Geçen haftadan formsuz olan Stoch yerine Dia sahaya sürülerek başladık maça ve herşey kupa maçının tekrarı gibiydi maç boyunca. İlk yarı oyunu kontrol eden ve pas trafiğini iyi yönlendiren Fenerbahçe zeminin belkide kötülüğü nedeni ile bitirici vuruşu bir türlü yapamadı. Dia her pozisyonda rakibini geçti ama topları sürekli ön direğe kesti, Mehmet Topuz ve Gökhan Gönül ise orta yapmayı dahi başaramadılar. Bunlara sol kanattan Kızılay Meydanına doğru ortalar yapan Caner'de eklenince iş Niang'ın füzesinin içeri düşmesi için dua etmeye kaldı ama gördükki tespihli hoca Ümit Özat'ın nefesi daha kuvvetli imiş. İkinci yarıda kısa bir bölüm oyunu kontrol eden Fenerbahçe ardından aynı kupa maçında olduğu gibi yediği bir golle oyundan düştü ve bu düşüş öylesine sert olduki ikinci golde Sestak playstationda dahi atamıyacağınız bir golle ipi çekti. Hava koşulları ve deplasman performansımızı düşününce maçta puan kaybını bekliyordum ama mağlubiyeti hele ikinci kez aynı taktikle sahadan mağlup ayrılmayı düşünmüyordum. Rakibiniz sizi kupada benzer bir strateji ile 4-2 mağlup ediyor ve aynı rakiple karşılaşmanızda yine aynı sonucu benzer bir yolla kazanıyorlarsa o zaman sizin taktik zekanızda bir problem vardır ve bunu Niang'ın şutu gol olsa maç çok farklı olurdudan daha fazla altı döşeli bir argümanla savunmalısınız .Herkesin hallaç pamuğu gibi attığı Ankaragücüne karşı Fenerbahçe'nin iki maçta 6 gol yemesi başlı başına taktiksel bir facia ve ilk maçın sonuçları üzerine bir değerlendirme yapılmadığını gösterir. İlk maç hatalar fark edilmesine rağmen Ankaragücü'nün taktiğine yine mağlup olunuyorsa işte bu sefer hocanın yetersizliği konuşulur ki, bu türkü bizi yine şampiyonluktan uzak diyarlara götürür. Aykut Hoca hakkındaki fikirlerim karamsar değil, çokça ileriye dönük bir umut taşırdı ama bu iki Ankaragücü maçı bu fikirleri gözden geçirmem gerektiğini bana hatırlattı umarım hocamızda oyun planını ve rakip hamlelerini gözden geçirir çünkü ortada 2 transferle kapanıcak bir açıktan fazlası var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder