Çerkez'in uzun süren 3.lig hasreti geçen sezon son bulmuş ve takım evden uzaktada olsa yine kardeş şehir sayılan Çorlu'nun sahasında sahne alıcaktı. Maç planı aniden oluşunca pek beklenti olmadan ve takımıda iyi tanımadan stada gittik. Allahtan pek ümitli değilmişiz maçtan geriye baş ağrısından başka bir şey kalmadı. Bayrampaşa deplasmanda olmasına rağmen 3 puanı 3 golle aldı. İyi bir takımlar ve iyi bir mücadele ortaya koydular. Çerkezköy ise muhtemelen bu futboluyla yeniden amatöre döner. Sezonun ilk maçından bu kadar ümitsiz bir çıkarım yapmak adetim değildir ama görünen köyde kılavuz istemiyor. Bayrampaşa iyi olduğu kadar seyirciside bir o kadar kötüydü. Devre olur olmaz şeref tribününe saldırdılar. Bu arada Çorlu polisinide kutlamak lazım. Hayatımda ilk kez şeref tribününün yanında oturan deplasman takımı görmemi sağladılar.Muhabiriniz raul Çorlu General Basri Saran Stad'ından bildirdi.
"Biz futbolcular, sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı, ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp, sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz. Stres bu ülkede, sabahın altısında kalkanlar içindir..." Maradona
31 Ağustos 2009 Pazartesi
Fenerbahçe 2 Manisaspor 1
Fenerbahçe'nin sezon başladığından bu yana en isteksiz ve en kötü futbolu vardı sahada. Bu olumsuzluklara rağmen kazanmış olmaları şans çünkü maçın genelinde daha iyi olan taraf Manisaspor'du. İlk yarının başlamasıyla beraber Gökhan Gönül'ün eksikliği açıkça hissedilmeye başlandı. Bekir'den sağ kanatta bir Gökhan performansı beklemek bu oyuncuyada haksızlık. Nitekim sağ kanat maç boyunca hiç etkili olamadı. Bu oyuna bir de sol kanatta çok kötü bir oyun ortaya koyan Dos Santos eklenince Fenerbahçe her iki kanatta pozisyon üretemedi.Geriye Alex'in araya atıcağı ara paslar ya da oyuncuların bireysel becerileri sonucu birşeyler yapmaları beklenmeye başlayınca takım geçen seneki haline hızla döndü.İlk haftalarda gördüğümüz takım halindeki hücum varyasyonları ve pas trafigi tamamen durunca ikinci yarı takım tamamiyle oyundan düştü.
Manisaspor ataklarını hızlandırmaya ve pozisyonlara girmeye başladı ve golün sesine az kala bu sefer Emre sahneye çıktı. Gereksiz kartlarına bir yenisini ekledi. Emre'nin anlaması gereken birşey var. Oyun içinde takımın önemli oyun kurucularından biri olduğun için sık sık faule maruz kalıyorsun ama her faulden sonra hakemle ve rakip futbolcularla didişmeye devam edersen takıma hiç bir faydan olmaz. Tam ritm bulduğun bir zamanda direkt kırmızı kart görerek 2 maç sahalardan uzak kalıcaksın. Hem takıma hem kendine ihanet ediyorsun. Emre'nin atılmasıyla 10 kişi kalan Fenerbahçe'nin oyundan tamamen düşeceğini düşünürken Alex'in attığı bir pasta Guiza golü yaptı ve takım öne geçti. Ardından Manisapor'un önce bir pozisyonu ofsayt diye kesildi ardından Baroni'nin kaptırdığı topta Manisaspor golü buldu ve eşitlik sağlandı. Semih ve Mehmet Topuz'u sahaya kurtarıcı olarak süren Daum, Semih'in 94'te attığı golle 3 puanı aldı. Maçın hakimi ve galibiyeti hakeden takım Manisaspor'du. Bir ofsayt ve bir penaltı pozisyonlarıda lehlerine verilse maçı koparabilirlerdi. Özellikle kondüsyon açısından son ana kadar mükemmeldiler. İlerleyen haftalarda bu futbollarını sürdürmeleri onları üst sıralara taşıyacaktır. Fenerbahçe ise bir dahaki sefere bu kötü futbolu galibiyet ile sonuçlandırmayabilir.
Manisaspor ataklarını hızlandırmaya ve pozisyonlara girmeye başladı ve golün sesine az kala bu sefer Emre sahneye çıktı. Gereksiz kartlarına bir yenisini ekledi. Emre'nin anlaması gereken birşey var. Oyun içinde takımın önemli oyun kurucularından biri olduğun için sık sık faule maruz kalıyorsun ama her faulden sonra hakemle ve rakip futbolcularla didişmeye devam edersen takıma hiç bir faydan olmaz. Tam ritm bulduğun bir zamanda direkt kırmızı kart görerek 2 maç sahalardan uzak kalıcaksın. Hem takıma hem kendine ihanet ediyorsun. Emre'nin atılmasıyla 10 kişi kalan Fenerbahçe'nin oyundan tamamen düşeceğini düşünürken Alex'in attığı bir pasta Guiza golü yaptı ve takım öne geçti. Ardından Manisapor'un önce bir pozisyonu ofsayt diye kesildi ardından Baroni'nin kaptırdığı topta Manisaspor golü buldu ve eşitlik sağlandı. Semih ve Mehmet Topuz'u sahaya kurtarıcı olarak süren Daum, Semih'in 94'te attığı golle 3 puanı aldı. Maçın hakimi ve galibiyeti hakeden takım Manisaspor'du. Bir ofsayt ve bir penaltı pozisyonlarıda lehlerine verilse maçı koparabilirlerdi. Özellikle kondüsyon açısından son ana kadar mükemmeldiler. İlerleyen haftalarda bu futbollarını sürdürmeleri onları üst sıralara taşıyacaktır. Fenerbahçe ise bir dahaki sefere bu kötü futbolu galibiyet ile sonuçlandırmayabilir.
29 Ağustos 2009 Cumartesi
Yine Barcelona
Barcelona sağda solda ne kadar kupa varsa götürüyor. Son kurbanları Shaktar oldu. Maçın genelinde top Barcelona'nın kontrolündeydi. Ama çokta heyecanlı bir maç olduğunu söylemek zor. Bir ara oruçtanmıdır nedir uykum bile geldi. Baktım Platini'de uyuyor dedim ne biçim maç bi gol göremedik. Messi 1-2 denedi ama kaleci bir türlü geçit vermedi. Shaktar zaten gömülmüş geriye takarsak bir tane ne ala havasında geçti gitti maç. Uzatmalarda başlayınca bu maç penaltılarda son bulur diyordum ki herkes Messi'nin ayağına bakarken o, pasını oyuna sonradan giren Pedro'ya aktardı ve o da golü yaptı. Barcelona kupalarla kapattığı sezonu yine bir kupayla açmayı başardı. Ertem Şener bildiğiniz gibi anlattı gene bi şeyler birazdan onun yüzünden uykum geldi bir ara o kadar çok konuştuki yayındaki sesi kesildi ben bunu Ramazan ayının rahmetine bağladım.
28 Ağustos 2009 Cuma
Tabata
Beşiktaş'ın güneydoğuya yatırım projeleri içindeki son hamleside geldi. Tabata 10.5 mu 11 mi 10 mu ne dir onu başkana sormak lazım. 8-8 gidiyor Beşiktaş transferlerde. Ben anlamdım açıkçası neden bu kadar para savurduklarını. İsmail Köybaşı'nın ardından bu sefer Tabata'yı aldılar. Gaziantep önümüzdeki 3 yılı garantiye aldı diyebiliriz bu gelen paralar doğruysa. İbrahim Kızıl'dan daha çok faydası dokundu Yıldırım Demirören'in bu takıma. Önümüzdeki yılda transfer ücretleri böyle devam ederse Türkiye Ligin'den topçu alınmaz. 8 milyon bonservise kimler gelmez be kardeşim.Hayırlısı olsun....
Arjen Robben
Real Madrid transfer harcamlarında muslukları açtı, Kaka ve Ronaldo'yu takıma kattı. Ardından başımıza ne geliyorsa bu portakal kafalılardan geliyor anlayışının bir ürünü olarak Sneijder İnter'e; Robben'de Münih'e satıldı. Her iki oyuncununda hocanın takımda kalmalarını istediği yönündeki haberlere rağmen satılması ilginç. Özellikle Robben'i nasıl yolladılar takımdan anlamak çok zor. Robben, Kaka, Ronaldo'dan oluşan bir orta saha gayet güzel olurdu. Eger Robben hamlesi Münih'te sürekli huzursuzluk yaratan Ribery'i İspanya'ya getirecek bir transfer hamlesinin parçası ise mantıklı sayılabilir. Her halükarda Münih ve İnter kadrolarını güçlendirirken Real elindeki madenleri hoyratça harcıyor. Kulubenin zenginliği bu sezon Barça'nın önünü kesmelerine yardım edebilirlerdi ama harcanan paralarında sınırsız olmadığını düşünmek gerek; Perez ödemeleri bir şekilde bu oyunculardan gelicek transfer ücretleriyle karşılamayı düşünüyor olabilir.Yine de Chelsea'den 36 milyona aldıkları bir adamı hemde iyi bir performans gösterirken 24 milyona niye satıyorlar anlamak oldukça güç.
Bir Kariyer Planlaması Olarak Tuncay Şanlı
Sürekli böyle tez ismi gibi başlık atmak istemişimdir, sağolsun Tuncay bana bu fırsatı verdi. Uzun bir transfer karmaşasının ardından Tuncay yine İngiltere'de kalmayı seçti. Premier Lig takımlarından Stoke City ile 3 yıllık anlaşma sağladı. Fenerbahçe'den ayrılıp İngiltere'ye gitmesini ve burada göstereceği performansla daha üst düzey bir takıma transferini planlamış bir oyuncunun kulup küme düşerse serbest kalır maddesini sözleşmeye koydurmaması ilginç. Fenerbahçe'den bedelsiz ayrılan Tuncay 5 milyon pound bonservis bedeli ile Stoke City'in yolunu tuttu. Chelsea'den Liverpool'a neredeyse ismi anılmayan hiçbir takım kalmayan bir oyuncunun Premier Lig'den düşmeye aday ilk 5 takım içerisinde sayacağım Stoke City'e transferi tamamıyla hayal kırıklığı.
Askerlik mevzusu nedeniyle Avrupa'da kalmayı seçtigine dair iddalarda var tabi. Tüm bu karmaşa neticesinde Tuncay Premier Lig'de top oynamaya devam edicek. Üst üste 2 kez küme düşme hadisesini yaşayabilir. Ben kendisinin bundan sonra kariyerine bir kademe atlatabileceğinide düşünmüyorum. 21 gün askerliği hak ettiğinde muhtemelen Nihat Kahveci örneğinde yaşadığımız gibi Türkiye'ye dönecektir. Türk Milli Takımım kaptanı bir oyuncunun Premier Lig'de olsa Stoke City'de oynamasını aklım almıyor. Fenerbahçe'den ayrılıp Middlesbrough'a transferi ne kadar doğru bir hamleyse, Stoke City hamleside bir o kadar yanlış bir hamledir.
Askerlik mevzusu nedeniyle Avrupa'da kalmayı seçtigine dair iddalarda var tabi. Tüm bu karmaşa neticesinde Tuncay Premier Lig'de top oynamaya devam edicek. Üst üste 2 kez küme düşme hadisesini yaşayabilir. Ben kendisinin bundan sonra kariyerine bir kademe atlatabileceğinide düşünmüyorum. 21 gün askerliği hak ettiğinde muhtemelen Nihat Kahveci örneğinde yaşadığımız gibi Türkiye'ye dönecektir. Türk Milli Takımım kaptanı bir oyuncunun Premier Lig'de olsa Stoke City'de oynamasını aklım almıyor. Fenerbahçe'den ayrılıp Middlesbrough'a transferi ne kadar doğru bir hamleyse, Stoke City hamleside bir o kadar yanlış bir hamledir.
Etiketler:
Middlesbrough,
Premier Lig,
Stoke City,
Tuncay Şanlı
Uefa Avrupa Ligi
Fenerbahçe'nin H grubunu rahatlıkla ilk 2 içerisinde tamamlayabileceğini söyleyebiliriz. Bu gruptan çıkamamak bu kadronun yapabileceği en büyük süpriz olur. Rahatlıkla lider bile biterebiliriz bu grubu.Sion'la yaptığımız ikinci maç haricindeki istek ve arzu takımı bir üst tura taşıyacaktır. Grupta işleri çabuk bitirip erkenden çıkmayı garantilemek Daum'un istediği rotasyon hakkınıda kendisine vericektir. Galatasaray'ın düştüğü F grubuda bir üst tura çıkmak için ideal bir kura. Galatasaray'da rahatlıkla bu gruptan bir üst tura çıkıcaktır. Fenerbahçe ve Galatasaray ülke puanı açısındanda önemli bir yükle karşı karşıya.Sivasspor ve Trabzonspor'un elenmesiyle birlikte Avrupa'da yalnızca 3 takımımız kaldı daha sezon başında ve bu 3 takım alabileceği tüm puanları almak zorunda.
Uefa Avrupa Ligi
2009/10 UEFA Europa League group stage | |||||
Group A | Group B | ||||
AFC Ajax (NED) | Valencia CF (ESP) | ||||
RSC Anderlecht (BEL) | LOSC Lille Métropole (FRA) | ||||
NK Dinamo Zagreb (CRO) | SK Slavia Praha (CZE) | ||||
FC Timişoara (ROU) | Genoa CFC (ITA) | ||||
Group C | Group D | ||||
Hamburger SV (GER) | Sporting Clube de Portugal (POR) | ||||
Celtic FC (SCO) | SC Heerenveen (NED) | ||||
Hapoel Tel-Aviv FC (ISR) | Hertha BSC Berlin (GER) | ||||
SK Rapid Wien (AUT) | FK Ventspils (LVA) | ||||
Group E | Group F | ||||
AS Roma (ITA) | Panathinaikos FC (GRE) | ||||
FC Basel 1893 (SUI) | Galatasaray SK (TUR) | ||||
Fulham FC (ENG) | FC Dinamo 1948 Bucureşti (ROU) | ||||
PFC CSKA Sofia (BUL) | SK Sturm Graz (AUT) | ||||
Group G | Group H | ||||
Villarreal CF (ESP) | FC Steaua Bucureşti (ROU) | ||||
S.S. Lazio (ITA) | Fenerbahçe SK (TUR) | ||||
PFC Levski Sofia (BUL) | FC Twente (NED) | ||||
FC Salzburg (AUT) | FC Sheriff (MDA) | ||||
Group I | Group J | ||||
SL Benfica (POR) | FC Shakhtar Donetsk (UKR) | ||||
Everton FC (ENG) | Club Brugge KV (BEL) | ||||
AEK Athens FC (GRE) | FK Partizan (SRB) | ||||
FC BATE Borisov (BLR) | Toulouse FC (FRA) | ||||
Group K | Group L | ||||
PSV Eindhoven (NED) | Werder Bremen (GER) | ||||
FC København (DEN) | FK Austria Wien (AUT) | ||||
AC Sparta Praha (CZE) | Athletic Club Bilbao (ESP) | ||||
CFR 1907 Cluj (ROU) | CD Nacional (POR) |
27 Ağustos 2009 Perşembe
Şampiyonlar Ligi
Gruplarında belli olmasının ardından maçları beklemeye başladık. Beşiktaş 2. torbada cenneti 4. torbada cehennemi yaşadı. Manchester gruptan güle oynaya çıkar gerisi ne olursa şaşırmam. A, C ve D, E grupları çok çekişmeli olmaya aday. Barca-İnter eşleşmeside güzel olmuş Barça ve İnter'i, doğu Avrupa turu bekliyor .Bu senede güzel maç ihtiyacımızı Şampiyonlar Ligin'den karşılayacağız.
Yeni Arif Erdem'i Takdimimdir
Dün akşam oynanan Arsenal-Celtic maçının 28. dakikasında Arsenal'in kazandığı penaltı tek kelimeyle oscarlık bir performans. Eduardo ceza sahasında topla buluşuyor ve Celtic kalecisi Boruc'un geldiğini görünce salıveriyor kendini yere ve hakem penaltıyı veriyor. Eduardo penaltıyı gole çeviriyor ve Arsenal 1-0 öne geçiyor. Arsenal ilk maçta işi zaten bitirmişti bu penaltı olmadan da Celtic'i geçicek güçte. Celtic'in hocası her ne kadar pozisyonun maçın geneline etkisinin tartışılması gerektigine inandığını söylesede maglubiyetin yanlızca buna bağlanmasına karşı çıkıyor. En ilginci Arsene Wenger'in oyuncusunu korumak için debelenmesi.Wenger bu pozisyonda Eduardo'nun kendisini yere bırakmasını yaşadığı sakatlıktan kaynaklanan psikolojik duruma bağlamış ve yaşıyacağı bir temasın yeniden sakatlanmasına neden olabileceğini düşündüğü için kendisini yere bırakmış olabilecegini ama kesin cevabı Eduardo'nun vericeğini söylemiş. Uefa konuyla ilgili bir soruşturma açmış ve muhtemelen Eduardo'da ceza alıcak bu pozisyondan ötürü. Bana hiç temastan kaçıp yere düşmüş gibi gelmedi. Özelikle pozisyon sonrası attıgı penaltıdan sonra yüzündeki gülümsemesiyle.
25 Ağustos 2009 Salı
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Diyarbakırspor 1 Fenerbahçe 3
Maç nedense anlamzsız bir gerginlikle başladı. Özellikle Diyarbakır'ın sertlikle rakibi durdurmaya çalışmasına, maçta ne yaptığını çözemediğim hakemde etkilenince ilk 10 dakika horoz dövüşü izledik. Diyarbakır yakaladığı bir kontraatak sonrası Fenerbahçe defansınında yardımıyla golü bulup öne geçince oyunda dengeler değişti ve Fenerbahçe paslarla rakip sahaya gitmeye başladı. Bu paslaşmaların neticesinde çok güzel bir şeklide rakip sahaya giden Fenerbahçe en son topla buluşan Gökhan Gönül'ün muhteşem vuruşuyla eşitliği sağladı. İkinci yarı Fenerbahçe kalitesini ve kondüsyonunu sahaya daha iyi yansıtınca skorda çok kısa sürede değişti ve Fenerbahçe maçtan 3-1 galip ayrıldı.
Fenerbahçe defansının hareketli ve hızlı forvetlere karşı etkisizliği bu maçta ilk golde ve ardından Diyarbakırspor'un yakaladığı pozisyonlarda ortaya çıktı. Bilica-Lugano aralarına atılan toplarda sık sık hata yaptılar. Gökhan defansta yine mükemmel oyununu birde muhteşem golle süsledi. Alex'in yokluğunda çift forvet olarak sahaya çıkan Fenerbahçe'de Semih sakatlıktan yeni çıkmasına rağmen ileride topu tutmak açısından ve takımı ileriye taşımada çok gayretliydi. Santos ve Kazım ise takımın en iyileri olarak göze çarptı. Kazım her geçen gün oyununu geliştiriyor bu akşamda bulduğu gol ve topu taşımada mükemmeldi. Daum'un gelişiyle oyununu geliştirdiğini söykeyebiliriz. Santos ise topu ileri taşımada ve verkaçlarla pozisyon üretmede takımın en iyisiydi. Fenerbahçe geçen seneye göre deplasmanlarda daha istekli ve pozisyon bulmakta sıkıntı çekmiyor buda puan kayıplarını en aza indiricektir. Fenerbahçe özellikle şampiyonluktan uzaklaştığı yıllarda genel olarak puan kayıplarını Anadolu takımlarıyla deplasmanda yaptıkları maçlarda yaşamıştı. Bu sene Denizlispor ve Diyarbakırspor deplasmanlarıyla başlayan bu süreç umarım devam eder.
Fenerbahçe defansının hareketli ve hızlı forvetlere karşı etkisizliği bu maçta ilk golde ve ardından Diyarbakırspor'un yakaladığı pozisyonlarda ortaya çıktı. Bilica-Lugano aralarına atılan toplarda sık sık hata yaptılar. Gökhan defansta yine mükemmel oyununu birde muhteşem golle süsledi. Alex'in yokluğunda çift forvet olarak sahaya çıkan Fenerbahçe'de Semih sakatlıktan yeni çıkmasına rağmen ileride topu tutmak açısından ve takımı ileriye taşımada çok gayretliydi. Santos ve Kazım ise takımın en iyileri olarak göze çarptı. Kazım her geçen gün oyununu geliştiriyor bu akşamda bulduğu gol ve topu taşımada mükemmeldi. Daum'un gelişiyle oyununu geliştirdiğini söykeyebiliriz. Santos ise topu ileri taşımada ve verkaçlarla pozisyon üretmede takımın en iyisiydi. Fenerbahçe geçen seneye göre deplasmanlarda daha istekli ve pozisyon bulmakta sıkıntı çekmiyor buda puan kayıplarını en aza indiricektir. Fenerbahçe özellikle şampiyonluktan uzaklaştığı yıllarda genel olarak puan kayıplarını Anadolu takımlarıyla deplasmanda yaptıkları maçlarda yaşamıştı. Bu sene Denizlispor ve Diyarbakırspor deplasmanlarıyla başlayan bu süreç umarım devam eder.
Galatasaray 4 Kayserispor 1
Galatasaray'ın son maçlardaki yüksek gol ortalaması bu maç öncesinde de beklentileri yüksek tutmuştu. Bu sene geçen sene oranla yapmış oldukları transferler ile Sivas'ın yerini almasını beklediğim Kayserispor'un açıkçası daha dirençli ve kaliteli bir oyun ortaya koymasını bekliyordum. Maçın hemen başında Cangale ile buldukları pozisyon bu konudaki beklentimi arttırsada çok kısa bir süre içinde oyunun kontrolü Galatasaray'a geçti ve Arda'nın bomboş bırakıldığı bir pozisyonda çektigi şut kaleci tutamadan Baros'un müdahalesi ile ağlarla buluştu. Ardından Kayseri kullandığı kornerde yeni forvetleri Makukula ile golü buldu ve eşitlik sağlandı. Bu dakikadan sonra oyun dengelenicek diye düşünürken golü çok sevmiş olucak ki korner atışında yine bir kafa vuruşu ile topu bu sefer kendi ağlarına atan Makukula maçın tamamen Galatasaray'a dönmesine neden oldu.
İkinci yarı Keita-Elano değişikligi ile başlayan maç Kayseri'nin yine ilk dakikalardaki üstünlüğü ile devam etsede Elano'nun muhteşem şutu ile Galatasaray maçı tamamen kopardı ve en son golü tüm maç boyunca yerden kalkamayan ve golleri kaçıran Baros, Arda'nın sol kanattan çalımlarla getirip önüne bırakması sonucu buldu. Galatasaray'ın bu oyun sistemi ile kendi sahasında derbiler haricinde zorlanması mümkün değil. Erken golde bulurlarsa özellikle Anadolu takımları için 3-4 farklı mağlubiyetler kaçınılmaz. Kayserispor'un oyun hakimiyetini tüm maça yayması ve kanatları iyi bir şekilde kullanmakla beraber yaratıcı bir oyuncuylada pozisyonlara girmesi gerekiyor. Uzun yıllardır bu takımın başında bulunan ve istediği oyuncularda aşağı yukarı alınan bir hocanın hala bir oyun mantalitesi oturtamasıda ayrıca ilginç. Kısa paslarlamı oynuyacaksınız, uzun toplarlamı çıkıcaksınız, yaratıcı bir 10 numaraya mı ihtiyacınız var, ya da takım halinde pres mi yapacaksınız bu net degil. Ne oynamaya çalıştıklarınıda anlayamadım. Gökhan Emreciksin gibi yanlızca sağ ayağını kullanan bir oyuncudan sol kanat etkinliği beklemekte hayalcilikten öte değil. Yeni aldıkları Makukula güçlü bir oyuncu ama ileride yanlız kaldığı gibi arkadan ve kanatlardan da kendisine top aktarılmıyor.Bu kadro, yeni stad ve uzun yıllardır size sabreden bir yönetim arkanızdayken bu sene daha iyi bir Kayseri izlemeliyiz. Bu yıl lig için Gaziantepspor ve Kayserispor'dan ümitliydim ama lig başlangıcı itibariyle bu pek mümküm gözükmüyor.
İkinci yarı Keita-Elano değişikligi ile başlayan maç Kayseri'nin yine ilk dakikalardaki üstünlüğü ile devam etsede Elano'nun muhteşem şutu ile Galatasaray maçı tamamen kopardı ve en son golü tüm maç boyunca yerden kalkamayan ve golleri kaçıran Baros, Arda'nın sol kanattan çalımlarla getirip önüne bırakması sonucu buldu. Galatasaray'ın bu oyun sistemi ile kendi sahasında derbiler haricinde zorlanması mümkün değil. Erken golde bulurlarsa özellikle Anadolu takımları için 3-4 farklı mağlubiyetler kaçınılmaz. Kayserispor'un oyun hakimiyetini tüm maça yayması ve kanatları iyi bir şekilde kullanmakla beraber yaratıcı bir oyuncuylada pozisyonlara girmesi gerekiyor. Uzun yıllardır bu takımın başında bulunan ve istediği oyuncularda aşağı yukarı alınan bir hocanın hala bir oyun mantalitesi oturtamasıda ayrıca ilginç. Kısa paslarlamı oynuyacaksınız, uzun toplarlamı çıkıcaksınız, yaratıcı bir 10 numaraya mı ihtiyacınız var, ya da takım halinde pres mi yapacaksınız bu net degil. Ne oynamaya çalıştıklarınıda anlayamadım. Gökhan Emreciksin gibi yanlızca sağ ayağını kullanan bir oyuncudan sol kanat etkinliği beklemekte hayalcilikten öte değil. Yeni aldıkları Makukula güçlü bir oyuncu ama ileride yanlız kaldığı gibi arkadan ve kanatlardan da kendisine top aktarılmıyor.Bu kadro, yeni stad ve uzun yıllardır size sabreden bir yönetim arkanızdayken bu sene daha iyi bir Kayseri izlemeliyiz. Bu yıl lig için Gaziantepspor ve Kayserispor'dan ümitliydim ama lig başlangıcı itibariyle bu pek mümküm gözükmüyor.
23 Ağustos 2009 Pazar
17 Ağustos 2009 Pazartesi
Mazeretim Var Asabiyim Ben!!!!
David Beckham Amerika turnesinin sonuna yavaş yavaş geliyor gibi. Herkes adamın üstüne gelince yeni saç stili ile Boris'e benzeyen Beckham bastı tekmeyi gördü kırmızıyı. Seyirci ondan, o da Amerika'dan kurtulmaya çalışıyor. Capello'nun, dünya kupasında yer almak istiyorsa kış transferinde Avrupa'ya gelmeli gazını çabuk almış olmalı. Peki Beckham dönerse nereye gelir? Yaşlılara saygı gösteren kaç takım kaldı şu dünyada.Ver elini Milan....
16 Ağustos 2009 Pazar
Fenerbahçe 3 Sivasspor 0
Fenerbahçe'yi geçen sene izlerken kansere yakalanlar açısından muhteşem bir maçtı. İlk yarının hemen başında Alex'in sakatlanıp oyundan çıkmasına ragmen takım müthiş bir tempo ile Sivasspor kalesini ablukaya aldı. İlk yarı her 2 kanadı çok iyi kullanmasına ragmen golü bir türlü bulamadı. İkinci yarıyla birlikte tempo devam etti ama gol gelmedi. Özellikle uzaktan nerdeyse şut denemeyen kalmamasına ragmen top girmek bilmedi. Emre'nin iki direğe çarpan topuda olmayınca, dedimki tamam bu akşam gol göremeyiz. Ancak tempo düşmeyip devam etti ve Kazım'ın ofsayt kokan golüyle Fenerbahçe golü buldu .Ardından Sivasspor açılmaya ve arkasında büyük boşluklar bırakmaya başladı. İkinci golde Emre'nin kornerden vurduğu topa ön direkte bulunan Sivaslı'nın dokunması enteresan golü getirdi. Maçın izlenmesi gereken tek golü Santos'un attığı goldü. Gerçekten golü anlatmak çok zor. Orta sahadan kaptığı topu rakip ceza sahasına kadar çalımlarla sürdü ve son çalımdan sonra müthiş bir füze göndererek golü yaptı.
Fenerbahçe'de maç 0-0 iken Volkan'ın çıkardığı 2 müthiş top var. Takımda tek silik gözüken Guiza idi. Topla pek buluşamadığı gibi pozisyonada giremedi. Emre, Santos, Gökhan ve Kazım çok iyiydi. Alex'in yerine giren Devied çok etkiki olamadı. Özer sakat olmasa ya da bir diğer sakat Mehmet Topuz sahada olsa bu bölge daha aktif olabilirdi maç içinde. Fenerbahçe'nin iki kanadı ama özellikle sağ kanadı hızlı tren gibiydi ama buradan bir türlü getirilen topların golü getirmemesi tek olumsuz yanıydı. Fenerbahçe böyle oynasın yenilsin taraftar yinede alkışlar. Kale arkasındaki tel örgülerin kaldırılmasını fırsat bilip sahaya giren Rambo'yu da alkışlamasınlar artık. Fenerbahçe ve Galatasaray bu oyunlarını devam ettirdikleri sürece ön taraf arka gruptan çok çabuk ayrılır.
14 Ağustos 2009 Cuma
13 Ağustos 2009 Perşembe
Fenerbahçe'de Kaptan Sorunsalı
Fenerbahçe'de son dönemde özellikle kaptanlık konusunda tam bir istikrarsızlık yaşanıyor. Daum'un hazırlık maçlarıyla birlikte ortaya attığı ve her maça başka kaptanla çıkabiliriz demeciyle başlayan süreç dün akşam Çaykur Rize ile oynanan stad açılışı maçında Mehmet Topuz'un sahaya kaptan olarak çıkması ile zirve yaptı. Takımların iyi ya da kötü; doğru ya da yanlış bir felsefeleri vardır ve uzun yıllardır spora hizmet eden bu kluplerin kaptanlık konusunda da standartları vardır. Ya takımın en iyi oyuncusuna, ya kendi altyapınızdan yetişdirdiğiniz oyuncunuza, ya en yaşlısına, ya da takıma hizmetini en üst düzeyde gördüğünüz futbolcuya verirsiniz .Vermiş olduğunuz karar taraftar ya da yazarlar tarafından eleştirilebilir.Önemli olan bu kararı uygulama irade ve istikrarını sergilemenizdir.
Mehmet Topuz özelinde bu karar başlı başına bir skandaldır. Sırf Beşiktaş ile yaşanan sürtüşmede olanlardan dolayı oyuncuya böyle bir jest yapmak saçmalıktan başka bir şey değildir. Fenerbahçe'ye gelişini zaten olaylarla süslemiş bir oyuncuya ilk kez 11 başladığı bir maçta kaptanlık vermek tamamen hatadır. Mehmet Topuz ne altyapıdan yetişmiş, ne Fenerbahçe'nin en iyi futbolcusu ne de en tecrübelisidir. Sırf Mehmet Topuz moral kazansın ya da Başkan'a bir jest yapalım anlayışı ile yapılan bu anlayış Fenerbahçe'nin tarihine yakışmamaktadır. Mehmet iyi bir oyuncudur ama iyi bir profesyonel degildir. Bundan sonra Fenerbahçe formasını giyecek ve hizmet edecektir. Ancak çok uzun va yararlı hizmetleri sonrasında bu hakka sahip olabilirdi. Fenerbahçe kaptanlığı bu kadar ucuz olmamalı. Fenerbahçe'de ya en iyi futbolcu Alex, ya en kariyerli Carlos, ya da altyapıdan getirdiğiniz Semih Şentürk kaptan olur. Bunların olmadığı zamanlarda takıma kimin kaptanlık yapacağıda belirlenmelidir. Barcelona'da oyuna sonradan giren Puyol gidip Xavi'den kaptanlık pazubandını alıyor.Bu tamamen kulubün felsefesi ile ilgili. Football Manager'da bile sezon öncesi birinci ve ikinci kaptanlar belirlenir. Kulupler yanlızca kazandıkları kupalarla degil lider oyuncularıyla da ileride hatırlanırlar..
Ukrayna 0 Türkiye 3
Milli takımı belki de bu kadar iyi izleyeceğimiz ender hazırlık maçlarındandı. Genelde başarısız sonuçlarla anılırız özellikle hazırlık karşılaşmalarında. Bu sefer hem iyi bir oyun hem iyi bir skor hem de deplasman galibiyeti olması açısından harika. Yaklaşan Eylül maçları ve kalan son 4 maç öncesi güzel bir prova. Defans hattı ve kalemiz neredeyse önümüzdeki maçlarda sahaya çıkıcak 5'li. Orta sahada Nuri ve Ayhan görev aldı. Emre iyileştikten sonra yeniden sakatlanmazsa Ayhan'ın yerine geçicek. Sag kanatta Hamit ve solda Arda oynadı. Buraya kadar herşey yerinde .Ancak orta saha önünde oynayan Tuncay ve Nihat takımın şu an sırıtan oyuncuları. Hem antreman hem maç eksiklikleri ortada .Tuncay özverisi ve şansının yardımıyla golü buldu ama aynı kelimeleri Nihat Kahveci için söylemek zor. Birçok maçta yer alması, antreman ve maç kondüsyonunu yükseltmesi gerekiyor. İkinci yarı oyuna giren Sercan takıma ileride daha fazla hareket getirdi.
Milli takımda özellikle Hamit gerçekten müthiş oynadı. Attığı golün yanı sıra takımın pozisyona girmekte zorlandığı dakikalarda oyunu müthiş şekilde ileriye taşıdı. Hala bu adamı Türkiye gibi rezil topun oynandığı bir lige getirmek istiyorlarya helal olsun. İkinci yarı oyuna giren Ceyhun fazla sırıtmadı ancak milli takım kariyerinin başlangıcında olması nedeniyle biraz heyecanlı olması normal. Defans hattında Servet ve Gökhan'ın uyumları bariz bir şekilde artmış. Özellikle Galatasaray'da beraber oynamaları birbirlerini daha iyi tanımalarına olanak sağlamış. Hava toplarında çok etkiliydiler. Servet ikinci yarı oyuna giren Sheva'dan intikamınıda birkaç tekmeyle aldı. Milli takım özellikle ikinci yarıdaki oyunuyla önümüzdeki maçlar öncesinde bizlere umut verdi. Ama Türk Milli takımı bu yarın ne olur bilinmez...
10 Ağustos 2009 Pazartesi
Işıklar Sönmeyecek Loooo!!!!!
Maç güzel ve golle başladı, ardından Fenerbahçe birçok pozisyondan yararlanamadı Santos ve Alex ile. İkinci yarıda bu şekilde devam ederken, tak ışıklar gitti. Dedik arızadır olur gelir 1-2 dakikaya; 5 oldu, 10 oldu, 20 oldu, 30 oldu gelecegi yok bıraktım maçı izlemeyi. Yaz günü hava mükemmel; kar, fırtına, tornada hiç bir şey yok elektrikler gitti gelemiyor. Tukcell Süper Lig'in ilk haftası pekte süper olmayan bir şekilde karanlıklara gömülerek son buluyor...
9 Ağustos 2009 Pazar
Community Shield Chelsea'nin
Chelsea, İngiltere'de sezonun açılışının yapıldığı maçta penaltılarda Manchester'ı 4-1 geçerek kupaya uzandı. İlk golü Nani ile bulan Manchester ilk yarıda da etkili olan taraftı. Ancak ikinci yarıda önce kaleci Foster'ın hatası ile eşitliği sağlayan Chelsea ardından top dışarı atılmalı mı tartışmasının her sene yapıldığı İngiltere'deki buna hoca karar versin, yanarsa onun başı yansın mantığının sonucu olarak Lampard ile 2-1 öne geçti. Maç böyle giderken Sir benim Football Manager'da yaptığım gibi kulubede kim varsa süreyim sahaya bakalım ne olucak hamlesiyle oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı.
Giggs'in muhteşem pasında topla buluşan İngiliz aygırı Rooney güzel bir vuruşla golü son dakikada yapınca maç penaltılara kaldı. İşte tam bu noktada Manchester'ın en zayıf noktası ortaya çıktı. Van Der Sar'ın yokluğunda penaltılarda avantaj Chelsea'deydi. Bunun üstüne birde Gigs ve Evra'nın felaket ötesi atışları eklenince kupa Chelsea'nin oldu. Ronaldo sonrası özellikle hücum varyasyonlarında zorlanıcakları aşikar. İlk golü atan Nani buna biraz çare olucakmış gibi gözüktü ama o da sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kaldı. Özellikle Berbatov felaket bir performans sergiledi.Önümüzdeki maçlarda Owen onun yerini alıcaktır.
Chelsea ise ilk yarı sergilediği silik performansı özellikle ikinci yarıda ortadan kaldırarak topa sahip olan taraftı. Transferi sürekli konuşulan Carvalho attığı gol, hücuma katkıları ve defanstaki performansı ile öne çıkan isimdi. Kaleci Cech ilk yarıda kurtardığı 2 net pozisyonla ve peneltılardaki muhteşem performansıyla kupayı getiren isim oldu ve Ancelotti'de İngiltere macerasına iyi bir başlangıç yaptı ama ben yine de lig için Manchester'ı avantajlı görüyorum.
7 Ağustos 2009 Cuma
Turkcell Süper Lig 2009-2010
Evet, sonunda gün geldi çattı bu akşam İstanbul Büyükşehir Belediye-Beşiktaş maçıyla sezon açılışı yapılacak. Herkese başarı diliyorum ama sonuçta 3 takım düşücek ve 1 takım şampiyon olucağı için geri kalan takımları medyamızın insafına bırakıyorum. Hakem hatalarının tartışılmadığı(bu istek ilk hafta kendini imha edicektir), sakatlıktan uzak, taraftar kavgalarından uzak, yöneticilerin engin açıklamalarının uzagında bir lig temenni ediyorum. İyi-kötü-çirkin ne kadar eleştirilsede; Premier Lig'de bir top oynanıyor, nefessiz kaldım hacı izlerken, herifler nasılda tempo yapıyor serzenişleri arasında ligimize geçirsekte sürekli, başlasın artık özlemişiz be...
Sezon öncesi elbette geleneksel hale gelen ünlülere sorduk bu sene kim şampiyon olur anketinin uzağında bir değerlendirmede bulunucaz. Bana kimse sormadı açıkçası, kendi kendime gelin güvey oldum.
Şampiyonluk Adayları:Fenerbahçe,Galatasaray
Küme Düşme Adayları: Diyarbakırspor,Manisaspor,Denizlispor
Çıkış Beklediğim Takımlar: Kayserispor,Gaziantepspor,Bursaspor
Yukarıdaki tahminleri istiareye yatıp yaptım, sonuçları uzun bir süre sonra açıklanacak bir sınava girmiş gibiyim.Turkcell Super Lig artık başlasın.....
Sezon öncesi elbette geleneksel hale gelen ünlülere sorduk bu sene kim şampiyon olur anketinin uzağında bir değerlendirmede bulunucaz. Bana kimse sormadı açıkçası, kendi kendime gelin güvey oldum.
Şampiyonluk Adayları:Fenerbahçe,Galatasaray
Küme Düşme Adayları: Diyarbakırspor,Manisaspor,Denizlispor
Çıkış Beklediğim Takımlar: Kayserispor,Gaziantepspor,Bursaspor
Yukarıdaki tahminleri istiareye yatıp yaptım, sonuçları uzun bir süre sonra açıklanacak bir sınava girmiş gibiyim.Turkcell Super Lig artık başlasın.....
Yaktın Bizi Platini
Lyon (Fransa) - Anderlecht (Belçika)
Celtic (İskoçya) - Arsenal (İngiltere)
Timisoara (Romanya) - Stuttgart (Almanya)
Sporting Lizbon (Portekiz) - Fiorentina (İtalya)
Panathinaikos (Yunanistan) - Atletico Madrid (İspanya)
Sheriff (Moldova)-Olimpiakos (Yunanistan)
Salzburg (Avusturya) - Maccabi Haifa (İsrail)
Ventspils (Letonya) - Zürih (İsviçre)
Kobenhavn (Danimarka) - APOEL (Kıbrıs Rum Kesimi)
Levski Sofya (Bulgaristan) - Debreceni (Macaristan)
6 Ağustos 2009 Perşembe
Honved 1 Fenerbahçe 1
Maçta gol haricinde Fenerbahçe'nin bahsedilecek olumlu bir tarafı yok. Özellikle Bilica'nın bana göre kırmızı kartın ağır bir karar olduğu pozisyonda oyun dışı kalması ve ve orta sahadan Selçuk'un defansa çekilmesi orta sahada direnme katsayısını düşürdü. Zaten bildiğimiz ön tarafın baskısız oyunu Fenerbahçe seyircisinin zevksiz bir maç izlemesine neden oldu. Fenerbahçe'de defansta Önder ve orta sahada Baroni haricinde öne çıkan, mücadele eden bir futbolcu göremedik. Herkes yataktan apar topar kaldırılıp maça çıkarılmış gibiydi. 10 kişi kalan Fenerbahçe karşısında forveti çiftleyen Honved özellikle Fenerbahçe defansının arkasına atılan toplarda önemli pozisyonlar yakaladı. Volkan Demirel yenilen golde bildiğiniz gibi havadaki topu 'ufo görmüş masum köylü' edasıyla izlediği için golde normal karşılanmalı .Fenerbahçe açıkçası 10 kişi kalmasına ragmen rakibini daha rahat elemeliydi. Topa sahip olan, rakibe baskı yapan bir takım göremedik. Elbetteki ilk maçtaki Fenerbahçe'de gerçek değilde bu akşamki Fenerbahçe'de. Şu an takım ne mükemmel seviyede ne de berbat ötesi durumda. Koşması koşması koşması ve topu ayağında tutması lazım. Bir de şu Ali Bilgin'i ilk kim akıl ettiyse sağ bekte yararlı olabilir diye gidip imha edilsin, oyuncuya da taraftara da eziyet etmeyin. Gökhan sakatsa veya cezalıysa yada dinlendirmek istiyorsanız, Önder'i bu kanada kaydırıp göbekte Bilica-Bekir'i dene bu maçtada oynayamıyacaksa nerde oynuyacak bu çoçuk.....
5 Ağustos 2009 Çarşamba
Keçi İnadı
Real Madrid'in el attığı topçunun Allah sahibine, taraftarına, hocasına sabır versin. Kardeşim bu nasıl bir inattır, bir oyuncuya sapıklık derecesinde kafayı takıyorlar başlayorlar inceden işlemeye. O da bu formayı giymek için sabırsızlanıyordan, anneside Madrid'i tutuyormuşa, Liverpoll onu gözden çıkardı zaten falan filan. Eninde sonunda hedefe ulaşıyorlar. Xavi Alonso'da artık Real Madrid'li. Benitez geçen sene elden çıkarmak için büyük çaba sarfettiği vatandaşı için bu yıl kadroda tutmak için aynı çabayı sarfetti ama geçen yıl yapılan hata bu sene Alonso'nun takımdan ayrılmasıyla son buldu. İspanyol basınıda artık yeni hedeflerin peşine düşecektir. Liverpool transfer yapamadan birde eldekileri kaybetmeye başladı.Uzakatan kızgın bir kalabalık geliyor, Kop'madan dikkatle izleyin......
Etiketler:
İspanya Ligi,
Liverpool,
Real Madrid,
Xavi Alonso
4 Ağustos 2009 Salı
Çok Güzel Hareketler Bunlar
3 Ağustos 2009 Pazartesi
Fenerbahçe 2 Beşiktaş 0
Fenerbahçe, Türkiye Kupası haricinde Beşiktaş'ı öyle ya da böyle yenmeyi başarıyor ama kupayı almasına rağmen çok iyi oynadığını söyleyemeyiz. Özellikle Honved maçındaki orta saha direnci ve kanat organizasyonlarını göremedik. Elbette Beşiktaş hafta içindeki rakip kadar pres düzeyi düşük ve kalite yoksunu bir takım değil. Nitekim Beşiktaş maça çok iyi presle başladı ve Yusuf'un direkten dönen topu gol olsa maçın genel gidişi bu şekilde olmazdı. Özellikle ilk yarı iki takımda pozisyona girmekte sıkıntı çektiler. İkinci yarı Fenerbahçe ilk yarıya göre daha diri ve mücadeleci idi ve sağ kanatta Devied-Kazım değişikligi takımın ileride pas yapmasına ve top tutmasını sağladı. Kazım 1-2 maçlık iyi futboldan sonra bu gün Gökhan ile birlikte oldukça etkisizdi. Gökhan bölgesinde alternatifsiz ama Kazım yine vurdumduymaz günlerine dönerse bölgesine alternatif oldukça bol.
Fenerbahçe ikinci yarı toparlanmasına ragmen Sivok topa elle müdahale edip penaltıya sebebiyet vermese maç uzatmalara gidebilirdi. Golden sonra Beşiktaş yüklenince arka tarafta açık vermeye başladı ve Guiza'nın ortasına Alex arka direkte dokunarak skoru tayin etti. Beşiktaş'a çok kötü Fenerbahçe'ye de mükemmel diyemeyiz.Bence iki takımda lig başlangıcı için yeterli düzeydeler ama özellikle derbi maçlar ve Şampiyonlar Ligin'de Bobo-Nobre-Yusuf ileri üçlüsü hem takım savunması hemde orta saha direnci açısından felekat durumlarla neden olabilir.Organizasyon geçen yıllara oranla daha özenliydi ama her iki takıma eşit miktarda bilet ayrılan bu maçta tribünlerin boş kalması sadece Olimpiyat Stadı ile açıklanabilirmi bilemiyorum. Bir parantezde Fox Tv yayınına. Federasyon İstiklal Marşımızı maçtan önce ünlü tenorumuz Hakan Aysev'e okutmayı düşünmüş, klasik teyb kayıtları yerine canlı bir yorum gayet iyi olmuştur, olmuştur diyorum çünkü İstiklal Marşımız okunurken biz televizyon başında Issız adamın Turkcell reklamını izliyorduk, yayına dönüldüğünde marşımız sona ermişti. Üstüne birde maç boyunca sanal reklamı dayadılarda dayadılar. Ülkemizde maç yayınını ne zaman hale yola sokucaklar merakla bekliyoruz.....
1 Ağustos 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)