26 Eylül 2011 Pazartesi

Kayserispor 0 Fenerbahçe 1

Sezon başından beri hazırlık maçlarıda dahil Fenerbahçe'nin en kötü oyununu oynadığı maçtı. Her hafta yaşanan sakatlıklar nedeniyle değişen kadro yine değişime ugrmıştı. Dia-Semih ve Bekir kulübeye gelirken yerlerini Özer, Bienvenu ve Orhan Şam almıştı. Geçen hafta orta alanda yerini alan Gökay Iravul'da orta alanda formayı kapmıştı. Fenerbahçe maça rakibi biraz tartarak başladı ve geliştirdiği ilk atakta Alex ve Baroni'nin aktardığı topu Caner'in düzgün bir vuruşla ağlara göndermesi ile 1-0 öne geçti. Bu dakikadan sonra karşı kale önünde 84 dakika etkili bir biçimde hiç gözükmedik. Galibiyeti getiren bu gol takıma adeta bir el freni görevini yaptı ve yoğun fikstür ve sakatlıklar düşünüldüğünde takımın skoru koruma  güdüsü içerisine girmesi anlaşılabilir bir durum.
Kayserispor golün ardından Fenerbahçe'nin oyunu kendi yarı alanında kabul etmesi ile birlikte karşı kale önünde etkinliğini had safhaya çıkardı. Kale önünde çok ciddi pozisyonlar bulamamasına rağmen özellikle Amrabat'ın uzaktan şutları ile etkili olmaya çalıştılar. Bu dakikalarda Aykut Hoca'nın topa baskı yapın ve topu aldığınıza oyunu kanatlara yayın direktiflerini takımın uygulayabildiğini söylemek zor. Kayserispor özellikle ilk yarının ortalarına doğru ataklarını arttırsa da golü bulamadı ve ilk yarı 1-0 üstünlüğümüz ile geçildi. İkinci yarıda ilk yarının kopyası gibiydi. Fenerbahçe oyunu kendi yarı sahasında kabul ediyor, kale önünde etkili olamayan Kayserispor uzaktan şutlarına devam ediyordu. Her iki takımda 60. dakikadan sonra fiziksel olarak oyundan düştüler. Fenerbahçe sakatlıktan yeni çıkan Orhan Şam'ın yerine oyuna Bekir'i, yorgunluğu bariz bir şekilde gözlenen Alex'in yerinede Sezer'i oyuna alarak fiziksel direncini arttırmaya çalıştı ve maç bu şekilde devam ederek 1-0 üstünlüğümüz ile sona erdi. İkinci yarıda Bilica'nın eline çarpan topta penaltı Kayserispor lehine verilmeliydi ancak hakem Kuddusi olunca bu işler zor. Bir diğer penaltı iddası olan Orhan'ın elle oynama diye itiraz edilen topunda ise bana göre kasti bir hareket yoktu ve devam kararı doğruydu. Tüm bu defansif futblomuzda sıfır hata ile oynayan Yobo'ya bir kez daha selam olsun.

Fenerbahçe ilk 11'den en az 4 as oyncusunun sakatlığı nedeni ile oynayamadığı bu 4 maçlık periyodu olabilecek en iyi şekilde geçerek 10 puana ulaşmayı başardı. Manisaspor maçında son dakikada Semih'in pozisyonu gol değeri kazansa şu an 12 puana ulaşmış olucaktı. Bu 4 maçlık periyotta en iyi futbolunu Gaziantepspor deplasmanında oynayan Fenerbhaçe en kötü futbolunu ise Kayserispor deplasmanında sergiledi. Kayserispor ve Gaziantepspor deplasmanlarını rakipler bu kadar kötü durumda iken geçmek tüm bu olumsuz periyotun tek artısıydı. Şampiyonluk adayı takımların her iki deplasmandan toplam 6 puan çıkartacaklarını sanmıyorum. Şimdi önümüzde bizimle birlikte zirvede yer alan İstanbul Büyükşehir Belediye ile oynayacağımız maç var.  Bu maç milli maç arası öncesinde ligin zirvesini de belirleyecek maç aynı zamanda. Bu maça daha fazla dinlenerek ve bazı sakat oyuncuları takıma dönmüş halde çıkıcak  Fenerbahçe ve en önemlisi taraftarın müthiş desteğini arkasına alacağı (bayanların müthiş desteklerini saymazsak) ilk maçı olucak. İçeride taraftarı önünde, dinlenmiş bir Fenerbahçe'nin güzel bir futbolla üç puanı alacağına inanıyorum.

21 Eylül 2011 Çarşamba

Tribünde Görmek İstediğimiz Hareketler Volume 17

Fenerbahçe 1 Manisaspor 1

Seyircisiz oynama cezasının kaldırılıp bunun yerine kadınların ve 12 yaşından küçük çoçukların stadtlara alınmasının ilk uygulaması Fenerbahçe'ye nasip oldu. Fenerbahçe'li kadınlar ve çoçuklarda bazı takımlarımızın erkek taraftarlarının dahi ulaşamadığı seyirci sayısına erişerek bir rekor da kırdılar. Maç boyunca takıma ellerinden gelen en büyük gayretle destek oldular ve maç gerçekten boş tribünler yerine böylesi bir ortamda oynansın daha iyi sözünü taraflı tarafsız herkese benimsetmiş oldular. Maç boyunca destekleri için ben kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. 

Maça gelicek olursak sahada geçen haftadan farklı olarak Mehmet Topuz'un yerine oynayan Dia vardı. Takım sakatlıklar nedeni ile kadroda pek değişiklik olmadan seyircinin önüne çıktı. Maç başladıktan sonra Manisaspor'un özellikle orta alanda uyguladığı pres ve kaptığı topları Simson ve Yiğit ile ileriye hızlıca taşıması  Fenerbahçe defansına zor anlar yaşattı. Sakatlıklar kervanına maç içerisinde Selçuk'ta eklenince yerine Gökay Iravul dahil oldu. Orta alanda boy ortalamamız kısalırken pas organizasyonumuz nispeten arttı. Dia ve Caner ile karşı kaleye gitmeye çalıştık ama orta alanda topla buluşturmamız gereken Alex ve ileride bulunan Semih sıkı markaj altında maçı tamamladılar. Golümüz Caner'in maç içerisindeki belki tek olumlu bindirme ve pasında geldi. Alex'in çapraz koşusu ile defansı üzerine çekip arkada Dia'yı bomboş bıraktığı anda Caner'in asistine Dia, düzgün bir vuruşla topu ağlarla buluşturdu.

İkinci yarıya skor avantajı ve seyircimizin desteği ile girdik. Bulacağımız tek gol bizi epeyce rahatlatıcaktı. Gol ararken bir yardım da Manisaspor tarafından geldi. Nizamettin Çalışkan ikinci sarıdan atılınca daha ikinci yarı başlayalı 5 dakika olmasına rağmen Manisaspor 10 kişi kaldı ve  ibre Fenerbahçe galibiyetine doğru iyice belirginleşti. Ayağa paslarla oyunu kanatlara yayıp karşı kalede etkinliğimizi arttırmak yerine kötü pas tercihleri ve özellikle Caner'in kötü şut tercihi ve çalım sevdası nedeni ile golü bir türlü bulamadık. Sağ kanatta Bekir zaten bindirme yapamadığı için atak geliştiremezken sol tarafta da Caner bindirme yapan Ziegler'i beslemek yerine egoistçe terichler yapınca yavaş yavaş oyundan kopmaya başladık. Kırmızı karttan sonra oyuna giren Mehmet Güven'in orta alanda Manisaspor'un pas ve hücum organizasyonlarını yönlerdirmeye başlaması ile 10 kişi kalan Manisaspor ilk yarıda olduğu gibi yine kolayca orta alanı geçip karşı kale önünde etkili olmaya başladı. 2 maçtır iyi oyununu sürdüren Bilica, öncesinde Zieglerin uzaklaştırmakta geç kaldığı topa yaptığı hamle sonucunda Ömer Aysan'ın vuruşu Bilica'ya çarparakta olsa ağlarla buluştu ve durum 1-1 oldu. Golün Fenerbahçe için tek olumlu tarafı geldiği dakika ve rakibin 10 kişi olması olarak gözüküyordu çünkü sahada sergilenen oyun 2. golü atabiliriz ışığını vermiyordu. Kimse top almak ve oyunu yönlerdirmek için çaba sarf etmediği için ataklar başlamadan bitti. Manisaspor golü bulduktan sonra kontraatak futbolunu sürdürmeye devam etti ve başarılıda oldu. Önce Dia'nın yerine Bienvenu ardından sakatlıktan dönen Orhan'ın, Bekir'in yerine oyuna girmesi ile oyunu lehimize çevirmeye çalıştık ama başarılı olamadık. Semih'in direkten dönen şutu ve son dakikada Alex'in çektiği ve kaleciden dönen topu ağlara gönderen Semih'in diğer şutu ofsayt nedeni ile gol sayılmayınca maç 1-1 sona erdi.

Fenerbahçe çok kısa sürede 3 maç oynamak zorunda kaldı ve bu maçın ardından hemen Kayserispor ile karşılaşıcak. Sakatlıkların üzerine bu yoğun maç temposunda yaşanan yorgunlukta eklenince öne geçmesine rağmen puan kaybetmeyi normal görüyorum. Orhan ve tedbir amaçlı bu maçta oynamayan Emre'nin önümüzdeki maçta takıma dönmesi ile hem pas hem kanat organizasyonlarında bir artış gözlemleyeceğimizi düşünüyorum. 3 maçta 7 puan çokta kötü durmuyor.

17 Eylül 2011 Cumartesi

Gaziantepspor 1 Fenerbahçe 3

Lig başladığında mevcut oyuncu kadrosuna sakat oyuncular da eklendiğinde işimizin hiç kolay olmadığı görülüyordu. Defans hattında yaşanan zorunlu tercihlere orta alanda  ileriye çok fazla çıkamayan bir kadro eklendiğinde ortaya pozisyon üretmekte zorlanan bir takım çıkacağını düşündük. İşte, Alex böyle durumlar için var. Her zaman yanındaki oyuncudan bağımsız sahada yapıcak birşeyleri olan kaptan, Antep deplasmanın da kilidini açan oyuncuydu. 

Maça Orduspor maçından farklı olarak Dia & Caner değişikliği ile başladık. Orduspor maçının ikinci yarısında oyuna girip iyi bir futbol ortaya koyan Caner, Antep deplasmanında da takımın Alex ile birlikte etkili isimlerindendi. İlk yarı istediğimiz şekilde başlamadı ve oyun kontrolü Gaziantep tarafındaydı. Wagner ve Olcan ile devam eden ataklar en sonunda frikikten Olcan'ın muhteşem golü ile Gaziantep'i öne geçirdi. Bu dakikadan sonra sahada daha istekli hatta geçen sezonun ikinci yarısındaki pes etmeyen Fenerbahçe'yi, kadro zaafiyetine rağmen sahada direnen takımı yeniden izledik. Mehmet Topuz'da sakatlar kervanına eklenince zorunlu değişiklik hiç beklenmeyen bir isim Uğur Boral olarak üstelik sağ kanata yapıldı. Uğur'un girer girmez verdiği pas ile Alex golü yaptı ve beraberlik golü hemen yakalandı. Bu dakikadan itibaren ilk yarı karşılıklı ataklarla geçti ve Fenerbahçe gole rağmen ilk yarı çok etkili değildi. 

İkinci yarının hemen başında bu sefer ilk yarı kötü bir şekilde sakatlanan Olcan'ın değişikliği ile Gaziantep hücum hattında zayıfladı. İkinci yarı Fenerbahçe oyunu daha fazla kontrol eden ve topu kanatlara açan taraftı. Soldan Alex'in kornerden verdiği pas ile ilk golde de ortayı yapan Ziegler, Semih'e müthiş bir orta kesti ve Semih'in kafa vuruşu direkten döndü, spiker ve kameramanın pozisyonu takip etmeye çalıştığı anda Alex çoktan golü yapmıştı. Aykut Hoca hemen Bienvenu-Semih değişikliğine gitti ve takımı biraz daha diri tutmaya çalıştı. Caner sol açıktan orta alana kayarken Bienvenu geçen sezon Niang'ın zaman zaman değerlendiirliği gibi sol açık mevkisine kaydı. Alex'im muhteşem ara pası ile kaleci ile karşı karşıya kaldı ve penaltıyı takıma kazandırdı. Kaptan'ın tek kusuru penaltıyı kaçırması olabilir ama bunu bile kaleci yapamadı ve topu direğe nişanladı. Buna rağmen Fenerbahçe paniklemedi ve oyunu yönlerdirmeye devam etti. Maç boyunca 3. kez etkili bir orta kesen Ziegler kendisi gibi yeni transfer Bienvenu'yu golle tanıştırdı ve takım skoru 3-1'e taşıyarak maçı noktaladı. 

Sezonun geç başlamsı ve play-off sisteminin ekstra maç sayısı getirmesi ile birlikte takımın tüm oyuncuların kendilerini hazır tutmaları ve takım için sahada zaman zaman yeteneklerini dahi aşan bir oyun sergilemesi uzun vadede olumlu bir sinyal. Gökhan ve Serdar Kesimal ile orta alanda Emre'nin takıma dönüşleri uzayabilir bir durumdayken takımın iyi bir oyun sergilemesi ve kaptanın geçen sezondan beri hiç vites düşürmemesi en önemli kazancımız.

13 Eylül 2011 Salı

Fenerbahçe 1 Orduspor 0

Yeni sezonun ilk maçını maalesef seyirsiciz açtık. Shaktar maçındaki olaylar neticesinde alınan 2 maçlık cezanın ilk maçını kazasız belasız tamamladık. Maç öncesi Emre, Gökhan ve Serdal Kesimal'ın sakatlıklarına Orhan Şam'da eklenince kadroda biraz sıkıntı yaşandı ama asıl sıkıntı oyunu yönlendirmede ve kanat akınlarındaki eksiklikte görüldü. Emre'nin yokluğu orta alanı, Gökhan'ın yokluğu sağ kanat bindirmelerini etkiledi. Ziegler'in ilk maçı olması ve onun önünde Dia'nın etkisiz oyunu birleşince sol kanatta oyuna pek dahil olamadı. Lige yeni yükselmesine ve çok fazla transfer yapmasına rağmen Orduspor sahada ne yapmasını bilen bir görüntü sergiledi ve ilk yarı çok etkiliydi. Fatih Tekke ile biri %100 olmak üzere 2 pozisyondan yararlanamadılar. Ardından defansta yaptıkları ilk hatada Mehmet Topuz topu Semih'e o da topu boş pozisyondaki Cristian'a aktarınca Fenerbahçe sezonun ilk golünün sevincini yaşadı.

İkinci yarı ile birlikte skor avantajına sahip olmamıza rağmen çok fazla tempo yapabildiğimizi söylemek zor. Zeminin çok erken bozulması  pas organizasyonu etkilendi ve Orduspor ataklarını devam ettirdi. Semih'in müthiş aşırtması direkte patladı ardından Alex'in röveşatasını kaleci kurtardı ve 2. golü bulamadık. Oyundan düşmeler başlayınca Semih ve Dia kenara gelirken Caner ve yeni transfer Henri oyuna dahil oldu ve takımın direnci arttırılmaya çalışıldı. Caner ile yakaladığımız sol kanat etkinliğinde bir penaltımızın verilmediğini de ekleyelim. Maçın geri kalan bölümü çok etkili ataklar yapılmayarak geçildi ve maç 1-0 galibiyetimiz ile noktalandı. Her iki kanattan hücum etkinliği yakalayamadığımızı belirtelim. Emre ve Gökhan'ın takıma dönmesi ve yeni transferlerin oyun planına daha iyi adapte olmaları ile takımın daha iyi bir noktaya geleceğini söyleyebiliriz. Orduspor'un iyi bir futbol ortaya koyduğunu ve yeni transferlerin fazlalığına rağmen uyumlu bir futbol oynadığını söyleyelim. Ligin ilk maçında seyirci yok, zemin ve oyun kötü ama 3 puan vardı, önemli olanda şu zamanda bu.

Fenerbahçe - 2011-2012 Sezonu


Takım ilk defa transfer dönemini erken kapatıp iyi bir hazırlık döneminin ardından hem lige hem Şampiyonlar ligine iyi bir başlangıç yapıcak seviyedeydi. Önce şike soruşturması nedeni ile transfer hamleleri durduruldu ardından Uefa'nın, Tff eliyle bizi Şampiyonlar Ligi'nin dışına itmesiyle, kulüp maddi sıkıntı içerisine girdi. Emenike ile başlayan süreç, Lugano, Santos ve son olarak Niang'ın gidişi ile zirve yaptı. Sezer, Serdar Kesimal, Orhan Şam ile tamamlanan yerli transferine gidenlerin yerine Ziegler ve Yobo kiralık olarak, Henri Bienvenu ise bonservisi alınarak dahil edildi ve transfer sezonu kapandı. Şampiyonlar Ligi'ne katılım durumunda alınacak üst düzey bir orta saha ile forvet transferi iptal oldu. Bilica ve Baroni'nin gitmesi beklenirken onlarda takımda tutuldu. 
KALE
Kalemizde pek sıkıntılı bir durum yok. Süper Lig'in en iyi kalecisi olan Volkan Demirel kadroda. Mert Günok onun iyi bir alternatifi olarak ikinci sirada.Fenerbahçe'ye gelmeden önce benim çok beğendiğim Serkan Kırıntılı özellikle kupadaki Buca maçı performansı sonrası iyice gözden düştü ve 3. sırada yer alıyor. Geçen sezon Kayserispor'da kiralık olarak oynayan Volkan Babacan Manisaspor'a, bir diğer genç kalecimiz Mahmut Ertuğrul Taşkıran ise Samsunspor'a tecrübe kazanmaları için kiralandı.

DEFANS
Lugano ve Santos takımda tutulsa yeni yapılan Serdar Kesimal transferi ve Yobo'nun yeniden kiralanmasına ek olarak sağ beke Orhan Şam transferi ve Bekir'i de işin içine kattığımızda Türkiye standartlarının çok üstünde bir defans hattına kavuşacaktık. Lugano ve Santos'un takımdan ayrılması neticesinde defans hattımız biraz geriledi ama takımın sadece lig ve kupada mücadele edeceğini düşündüğümüzde bu kadro bile fazlası ile yeterli. Ben Ziegler haricinde sol bek orijinli bir oyuncu görmeme rağmen Caner ve Ugur'u kullanarak bu sezon geçirilicek. Burda en büyük avantajımız Ziegler'in Sampdoria'da geçirdiği 2 sezonda 30 maç üzerini sezon başına görmesi. Sağ bek ve stoper ise Türkiye liginin çok üzerinde bir rotasyona sahip. Okan Alkan'ın tecrübe kazanması amacıyla Kayserispor'a kiralandığını da ekleyelim.

ORTA SAHA
Sezon öncesi bazı hazırlık maçlarında Aykut Kocaman üçlü orta sahayı denedi ve Mehmet Topuz'u burada kullandı. Orta alan tercihlerinde geniş bir oyuncu havuzu var. Emre, Cristian, Selçuk ve Gökay'a ek olarak Mehmet Topuz ve Sezer dahi bu bölgede değerlendirilebilir. Orta sahanın ortasında  yaşanan bu bolluğa kanatlarıda ekleyebiliriz. Stoch, Dia, Özer, Uğur, Caner, Mehmet Topuz kanatlarda kullanabileceğimiz oyuncular. Yine sezon öncesinde oynadığımız maçlarda sağ bekte Orhan Şam'ı kullanıp sağ açık mevkisinde Gökhan Gönül'ün ofansif gücünden yararlanma yoluna gidildi. Oyuncularımızın birden fazla mevkide oynaması sebebi ile orta saha en rahat olduğumuz alan. Takımın topa sahip olma ve bunu kullanma açısından sorun yaşayacağını sanmıyorum.

FORVET
Geçen sezon kadrosunda forvet bolluğu yaşayan Fenerbahçe için bu sene aynı şeyi söylemek zor. Gökhan Ünal, Guiza ve Niang takımdan ayrıldılar. Emenike formayı giyemeden gitti ve elde Semih Şentürk haricinde bir forvet kalmadı. Transferin son gününde Henri Bienvenu kadroya dahil edildi ve forvet sayımız ikiye yükseldi. Semih'in ilk defa birinci tercih haline geldiği bir sezonu yaşayacağımızı söyleyebiliriz. Henri genç ve atletik bir oyuncu, aynı zamanda fiziğine göre ince bileklere de sahip. Alex ve takımla olan uyumu arttığında daha faydalı olucaktır. Niang örneğinde olduğu gibi sol kanatta zaman zaman taktiksel anlamda değerlendirilmesi de ihtimal dahilinde. Tek forvet oynadığımız için Semih ve Henri'ye ek olarak genç yetenek Berk Elitez'in değerlendirilebileceği bir sezon yaşayacagız. Gökay ve geçen sezon Okan gibi onuda bu sezon bazı maçlarda  sahada görebiliriz. Devre arasında ben yine de forvet transferinin gerekli olduğu kanaatindeyim. Kaptan yine takımın gol yükünü çekicektir ama alternatifli bir kadronun forvet hattınında aynı ölçüde derinleşmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Ara transferde ligin gidişatına göre önerim Cenk Tosun transferi.

SONUÇ  
Fenerbahçe lig ve kupada mücadelesini sürdüreceği için alternatifi bol bir kadro ile sezon sonunu rahatlıkla şampiyon olarak getirebilir. Sol bek ve forvet haricinde takımın alternatif açısından bir eksikliği yok. Yaşanan bu olumsuz süreç bazı oyuncuları kazanma açısından fırsata dönüşebilir. Sık maç programı ve play-off sitemi de düşünüldüğünde herkesin forma şansı bulacağı uzun bir maraton bizleri bekliyor. Geçen sezondan bu yana aynı hoca yönetiminde kan kaybetsede beraber çalışan bir oyuncu grubu var. Geçen sezonu şampiyon tamamlayan ve galibiyetlere alışık bu takım yeni sezonda da ipi gögüslüyecektir. Yaşanan olaylar hem taraftar hem takımın daha fazla hırslanmasına ve mücadele gücünü arttırarak mutlu sona ulaşmasına neden olucaktır. Yeni sezonda sakatsız ve mutlu bir dönem geçirmek dileğiyle.

7 Eylül 2011 Çarşamba

Avusturya 0 Türkiye 0

Geçen maça göre kadro neredeyse yenilenmişti. Cezalı Selçuk ve sakat olan Emre ve Serdar Kesimal ile birlikte hocanın tercihi nedeniyle Mehmet Ekici ve Kazım kesik yemiş ve milli takım 5 yeni oyuncu ile maça başlamıştı. Sakatlığı geçen Servet defanstaki yerini alırken orta sahada Selçuk Şahin-Mehmet Topal ikilisine sonradan kadroya dahil edilen Yekta eklenmiş, Umut forvette yerini alırken Burak sağ kanata kaydırılmıştı. Son dakikada gelen Kazakistan galibiyeti bizi grupta 2. sıraya yerleştirirken bu maçın öncesinde yapılan açıklamalardan milli takımın 1 puan için Avusturya'ya geldiğini anlıyorduk. Maça topun kontrolünü rakibe bırakıp oyunu kendi sahamızda kabullenerek başladık. Avusturya özellikle Alaba ile defansımıza çok zor anlar yaşattı ve kalemizde etkili oldu. Orta alanda pas yapmaya başlamamız ile birlikte top hakimiyetimiz bizleri yavaş yavaş pozisyona sokmaya başladı ancak milli takımda her şeyi Arda'dan yapmasını bekleme hastalığımız bizi yine yavaşlattı ve oyunumuz tek bir plan üzerinden yürümeye devam etti. 
Burak ile girdiğimiz tek pozisyon haricinde etkili bir atağımız yoktu keza Avusturya'da çok tehlikeli bir atak geliştiremedi. İkinci yarı başlarken Avusturya'nın daha agresif olabileceğini düşünmüştü ama kadro yapıları itibariyle bunu yapmaları çok zor. Eksik ve formsuz bir Türkiye karşısında dahi oyunu yönlendiremiyorlar. İkinci yarı özellikle Sabri'nin ortasında -ki bu çok sık gerçekleşen bir şey değil- Burak güzel vurdu ama top direkten döndü. O dakikaya kadar maçın tümünde izlediğimiz en etkili pozisyon buydu. Çokça duran ve yavaş bir tempoda giden maç izleyenler için adeta eziyet halini aldı. Uefa başkanı Planiti bile daha fazla dayanamayıp maç bitmeden stattan ayrıldı. Her iki takım oyundan düşmeye başladığında oyuncu değişikliklerini bekledim ama Hiddink pek oralı olmadı. Avusturya oyuncu değişiklikleri ile oyunu değiştirmeye çalışsa da başarılı olamayınca oyun son dakikalara kadar sıkıcı bir halde sürdü. Son dakikalarda Selçuk Şahin'in içine Xavi kaçmış bir şekilde attığı mükemmel pası kontrol eden Burak, Avusturya kalecisi tarafından düşürülünce penaltı kazandık ve şans kapımızı resmen kırıp içeri girdi. Kazakistan maçındaki penaltı faciasından sonra yine aynı maçın son dakika kahramanı topun başına geldi ama sonuç yine aynı oldu. Üst üste iki maçta penaltı kazanmamıza ve bu penaltılar oyunu lehimize çevirecek dakikalarda olmasına rağmen bunlardan yararlanamadık ve maç 0-0 sona erdi. Gelirken bulunduğumuz 2.lik durumunu maç sonunda da sürdürdük. Kalan iki maçımızda bu pozisyonu devam ettirip play-off kovalamaktan başka şansımız yok. İyi oyun zaten bize uzak, hep zor bir dönemden! geçiriyoruz ülkece.

3 Eylül 2011 Cumartesi

Türkiye 2 Kazakistan 1

Milli takım kendi evinde Kazakistan'ı 90+7. dakikada attığı gol ile 2-1 yenmeyi başardı. Maçı izlemeyen birine maçı anlatmak için yeterli olucak bir cümle. Futbolumuz hiç bir zaman mükemmel olmadı, kadro seçimleri, ilk 11 tercihleri hep tartışıldı ve bundan sonra da tartışılmaya devam edicek. Azerbeycan'a yenildiğimizde ülkemizde bu skora şaşıran insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Evimizde Kazakistan'ı son dakika golü ile yenmemize kimse şaşırmaz ama gruplar açıklandığında lokumlar, tatlılar, yeme de yanında yat rakipler süsler gazete manşetlerini. Dün sahada olan defans hattı,orta saha ya da forvet tercihleri, yapılan yapılmayan değişiklikler değil mesele. Asıl sorun biz niye standart bir hale bürünemiyoruz, takımımız neden sürekli bir sirkilasyon içerisinde, bunlara cevap bulmamız gerekiyor. Fatih Terim'i eleştiren biri olarak bugün  Hiddink tercihlerini de aynı oranda anlayamadığımı üzülerek belirtmek istiyorum. Futbol gibi güzel bir oyunda niye hep trajedi tadında elemeler, maçlar, ölümler-kalımlar yaşıyoruz? Korneri Sabri ve frikik ile penaltı atışlarını neden Burak Yılmaz kullanıyor? Orta alanda Kazakistan'a karşı çift oyuncu ve tek forvet ile oynamak ne kadar mantıklı, hele bu hedef santraforun Burak Yılmaz olması ne derece doğru? İki bekimiz Kazakistan gibi oyunu kendi alanında kabul eden bir takıma karşı dahi ileriye çıkmayı ve bindirme yapmayı neden tercih etmiyor? 

Sorularımızı uzatabiliriz ve bunların her birine verilecek cevaplar da olabilir ama milli takımımızın düzensizlikten yıklan organizasyonu artık bıkkınlık seviyesinde. Katılırsa yarı finalleri oynayan bir takım, Kazakistan gibi gücü belli bir takıma karşı kendi evinde dahi baskı kuramıyacak bir durumda mı gerçekten? Son dakika da Arda'nın vuruşunda rakibe çarpıp gol olan top bizleri rahatlattı mı yani? Bu maçı zafer havasında kutlamanın ne gibi bir anlamı var? Zor durumdayız, iyi futbol beklemeyin geyiklerinden kurtulamayacağız bu gidişle. Avusturya'yı yendik en iyi ikinci olduk ya da play-off'a kaldık, eşleştiğimiz takımı yenebileceğimize inanan kim var?  Ligimizin her tarafı delik deşik edilmiş hali ve kulüplerimizin Avrupa'daki içler acısı hale göz önüne alındığında bu soruların her birine gerçekçi cevaplar veremeyiz,.son dakikalarla kendimizi avutarak her elemeyi, her maçı final havasında geçirip kendimizi kandırırız. Bir ekolümüz, bir oyuncu havuzumuz, mantıklı ve istikrarlı bir 11 tercihimiz ve en önemlisi milli takıma güvenimiz yok. Başladığımız cümle ile bitirelim:'' Milli takım kendi evinde Kazakistan'ı 90+7. dakikada attığı gol ile 2-1 yenmeyi başardı.''