alanda Sabri tercihini bu bakış açısıyla ancak açıklayabilirim. Sakatlıktan çıkan Servet ve Hamit doğru düzgün 90 dakika forma giymeden ilk 11'de yer alırken bir diğer sakatlıktan çıkan isim olan Gökhan Gönül ise sadece 90 dakika forma giymişti bu maç öncesinde. Tüm bunlar herhangi bir rakiple oynarken yeterince soru işareti olarak  önümüzde dururken maç öncesi milli marşlar söylenirken rakibimizin Almanya olduğunun farkına nihayet varabildik. Deplasmanda yapılmak istenen ancak Aurelio saktlandığı için 90 dakika sürdürülemeyen sistem bu maç yeniden sahadaydı. Aurelio defansın arasına gömülecek ve top yapma özelliği sıfıra yakın olan iki isim Servet ve Egemen'den topu alıp orta alan ile bağlantıyı sağlayacaktı. Bu sistem ilk maçtaki gibi kısa bir süre etkili oldu hatta 5. dakikada Hamit ile bir pozisyonu harcadık ardından Selçuk ile müsait bir pozisyonda yine golü kaçırdık. Her iki pozisyon gol olsa dahi maçın sonunun Almanya lehine olacağı  aşikardı. Almanya kendi seyircisi önünde oynuyormuş gibi rahatça topla hareket ediyor ve pozisyona girebiliyordu. Nitekim maaile hücuma gidilen bir pozisyonda, Neuer topu eliyle oyuna soktu ve orta alandan top hızlıca Gomez'e aktarıldı, Servet'i müsait yerde araçtan indiren Gomez sol ayakla ağları çok rahat bir şekilde buldu ve bu golde toplamda 3 kişinin hamlesi vardı. 

İkinci yarı öncesinde milli takımda oyuncu değişikliği vardı. Sahanın en iyi ismi Sabri sahadaki yerini korurken Selçuk İnan kenara alınıp yerine sağ kanata Gökhan Töre oyuna dahil edildi. İkinci yarı Almanya'nın daha rahat bizim kale önünde gözüktüğü anlarda ve bu dakikalarda defans ile ofans arasındaki aralık gittikçe açılıyordu. Nihayetinde sol kanattan getirilen topu boş kaleye plase yaparcasına rahat ve düzgün bir vuruşla gol yapan Müller aslında maçın sonucunu ilan eden isimdi. Ayda yılda bir gittiğimiz bir pozisyonda Gökhan'ın ortasını arka direkte ilk kez hücuma kalkan Hakan Balta gol yapınca, eve gitme derdine düşmüş seyirci biraz hareketlense de gerisi gelmeyince herkes metroya yetişelim, trafiğe takılmayalım derdine düşüp stadı terk etmeye başladı. Son olarak penaltı ile Almanya maçın sonucunu ilan edince maç bitti ve Belçika'nın 4-1'lik galibiyeti ile grupta 3. sıraya geriledik. Son maçımızda biz evimizde Azerbaycan ile oynarken, ikincilik için çekiştiğimiz Belçika ise Almanya deplasmanında olucak. Bizim galip gelmemiz halinde Belçika'nın gruptan çıkabilmesi için Almanya'yı yenmesi şart. Almanya'nın, Belçika'ya yenileceğine dair inancım bizim uzaya çıkmamız ile aynı değere sahipken, evimizde Azerbaycan'ı yeneceğimizde dair inancım da Sabri'nin Barcelona'nın değişmez elemanı olması ile aynı seviyede. Salı günü yine ahlar ve vahlar ile izleyeceğiniz, 10 yıldır yeniden yapılanan ve her yenilgiye bahane bulan milli takımımızın play-off'lara kalması dileğiyle. Play-off larda içimizdeki İrlandalılar ile tanışma fırsatını da yakalamıış oluruz.

3 Ekim 2011 Pazartesi

Fenerbahçe 4 İbb 2

Bu sezonun lige en iyi giriş yapan iki takımı karşılaştı 5. haftada. Kadıköy'e dönüş cezası bitince taraftarda tribündeki yerini aldı. Maç öncesi Fenerbahçe'de Gökhan ve Mehmet Topuz'un takıma dönmesi ile daha dengeli bir oyun izleyeceğimizi tahmin ediyorduk. Rotasyon her anlamda takımda gözleniyordu ve Stoch ilk kez 11'de yerini alırken defansta Bilica'nın yerine Bekir, orta alanda Gökay'ın yerine topuz solda Caner'in yerine Stoch yer alıyordu. Asıl değişiklik bu sezon zaman zaman izleyeceğimizi umduğumuz sağ bek Orhan sağ açık Gökhan Gönül dizilişi ile oldu. Takım bu yeni kadro ve dizilişle iyi bir takım olan İbb karşında mücadeleye başladı. İlk 5 dakikanın ardından İbb oyunun hakimiyetini eline aldı ve sağ kanattan gelmeye başladı. Sağ kanatta Orhan-Gökhan uyumsuzluğu hem defans hem ofansta kendini gösteriyor, sağ kanattan atak geliştiremeyen Fenerbahçe aynı kanattan rakibe pozisyon vermeye devam ediyordu. Tüm bu uyumsuzluk üzerine ileride Semih ile topu buluşturamayan Fenerbahçe, Alex'te markaj altında kalınca birden sıradan bir takım haline geldi. Fenerbahçe'nin pas organizasyonunu ve topu ileri taşıyacak ya da topu ileride tutucak adamlarını etkisiz hale getiren İbb, presle kaptığı topları hızla kullanarak kale önünde etkisini arttırdı. Nitekim bu pozisyonların birinde  yaratıcılığını!! kullanan Bekir'in ceza sahası içerisinde kalabalığa aldırmadan verdiği pas ile İbb gole yaklaştı ancak Fenerbahçe bu pozisyonu hela pozisyonu alan Bekir'in aksine mücadeleye devam eden Volkan Demirel sayesinde atlatmayı başardı. Orta alan ve sağ bek ile başlayan bu uyumsuzluk defansta da hatalara sebep vermeye başlayınca Aykut Hoca daha ilk yarının ortalarında Sezer ve Bienvenu'ya ısınmalarını söyledi. İlk yarıyı 0-0 ancak rakibin baskısıyla geçiren Fenerbahçe'nin ikinci yarıya oyuncu ve diziliş değişikliği ile başlıyacağı ortadaydı. 

İkinci yarı ilk yarı etkisiz kalan iki isim Orhan ve Semih kenara gelirken Sezer ve Bienvenu oyuna dahil oldu. Gökhan Gönül asıl pozisyonu olan sağ beke, Mehmet Topuz orta alandan sağ açığa kayarken Sezer orta alanda Baroni'nin yanında defans ile Alex arasında köprü vazifesini aldı. Bu değişiklik meyvesini o kadar çabuk verdi ki, Fenerbahçe, Stoch ile ikinci yarının hemen başında 1-0 üstünlüğü ele aldı. Klasik bir Stoch golü olan bu pozisyonda ilk yarıda denemelerde başarısız olan Stoch bu kez ağları buldu ve Fenerbahçe rahatladı. Ardından oyunun ve topun sahibi olmayı sürdüren Fenerbahçe kaptanın mükemmel vuruşu ve ardından Gökhan'ın golü ile maçı 3-0' a taşıyarak iyice rahatladı. Bu rahatlık bize fazla bir güven duygusu vermiş olacak ki, İbb'nin ve ligin en formda golcülerinden biri olan Webo'nun iki golü ile bir anda maç yeniden tehlikeye girdi. Hemen akabinde Caner'in düşürülmesi ile kazanılan frikik atışını bu sezon gerçekten bir başka oynayan Baroni gole çevirince maçı 4-2 kazanan Fenerbahçe, milli maç arası öncesinde ligi zirvede bitirdi.

Takımın 5 maçta 13 puan toplayarak ligi iyi bir giriş yapması gerçekten güzel. Üstelik bunu çokça sakat oyuncularının yokluğunda ve zor deplasmanlarda gerçekleştirdi. Kötü oynayanlar ve yerini yadırgayanlar ile formsuz olanlar olsa bile herkesin forma şansı bulduğu bu dönemde takımın bütünleşmesi ve geçen seneden beri devam eden kazanma azmini devam ettirmesi gerçekten önemliydi. Emre ve Serdar Kesimal'ın takıma dönüşleri ile takımın kadro derinliğini açıkça hissedeceği ortada. Yaşanan olumsuzluklar elimizden birçok şeyi aldı götürdü ama geriye pes etmeyen ve mücadele gücünü hep yüksek tutan bir takımı da bıraktı. Tüm bu sürecin özellikle derbi maçlarda daha güçlü bir Fenerbahçe yaratıcağını yakında gözlemliyeceğiz.