19 Aralık 2011 Pazartesi

Fenerbahçe 1 Trabzonspor 0

Geçen sezonun müthiş çekişmesinin rövanşı vardı sahada. Her iki takımda geçen sezonun hakkını vermeye çalıştılar. Fenerbahçe geçen sezon sonunda şampiyon olmuş ancak yaşanan süreç nedeniyle oyuncularını elden çıkarmış olmasına rağmen aynı istikrarını sürdürürken, Trabzonspor haksız bir şekilde şampiyonlar ligine katılmasına ve büyük maddi kazançlar sağlamasına rağmen oyun olarak çok geriye gitmişti. Maç başladığında sahada bu açıkça gözüktü.10 kişi kalan ve 1-0 mağlup olarak sahadan ayrılan Trabzonspor'a karşı daha üstün bir skor beklenebilirdi ancak yaşanan psikolojik tahribatıda bu maç için fazlasıyla göz önünde tutmak lazım. Fenerbahçe maça büyük bir istek ancak aynı zamanda görülmemiş bir sakinlikle başladı. Tedbirsiz hücumlar yerine topu ayağında tutmayı, bol pas yapmayı ve özellikle kanatları kaçırmaya çalıştı. Maçın hemen başında Fenerbahçe'nin 100'e 30 pas üstünlüğü golün habercisi idi. Trabzonspor Burak ve Alanzinho haricinde kendi sahasında sıkı bir defans uyguladı ve yanlızca duran toplarda defans oyuncularını ve beklerini ileri çıkardı. Orta alanda Fenerbahçe'nin müthiş presi Trabzonspor'u zorluyor ve top buradan bir şekilde üçüncü bölgeye aktarılırsa bu sefer Yobo ve Serdar Kesimal karşısında Burak sıkça tek başına kalıp topu kaybediyordu. Maçın en kötü adamı egoizmi tavan yapmış Burak Yılmaz'dı. Maç bu şekilde devam ederken kilidi son zamanlarda görmediğimiz bir duran top organizasyonu açtı. Alex'in köşe vuruşunda birbirinin kademesini bozan Halil ve Glowacki'nin yanından Mehmet Topuz şık bir vuruşla Fenerbahçe'yi öne geçirdi. Bu maç için skora katkı yapamasada yakın zamanda Serdar Kesimal'ın gollerinide izleyeceğimizin sinyallerini aldık. Lugano'dan sonra böyle bir vuruş gücüne ihtiyacımız olduğu ortada. 

İkinci yarı Trabzonspor'un daha fazla risk alıcağını düşünmek pek süpriz değildi. Nitekim forvet oyuncuları arka arkaya sahaya girdi. Trabzonspor için asıl sıkıntı orta alanda oyundan atılan Aykut sonrası yaşandı. İleriye çıkmayı düşünen takım orta alanda bir kişi eksik kaldı. Pas sayısında zaten üstün olan Fenerbahçe daha fazla oyunu kontrol etmek yerine geriye yaslanınca bir ara bizim takımdan da birinin atıldığını düşünmeye başladım. Skoru arttıramayınca ve Selçuk ve Emre adale sakatlıkları yaşamaya başlayınca zorunlu değişiklikler de daha çok orta alana yönelik oldu ve Alex, Galatasaray maçındaki gibi ileride tek forvet konumuna geçti. Maça dahil olan isimlerden Dia ve Baroni maça olumlu katkı yapmazken Caner'in bu hamleler için pek zamanıda yoktu. Defansta yaşanan Serdar&Yobo uyumu maç boyunca devam etti ve özellikle Serdar'ın hamleleri ve topu oyuna müthiş sokması neticesinde geriden oyun kurma noktasında takımın ilerleyen maçlarda elinin daha fazla rahatlayacağını söyleyebiliriz. Kalede Volkan ve sağ kanatta Gökhan iyi işler yaptı. Sakatlıktan dönmesine rağmen Mehmet Topuz golünü attı, Emre yaşanan tatsız hadiseler sonrasında en azından bu maçlık sakin göründü ve iyi mücadele etti, Alex ve Semih ile Stoch maça fazla katkı sunamazken özellikle forvet transferinde yapılacak tercihin lig sonunda takımın ligdeki pozisyonunu doğrudan etkileyeceğini bu maç sonunda bir kez daha idrak etmiş olduk. Ziegler'in daha fazla sorumluluk alması ve orta konusunda yüzdesini biraz daha arttırması gerektiği de ortada. Ligde işler iyi gidiyor ve takım zirvede yer alıyor. Zaman zaman yaşanan kötü futbol ve puan kayıplarıda takımın futbol haricindeki baskı unsurlarından kaynaklanıyor. Sıkıntılarından her alanda kurtulmuş bir Fenerbahçe'den daha iyi bir performans beklemek ileriki zaman için daha olası.

16 Aralık 2011 Cuma

Şampiyonlar Ligi 2. Tur



LyonAPOEL
NapoliChelsea
AC MilanArsenal
BaselBayern Münih
Bayer LeverkusenBarcelona
CSKA MoskovaReal Madrid
ZenitBenfica
MarsilyaInter


13 Aralık 2011 Salı

Bursaspor 0 Fenerbahçe 2

Galatasaray maçından sonra hem kadroda hem oyunda değişiklikler olacağı ortadaydı. Bilica 18 dışı kalırken yerine uzun süredir beklediğimiz ''hacı'' Serdar Kesimal yerini almış, sol kanatta Stoch hak ettiği formasına kavuşmuştu. Orta alanda Selçuk ve sağ kanatta Özer ısrarı sürerken forvet için nöbetçi golcünün kapısı çalınmış. Fenerbahçe oyuna iyi pas yaparak ve Bursaspor defansının arkasına attığı toplarla pozisyon bularak başladı. Orta alan hakimiyetini Selçuk'un kaptırdığı toplara rağmen sürdürdü ve gole birden fazla yaklaştı. Semih ilk golü ben atıcam deyip Emre'nin bir pozisyonunu bloke etti ve ardından kaptan ayağı kayınca golü yapamadı ama bu dakikalarda Fenerbahçe topu sahanın istediği her noktasında rahatça dolaştırıyordu. Ardından Bursaspor'un şutunu çizgiden çıkaran Gökhan Gönül ile Fenerbahçe söyle bir silkindi ve maçın en iyi adamı olan Stoch'un içeri kat ettiği topta, Alex topu Emre'ye o da Semih'e yolladı ve birinci sınıf bir santrafor golü ile skoru 1-0'a taşıdık. Semih formaya o kadar uzun süre hasret kalmış ve golü unutalı o kadar fazla olmuş ki, golden sonra öpmek için kısa bir süre armayı aradı. 

İlk yarı boyunca oyunun hakimi olan Fenerbahçe Özer'in topu patlatmak ve direği yıkmak istediği bir başka pozisyondan yararlanamadı. İkinci yarının hemen başında Bursaspor biraz vites yükseltip kaleye yaklaşsa da defans hattı ve özellikle Volkan başarılı müdahaleler ile kaleyi korumayı başardı. Selçuk, Özer ve Semih çıktıktan  sonra Bienvenu, Baroni ve Mehmet Topuz oyuna dahil oldu ve son dakikalarda Alex'in pasında maçın daha 1. dakikasıymış gibi müthiş bir depar atan ve Gökhan, formsuz eleştirilerine adeta nazire yaparcasına topu Stoch ile buluşturdu ve Stoch topu yine sonsuza yollayarak yabancı kontejyanı benim için değil diye maç boyunca adeta bağırdı. Mehmet Topuz'un kadroya dönmesi ve defansta da Serdar'ın yerini almasıyla Fenerbahçe daha iyi bir takım oyunu ve daha iyi bir futbol ortaya koyucaktır. Orta alanda Selçuk ve sağ kanatta Özer'in yerlerde sürünen formlarına bir çare bulunmalı.

Pazar günü Trabzonspor ile maçımız var. Geçen seneden kalan rekabet ve bu senenin başında yaşananlar dikkate alındığında Fenerbahçe-Galatasaray maçlarından bile daha önemli hale gelen bir karşılaşma oynuyacağız. Erteleme maçında hafta içi Gençlerbirliği ile karşılaşıcak olan Trabzonspor bize zaten yorgun halde gelicek. Bursaspor gibi Galatasaray maçında izlediğim Trabzonspor'da ligin en kötü futbol oynayan takımlarından biri ancak hafta sonu başka bir motivasyon ile sahada olucaklarını düşünüyorum. İçeride taraftar ile bütünleşen Fenerbahçe bu maçı alıp deplasmanda Antalya'yı yenip ilk yarıyı zirvede kapadıktan sonra transfer hamlelerine odaklanmalı.

8 Aralık 2011 Perşembe

Galatasaray 3 Fenerbahçe 1

Derbilerde son yıllarda izlediğimiz en kötü Fenerbahçe sahadaydı. Rakibe korktuğunu sahaya çıkardığı kadro ile açıkça gösterdi. Alex'i sahte bir forvet gibi ileride tutup yine aynı hataya düşerek Bienvenu'den sağ açık yaratmaya çalıştı Aykut Kocaman. Orta alanda Selçuk, Emre ve Baroni ile oyunu ve topu tutmayı düşündü ama bunu da yapamadık. Bekir'in sakatlığı nedeniyle Bilica defansa geçince takımın bütün dizilişi bozuldu. Yabancı kontejyanı nedeniyle en formda isim Stoch kenarda kaldı. Asıl sorun defanstan ziyada Mehmet Topuz'un eksikliği. Kadroda onun bir alternatifi yok. Yerine oynayan oyuncular hep ofansı düşünen defansa yardım etmeyen ve Gökhan Gönül'ü hep yalnız bırakan isimler. Öyleki bu maçta Hakan Balta hayatında ilk kez ileriye çıkmış olabilir. Bienvenu maçın başlamasının ve orta saha rakip presin altında ezilirken yavaş yavaş ileriye hareketlenmeye başladı ama bu dakikalarda Galatasaray oyunun hakimiyetini kazanmış ve kalemizde etkili olmaya başlamıştı. 

Galatasaray maçın henüz 15 dakikasında 3-0 öne geçebilirdi. Bu dakikalarda Volkan kalesinde devleşirken bütün sezon mükemmel oynayan Yobo sadece ona ayak uydurdu ama bu baskının sonunda gol getireceği ortadaydı. Fenerbahçe defansın göbeğinde Bilica'yı oynatmaktan daha büyük bir hatayı geriden oyun kurma görevini Bilica'ya vererek yaptı ve felaket o dakikadan sonra kaçınılmazdı. İlk golde rakibin sağ beki Eboue rahat rahat kale önüne kadar geldi ve Yobo'ya attığı çalımdan sonra golü yaptı. Galatasaray golden sonra yavaşlamış ve oyun dengelenmeye başlamışken Bilica sırtı dönük yakalandığı pozisyonda klasik rövaşata hamlesini yapmak isterken Elmander'e topu kaptırınca skor 2-0 oldu ve Galatasaray büyük bir avantaj yakaladı. İkinci yarı, Bilica, Baroni, Selçuk ve Bienvenu dörtlüsünden en az ikisi çıkmalı derken devre arasında Bienvenu ile Emre'nin çıktığını gördük. Stoch ve Semih oyuna girdi ve Fenerbahçe bir anda değişti. Stoch'un direkten dönen topu ve Semih'in almaya başladığı hava topları ile ileride top tutmaya başlamışken bu sefer kornerde bomboş bırakılan Melo topa vuramamasına rağmen golü yaptı. Bu dakikadan sonra Galatasaray'da frene bastı ve baştan sona iyi oynadığı maçı almasını bildi. Yanlış bir kadro ve yanlış bir diziliş ile sahaya çıkan Fenerbahçe tüm bunlardan daha kötü olarak mücadele etmeyerek maçı kaybetti.

Aykut Kocaman'ın önümüzdeki maçlarda yapması gereken belli şeyler var. Serdar Kesimal, Yobo'nun partneri olarak yerini almalı, eğer sakatlık ya da maç kondüsyonundan çekiniliyorsa o zaman Orhan Şam görev almalı. Stoch artık gerekirse başka bölgelerde oynayan yabancı oyuncular kenara çekilerek ilk 11 başlamalı ve Bienvenu ilk 11'de kesinlikle yer almamalı. Bu hamleler devre arasına kadar yapılması gereken hamleler. Devre arası çok üst düzey ve hemen ilk 11'e koyulacak düzeyde bir forvet transferi yapılmalı. Takımın gol yükünü çekicek bu isimle ancak gol yollarındaki sıkıntı aşılabilir. Formsuz oyuncular kenara alınırsa ve yedeklere şans verilirse takım daha iyi bir direnç sergileyebilir. Bunları aştığında Fenerbahçe mükemmel olmasada makul bir seviyeye gelecektir. Bu maçta Aykut Kocaman taktiksel anlamda Fatih Terim karşısında yenilmiş ve çıkardığı kadro ile hem rakip taraftara hem kendi takımı ile taraftarına da korktuğunu belli etmiştir. Fenerbahçe zor bir süreçten geçiyor, çokça saha dışı faktörlerin etkisinde kalıyor ama giyilen o forma bile bu takıma direnmek için yeterli gücü verir. Enseyi karartmadan önümüze bakmak lazım.

6 Aralık 2011 Salı

Reto Ziegler

**Juventus'a dört yıllık imza attıktan sonra hiç maça çıkmadan neden Fenerbahçe'ye kiralık gelmek istedin?
Sampdoria'daki kontratım geçen yıl bitmişti ve yenilenmeyecekti. Beni isteyen birçok kulüp vardı. Juventus'ta beni isteyen hoca kulüpten ayrıldı. Fenerbahçe beni daha önce de istemişti ama Andre Santos olduğu için olmamıştı. Yeni sezonla birlikte Andre Arsenal'a gidince buraya gelme kararı verdim. Fenerbahçe'den teklif aldığımda iki kulüpte nasıl sezonlar geçireceğimi düşündüm. Juventus takımı aklıma çok yatmamıştı. Fenerbahçe beni ısrarla istemişti ve Aykut Kocaman'ın bana takımda yer vereceğine inanıyordum. Sezona iyi başlayabilmek, gittiğin yere uyum sağlayabilmek önemli ama daha da önemlisi transfer teklifi aldığın kulüpte teknik direktörün seni istemeden önce takımdaki yerini belirlemiş olması gerekiyor.


Samsunspor maçından sonra sana maçla ilgili soru sorulduğunda maçın önemli olmadığını söyleyip,depremzedelere ve terör mağdurlarına başsağlığı dilemiştin.Futbolun dışında dönen dünya ile ne kadar ilgilisin? 
Ben de herkes kadar olan bitenle ilgiliyim. Terörist saldırılardan hemen sonra deprem oldu. Bu kadar üzücü olayları art arda yaşamak insanı hassaslaştırıyor. En büyük rahatsızlığım dünyada aç insanların olması. Mutlaka bir yardım işinin içinde olmak istiyorum. 

En çok etkilendiğin şehir hangisiydi? 
Hep güzel şehirlerde oynadım. Cenova'da deniz yeter. Zürih Avrupa'nın en güzel şehirlerinden biri. Londra'da yaşamak çok zevkliydi. İstanbul mükemmel bir şehir. Bir yandan şunu da söylemeliyim ki bu şehirler de tatil yapmak için bulunmadım. İşimden arta kalan zamanlarda tadını çıkarmaya çalıştım sadece. Saha dışında kendinizi mutlu ettiğinizde sahada daha başarılı oluyorsunuz. (Bu sorudan sonra bizim için Reto'nun tercümanlığını yapan Fenerbahçe Futbol Takımı İletişim Sorumlusu Orkun Yazgan, onun deplasman maçları için gittiği her şehrin kültürünü ve nüfusunu ince ince araştırdığını, hatta kulüp personelinin ve diğer futbolcuların birçok şeyi ondan öğrendiğini anlatıyor.) 

İstanbul'un mükemmel bir şehir olduğuna nereleri gördükten sonra karar verdin?
Volkan bize teknesiyle boğaz turu yaptırdı ve kendi elleriyle mangal yaptı. Fil Burnu denilen yerde gün batımını izledik. Bir tarafta Avrupa, bir tarafta Asya olunca köfteler daha lezzetli oluyor! Annem ve babam da İstanbul'dan gitmek istemiyor. En sonunda ''Beni biraz yalnız bırakın'' demek zorunda kaldım! İstanbul'u çok anlattığımdan arkadaşlarım da merak etmeye başladılar ve onlar da sürekli gelmek istiyorlar. Onlara da burada bir işim olduğunu ve kendileriyle çok ilgilenemeyeceğimi söyledim. 

Fenerbahçe'de seni en çok ne etkiledi? Diğer takımlardan farklı ne var burada? 
Çok farklı bir sezon yaşıyorum. Her hafta, her maç hayatım boyunca görmediğim şeyleri görüyorum. Her hafta ''Ne olacak acaba?'' diyorum. Bu kadar farklı olayı art arda hiç yaşamamıştım. Sezona seyircisiz maçla başladık .Sadece kadınların ve çoçukların izlediği bir maç oynadık. Her maçta başka bir şey için saygı duruşunda bulunuyoruz. Beşiktaş maçında sahaya taraftarlar girdi. Maçlardan önce İstiklal Marşı okuyoruz. Üzüntülü olayları bir kenera bırakırsak sıkılmaya pek vaktimiz olmuyor. 

Fenerbahçe'nin içinde bulunduğu dönem seni nasıl etkiledi? 
Taraftarın ve takımdaki oyuncuların başka bir takımda olacağına ihtimal vermediğim şekilde birbirlerine sahip çıktıklarını söyleyebilirim. Fenerbahçe ile çıktığım ilk antremana binlerce taraftar geldi. Havaalanından Samandıra Tesisleri'ne bir saatte gidebildik. Binlerce taraftar bizi karşılamaya gelmişti. Her ülke farklı bir tecrübe ama Fenerbahçe benim için  bambaşka bir tecrübe oldu. Bu seneki özel durumların da bunda çok büyük payı var. Az önce Emre ve bütün fizyoterapi ekibiyle birlikte yemek yedik. Uğur Boral da geldi. Akşam Stoch'la birlikte vakit geçireceğiz. Daha dün idari menajerimizin eşinin doğum günü partisindeydik. Geçen yılki şampiyonluğun da başarısının buna borçlu olunduğunu düşünüyorum. Aykut Kocaman futbolu bırakalı çok olmadığı için bizi iyi anlıyor. Bu takım geçen yıl hakkıyla şampiyonluk kazandı. Bu sezon da hakkıyla şampiyon olacak. Herkese en güçlü olduğumuzu göstereceğiz. 

Sadece kadınların ve çoçukların izlediği maç sence nasıldı?
Bütün stat parfüm kokuyordu. Bana o maçla ilgili dünya basınından da çok soru geldi. Çok şaşırdığımı söyledim. Orada tarihe tanıklık ettik. O taraftara galibiyet armağan etmeyi çok isterdim. Dünyada 45 bin kadın taraftarı bir araya toplayacak başka bir kulübün daha olduğunu sanmıyorum. Fenerbahçe'de şampiyonluk yaşamak istiyorum. 

Türkiye'ye gelmeden önce Galatasaray-Fenerbahçe derbisi hakkında ne biliyordun? 
Çok sıcak bir derbi olduğunu İsviçre'de oynadığım dönemden beri biliyorum. Ben de oynamak için heyecanla bekliyorum. Bu sayade kendimi Galatasaray-Fenerbahçe derbilerinde daha önce bulunmuş gibi hissediyorum 

. **4-4-2 Türkiye dergisinin Aralık sayısı için Hilal Gülyurt tarafından yapılan röportajdan alıntılanmıştır. 


4 Aralık 2011 Pazar

Fenerbahçe 4 Ankaragücü 2

Son maçlar içerisinde en istekli Fenerbahçe'yi izledik dün akşam. Sahada ilk dakikadan itibaren hücumu düşünen ve golü arayan bir takım vardı. Özellikle uzun bir aradan sonra ilk 11'de sahaya çıkan Stoch muhteşem bir futbol ortaya koydu. Defansı her maç açık veren ve ayrılan oyuncular nedeniyle  kadro kurması iyice zorlaşan Ankaragücü'ne karşı farklı bir galibiyette normaldi zaten. Maç sonunda tehlikeli olan kısım böylesine hücum gücü sınırlı bir takımdan 2 gol yememiz ve en önemlisi yediğimiz golden daha fazlasını yiyicek pozisyonları rakibe vermemiz. Özer'in rezil performansı bu maç zirve yaptı ve kendisine en çok güvenen kişi olan Aykut Kocaman dahi bu oyuna daha fazla dayanamayarak ilk yarı sonunda onu kenara aldı. Bu dakikadan sonra Özer'in, kadroda büyük bir sıkıntı yaşanmadığı takdirde ilk 11 başlayacağını sanmıyorum. Yediğimiz ilk golde hem topu kaptırdı hem rakip sol bekle geri gelmeyip Özgür'ün asist yapmasına neden oldu. 

İkinci yarının hemen başında Ankaragücü geliştirdiği ataklarda golü bulsa maçın seyri biraz daha fazla sıkıntılı olabilirdi ama Fenerbahçe çok kısa sürede 2 gol atarak skoru garantiye almayı başardı. Mehmet Topuz'un olmadığı bir Fenerbahçe sağ kanatı evlere şanlik vaziyette. Ne özer ne Dia ne de Bienvenu bu bölgede oynadıklarında Gökhan Gönül'e yardıma gelmiyor ve biz haftalardır Gökhan formsuz haberlerini okuyoruz. Önünüzde oynayan adamlar geriye dönmezse sizde geride debelenir durursunuz. Yobo bu takımın en güvenilir adamı, maç boyunca herkesin hatasını örtmeye çalıştı. Serdar Kesimal ilk 11'e girese daha uyumlu bir defansa kavuşucaz. Bienvenu etkisiz, kaptan istekli oyuna sonradan giren Semih'te yetersizdi. Derbi öncesi takım Emre'nin yokluğunda Yobo, Baroni, Stoch üçlüsünün iyi performansı ile sonua ulaştı ama oyun olarak gol isteği haricinde olumlu bir yanını gözlemleyemedik. Hafta içi derbide daha dengeli bir takım izleyeceğimize inanıyorum. Deplasmanda olucak Galatasaray maçına lider gitmek elbette çok önemliydi ve takım bunu aldığı galibiyetle başardı. Bu arada 1 gol atsa bizim +7 kuponda gelicekti ama sağlık olsun!