26 Nisan 2013 Cuma

Fenerbahçe 1 Benfica 0- Hedef Amsterdam

Bu yıl izlediğim en iyi Fenerbahçe sahadaydı. Rakibe pozisyon vermedik, üstüne 1 gol, penaltı dahil direkten dönen 3 top var. Takımda herkes elinden de gelenin fazlasını yaparak galibiyete katkıda bulundu. Son 38 maçında yenilgi yüzü görmeyen Benfica'ya karşı kusursuz bir oyun ortaya koyduk. Meireles'in sakatlığı ile Topal ve Webo'nun sarı kart görerek rövanş için cezalı düşmesi haricinde herşey bizden yanaydı. Rakibi inanılmaz bir baskı altına aldık ve Cardozo'yı Egemen ile sahadan sildik. Bu kadar iyi oynadığımız bir maçta kaybetsek harbiden yazık olurdu. Takımın lig ve Avrupa maçları arasında net bir konsantrasyon ve mücadele farkı var. Avrupa'da bu inanmışlık ve mücadele bizi finale doğru sürüklüyor. 

Taraftarın mükemmel desteğine oyuncular sahada terlerinin son damlasına kadar mücadele ederek karşılık verdi. Kusursuz bir oyun planlaması ve bunun sahaya harfiyen uygulanmasını izledik. Baştan sonra Benfica gibi bir takımı bu kadar sıradanlaştırmak kolay bir iş değil. Takımı bundan sonra da inanmak ve desteklemek gerek. Ligde geriye düşmemize rağmen Avrupa'da sergilenen bu oyun ve mücadele bile bu sezonun tek başına başarılı sayılması adına yeterli. Sakatlar ve cezalar belki belimizi rövanşta bükücektir ama oynayan herkesin mücadele ederek bizi finale taşıyacağından şüphem yok. Bu takıma binlerce kez teşekkürler, en çokta Aykut Kocaman'a. Helal olsun size, gidiyoruz Amsterdam'a.

22 Nisan 2013 Pazartesi

Gençlerbirliği 2 Fenerbahçe 0 / Bitti

Fenerbahçe'nin bu sezon iyi oynamadığı ama 3 puana uzandığı maçlar oldu, hatta sıklıkla defansta beklediği ama 3 puanı aldığı maçlar sayesinde Avrupa Ligin'de perşembe akşamı Benfica karşısına çıkıcak. Bunun tam tersi olarak iyi oynadığı, oyunu kontrol ettiği ve hücum ettiği maçlarda sahadan 1 puan bile alamadan ayrıldı. İkinci yarı Sivas, Beşiktaş ve son olarak Gençlerbirliği maçları. Son Gençlerbirliği maçı diğerlerinden farklıydı, çünkü bu maçının sonunda Fenerbahçe şampiyonluk yarışını kaybetti. Ligin bitimine 4 maç kala Galatasaray'ın 7 puan gerisine düştü. Her ne kadar Galatasaray ile içeride oynanıcak olsada artık bu farkın kapatılması matematiksel olarak mümkün görünse dahi imkansız. Fenerbahçe Gençlerbirliği'nin 2 atağında kalesinde 2 gol gördü. Rakip kalede ise girdiği pozisyonları değerlendiremedi. Ya  kötü vuruşlar yaptı  ya da Gençlerbilirği kalecisi ve defansın müdahaleleri ile golü bulamadı. 


Ligin ikinci yarısında değil, ilk yarıda daha önceki sezonlarda olduğu gibi fazlaca puanlar kaybetti Fenerbahçe. İkinci yarı normale döndü ama bu performans ipi gögüslemeye yetmedi. Bununla birlikte 3 kulvarda gitmesini takdir etmek gerekir. Şu saatten sonra bütün konsantrasyonun Benfica maçlarına verilmesi gerekiyor. Geriye Galatasaray'ı iç sahada yenerek ligi bitirmek ve hızla Şampiyonlar Ligi için yapılan planlamanın hayata geçirilmesi gerekiyor. Dün akşam sahada yaşananlar önümüzdeki sezon yaşanmak istemiyorsa, ligin ilk yarısında başka ikinci yarısında başka performans sergilenmemesi için buna şimdiden başlamak lazım. Benfica'ya karşı işimiz ligde olduğundan belki daha zor ama geriye kalan en anlamlı hedefte limitler zorlanmalı. Ligin ikinci yarısındaki ve sezon boyunca Uefa Avrupa Ligin'deki Fenerbahçe bunu başaracak güçte. Gerisine sezon sonu bakarız.

15 Nisan 2013 Pazartesi

Fenerbahçe 1 Eskişehirspor 0

Lazio maçının ardından ligde Eskişehirspor ile oynamak her zaman zordur. Hocanın bu maça rotasyon ile başlıyacağını tahmin ediyordum ama o bu hakkını muhtemelen hedeflenen 3 kupa içindeki en az önem verilen Türkiye Kupası maçında Eskişehir deplasmanına bıraktı. Fenerbahçe'nin aynı Orduspor maçındaki gibi kötü başladığı ve sıklıkla rakibe pozisyon verdiği dakikalarda oyuna tutunmasını son haftalarda eski günlerinden esintiler sunan Volkan Demirel sayesinde sağladığını söylemeliyiz. Erkan Zengin'in direkten dönen şutu yanında Kamara'nın karşı karşıya pozisyonunun da Fenerbahçe'yi ilk yarının sonuna kadar uyandırmaya yettiğini söylemek zor. Bu kadar yoğun tempoda bunu her maç beklemekte haksızlık. Fenerbahçe ilk yarıdaki kötü oyununu biraz şans birazda kalecisinin yüksek performansı ile kazasız belasız atlattı. Özellikle Eskişehir defansının orta alana kadar çıktığı zamanlarda ve Alper Potuk'un dikine taşıdığı topların gol ile sonuçlanmaması büyük bir şans idi. 


İkinci yarı hemen yüklenmek istiyecekti Fenerbahçe ve taraftar Salih'i aramaya başlamıştı. Webo'nun attığı golde yan hakem doğru bir kararla ofsaytı tespit etti ardından ''elle attım ama gol verilmeliydi'' gibi talihsiz bir açıklama yapan Alper Potuk'un golü iptal edildi. Fenerbahçe ikinci yarı risk alıp, baskı kurmaya çalışırken son haftaların kayıp kralı ve ensesinde veliahtın ayak seslerini işiten Baroni, mükemmel bir paslaşmanın sonunda golü buldu. Bu golle hem Baroni, hem Fenerbahçe hem taraftar rahatladı. Golün gelmesi önce değişiklikleri erteletti ardından değişiklikler skoru koruma yönünde oldu. Maçın geri kalan süresince maç boyu yaptığı gibi Eskişehir ataklarını devam ettirdi ama sonuca ulaşamadı. Egemen'in maç boyunca yakaladığı pozisyonları değerlendirememesi maçın kopmasını ve takımın rahatlamasını engelledi. Selçuk ve Krasiç değişiklikleri ile hem direnç arttırılmaya hem oyun dengelenmeye çalışıldı ve nihayetinde Fenerbahçe sahadan çok önemli bir 3 puan ile ayrıldı. Önümüzde yine Eskişehir ile bir kupa maçı var. Muhtemelen, iki ayaklı olan bu maçta Fenerbahçe bu maçın aksine ciddi bir rotasyon yapıcaktır, yapmalıdırda. Özellikle Kuyt, Gökhan Gönül, Meireles ve Webo'nun kesinlikle dinlendirilmesi gerekiyor. Hasan Ali, Bekir, Caner, Salih, Selçuk hatta Semih ilk 11'de yer alabilir. Bu dönemde bazı oyuncuların bu maça hiç götürülmemesi bile gerekir. Oyun kötüydü ama puan geldi, bu kadar çabalayan takımı alkışlamak gerek. Sonuna kadar mücadeleye devam.

12 Nisan 2013 Cuma

Yarı Finalde Rakip Benfica

Fenerbahçe, Uefa Avrupa Ligi yarı finalinde Portekiz'in güçlü ekiplerinden Benfica ile eşleşti. Ligde lider durumda bulunan Benfica, uzun bir süredir Avrupa maçlarıda da yenilgi yüzü görmedi. Basel ve Chelsea ile birlikte Şampiyonlar Liginden bu kupaya geçen bir diğer takım. Fenerbahçe ilk maçı Kadıköy'de 25 Nisan'da oynuyacak. Rövanş maçı ise 2 Mayıs'ta Portekiz'de oynanıcak. Bu seviyede rakip seçicek durumda olmadığımızda göre şanslarımızı eşit olarak nitelendirebiliriz. Her iki takımında çoşkulu bir taraftar topluluğu var. Umarım turu atlayan biz oluruz.


Lazio 1 Fenerbahçe 1 - Hedef Amsterdam

İlk maçın son dakikalarında gelen gol Fenerbahçe'yi İtalya deplasmanında rahatlatmıştı. Her türlü galibiyet ve beraberlik Fenerbahçe'ye tur atlatıyordu. Üstelik Lazio ancak yemeden 3 gol atarsa turu geçebilecekti. Maçın seyircisiz olması bu alanda master yapmış Fenerbahçe açısından bir diğer artıydı. Sow'un yokuğunda çıkıcak kadro aşağı yukarı belliydi, asıl süpriz Mehmet Topal'ın rahatsızlığı nedeniyle Selçuk'un ilk 11 başlaması idi. Fenerbahçe'nin, Avrupa Ligi boyunca yaptığı deplasman planının işlemesi halinde turu atlayacağı ortadaydı. İlk dakikalar Lazio  kaleye uzaktan şutlarla yaklaşmak isterken, Fenerbahçe ileriye dönük hiç hamle yapmadı. Her iki kanadı kapatıp, özellikle orta alandan açık vermemeye çalıştı. Bu dakilardan ilk yarının sonlarına kadar sürekli oyunu yavaşlatmaya, oyun kuralları içerisinde zaman geçirmeye ve rakibin erken bir golle havayı girmesini engellemeye çalıştı. İlk yarı boyunca rakibin uzaktan şutlarında sıklıkla Volkan ve defans iyi işler çıkardı ve ilk yarı golsüz tamamlandı. 
İlk yarı boyunca hatta oyundan çıkana kadar sahada işlemeyen bir Baroni vardı. Gerek defansa yardımda gerekse defanstan aldığı topları ileri taşımada başarısızdı. Buna Sow'un yokluğunda ileride yalnız kalan Webo'da eklenince Fenerbahçe bir türlü topu ayağında tutup ileriye çıkamadı. Rakip ikinci yarı gol gelmeyince, defansif riskleri alarak Klose'yi oyuna soktu ve oyunu iyice Fenerbahçe kale önüne yıktı. Bu dakikalarda özellikle Fenerbahçe'nin sol kanatından yüklenerek sıklıkla pozisyona girdi ve bir duran toptan golü buldu. Gol her ne kadar geç gelmiş olsada, rakip için bir umut ışığıydı. Yüklenmeye ve pozisyon aramaya devam ettiler. Baroni-Salih değişikliği ile maç dakikasında değişti. Maç başından itibaren fazlasıyla geriye yaslanmış olan Fenerbahçe, takım halinde öne çıkıp 2-3 dakika pas yapınca hem Lazio'nun oyunu dengelendi hem de ilk organize atakta Caner ile gol bulundu. Bu dakikadan sonra Fenerbahçe yeniden bir yaşam alanı bulurken Lazio için yolun sonu göründü. Fenerbahçe uzun zamandır uyguladığı deplasman planını birkaç kez sekteye ugrasada bu maçtada başarıyla sergileyip, tarihinde ilk kez yarı finalin yolunu tuttu. 

Gerek oyuncular gerekse teknik ekibi yürekten tebrik etmek gerek. Zaman zaman bizlerin bile inanmadığı zaferlere onlar inatla sarılmaya devam ettiler. Bazen kötü oynadılar, bazen gol yediler, bazen oyunu kendi sahalarında kabul ettiler ama başardılar. Tarih her zaman kazananları yazar. Dün akşam 3 Temmuz'dan beri ezilmeye, geriletilmeye, hayat damarları kopartılmaya çalışılan bir takımın isyanı vardı Roma'da. Kölelerin, Roma'lı efendilerine isyan edip özgürlüklerini kazanmak için isyan ettikleri yerde, Fenerbahçe kendisine engel olmaya çalışan herkese, isyan edercisine bir başarı kazandı. Aykut Kocaman'ın dediği gibi: ''Fenerbahçe'yi geçen sezon Şampiyonlar Ligi'ne göndermeyenlere bu sezon yarı finalden selam olsun.''

8 Nisan 2013 Pazartesi

Orduspor 0 Fenerbahçe 2

Orduspor maçına bazıları sakatlık nedeniyle bazıları da maç yoğunluğu nedeniyle değişikliklerle başladık. Hasan Ali sol bekte, Bekir stoperde, Sow'un sakatlığı nedeniyle Caner sol açıkta ve Baroni'nin yerinde Salih ilk 11'de idi. Fenerbahçe maça muhtemelen Lazio maçının yorgunluğu ve konsantrasyon eksikliği ile rölantide başladı. Düşme hattının bizzat içine kadar gerileyen ve maça 3 forvet ile başlayan Orduspor tüm barutunu ilk 25 dakikada kullandı. Üst üste girdiği pozisyonlarda Volkan ayakta kalan isimdi. Fenerbahçe  bu ataklardan sonra topu tutmaya ve oyunun hakimiyetini ele geçirmeye başladı. Caner'in acayip çalımlarının ardından attığı pası, muhteşem bir şekilde önüne alan maçın yıldızı Salih, muhteşem bir sol ayak plasesi ile maçın Fenerbahçe'ye doğru çevrilmesini sağlayan isimdi. Sow'un yokluğunda mücadele anlamında olmasa da, pozisyona girme anlamında yanlızlaşan Webo'nun boşluğunu, Caner ve Salih çok iyi bir şekilde doldurdu.
İkinci yarı ne Orduspor'un Fenerbahçe'ye gol atıcak gücü, ne de Fenerbahçe defansının buna izin vericek bir hali vardı. Skor avantajınıda yakalamış Fenerbahçe karşısında, Caner'in çizgiden çıkardığı bir top haricinde Orduspor'un etklili bir atağı yoktu. Fenerbahçe tempoyu düşürüp pas yapmaya devam etti ve Salih kendi başlattığı atakta topu Kuyt'a verip ceza sahasının yolunu tuttu. Kuyt çok akıllı bir şekilde Salih'i gördü, Salih ise daha da akıllı bir şekilde öne çıkmış kalecinin üstünden muhteşem bir gol attı ve maç orada bitti. Takım halinde herkesin mücadele ettiği, Salih dışında özellikle orta alanda Topal-Meireles uyumu ile Yobo'nun defansta hakimiyeti ve Kuyt'ın her zamanki çalışkanlığı vardı. Caner, pet şişe  tekmeledikten sonra önce Lazio ardından Ordupspor maçındaki asistleri ile maçın öne çıkan ismiydi. Salih,  Fenerbahçe'de daha önce fazla gözleyemediğimiz bir şekilde hızla ilk 11'e girdi ve artık bu takımın ana iskeletinde yer alıcak. Yaşının çok üzerinde bir olgunluğa sahip olan bu çoçuk, Fenerbahçe'nin geleceği. Girdi-çıktı, hata yaptı, az süre aldı, kupa maçlarında 90 dakika sahada yer aldı derken Plzen maçında attığı golle kariyeri yükselişe geçti. Önce Antalyaspor maçında attığı gol ardından Orduspor gibi maçın ilk dakikalarında futbol kurallarını aşan sertlikte oynayan bir rakibe karşı efendiliğini bozmadan sadece yeteneği kullanarak işini yaptı ve 2 golle Fenerbahçe'yi kalan maçları arasında zor bir deplasmanda galibiyete taşıyan isim oldu. Önü çok açık, Allah utandırmasın. 

Fenerbahçe, rakibi Galatasaray'ın son maçta yaşadığı olaylarda göz önüne alındığında artık şampiyonluk baskısını iyice hissettiriyor. Rakibin alacağı cezaların bir sebebi de, Fenerbahçe'nin ligin ikinci yarısında yükselen form grafiği. Hem ligde hem Avrupa'da yoluna takılmadan devam eden, yoğun maç trafiğine rağmen ayakta kalan Fenerbahçe, artık rakibin sinirlerini bozuyor. Bu yolda aynen bu şekilde asla bozmadan devam ettiği sürece bozmaya da devam edicek. Fenerbahçe bu sezon çok kötü günlerden bu günlere geldi. Bunda hem başkanın hem Aykut Kocaman'ın, hem oyuncuların hem taraftarın mücadeleyi bırakmayıp, yola devam etmesinin payı var. Bu yolun sonun açık, yeterki bozmadan aynı inançla yüremeye devam edelim.

5 Nisan 2013 Cuma

Fenerbahçe 2 Lazio 0 / Mamma Li Turchi

Maç öncesi Aykut Kocaman, bıktırana kadar pas yapıcaz demişti. Lazio gibi sağlam bir takıma karşı taraftar zaman zaman ıslıklasa dahi topu ayakta tutmak ve pas yapmak önemliydi. Rövanşın aynı şekilde oynanıcağını da söylemek yanlış olmaz. Fenerbahçe pas oyununa ne kadar önem veriyorsa, ilk dakikalarda 2-3 kişi ile önde baskı yaparak Fenerbahçe'nin bu pas bağlantılarını kesmeye Lazio'da aynı oranda önem veriyordu. Sow'un direkten dönen topu haricinde oyun ortada duruyordu. Özellikle Gökhan'ın sağ kanattan oyuna dahil olması engellenince oyun dar bir alana sıkıştı. Bunu aşmak için ekstra bir pas ya da çalıma ihtiyaç vardı. Webo-Sow-Kuyt üçlüsünün uyumları Fenerbahçe'yi avantajlı kılan taraftı. 

İkinci yarının ve maçın kırılma anı kırmızı karttı. Maç boyunca sert oyununu sürdürmek ısrarını devam ettiren Lazio 10 kişi kaldıktan sonra oyun hakimiyetini tamamen Fenerbahçe'ye bırakmak zorunda kaldı. Fenerbahçe özellikle Meireles'in şutları ile çakılı Lazio savunmasını açmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Caner'in oyuna girmesi ile önce korner dönüşü penaltı kazandık ardından yine Caner'in kullandığı serbest vuruşun kaleciden dönmesi ile bulduğumuz ikinci golle çok büyük bir avantaj yakaladık. Maç boyunca gösterdiğimiz sabrın meyvesi 2 gol ve maç boyu süren pas istikrarı idi. 2 topun direkten döndüğü ve rakibe hiç pozisyon vermedildiği düşünüldüğünde galibiyetin önemi ve anlamı daha fazla artıyor. Deplasmanda seyircisiz oynayacağımız düşünüldüğünde tüm avantajın bizden yana olduğunu söyleyebiliriz. Takım halinde mücadele ve paslaşma takımda ufak tefek aksaklıkları da rahat bir şekilde kapattı. Seyircinin müthiş desteği ile hem rakip baskı altına alındı hem de Fenerbahçe ritm buldu. Hakemin maç boyunca en iyi isim olduğunuda belirtmeliyiz. Amsterdam'a doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Yolumuz açık olsun.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Fenerbahçe 2 Akhisarspor 0

Ligin ikinci yarısında hem oyun hem skor olarak yukarıya çıkan Fenerbahçe açısından kağıt üzerinde kolay bir maçtı. Rakibin küme düşme hattında olması oyunu ve oyunun sertliğini etkileyebilir diye düşünürken, Akhisar kendisini diğer küme düşme adaylarından ayıran top oynamak ve kapanmamak isteği ile bizi yanılttı. İlk yarı boyunca Akhisar sık sık bekleri dahi ileri çıkararak, özellikle sol kanattan yapılacak ortalar ile Gekas'ı buluşturmayı hedefledi. Fenerbahçe, Sow'un muhteşem füzesini yan hakemin görmemesi haricinde fazla etkili değildi. Özellikle sol kanatta Caner'in etkisizliği Aykut Kocaman'ı daha ilk yarıda yerleşim değişikliklerine itti. Sow bir süre sonra Caner'in yerine geldi, Caner forvet arkası pozisyona kaydı. Bu diziliş ancak ikinci yarı meyvesini verdi ve Fenerbahçe goller ile birlikte oyun hakimiyetini de eline almayı başardı. 

İkinc yarı Webo'nun Mehmet Topuz ortasına vurduğu kafayı takip edip gol atması ile daha da stresli geçicek bir 2. yarıdan kurtulmuş olduk. Golün hemen arkasından birkaç pozisyon yanlış pas tercihleri ve kötü şutlar nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. Lazio maçı düşünülerek, sahada sakatlıktan çıkanlar ve uzun zamandır süre alamayanların değişikliklerini izledik. Sakatlıkta çıkan ve maç boyunca çok mücadele eden Webo ve Mehmet Topuz değişiklikleri ile uzun bir aradan sonra ilk 18 içerinde kendisine yer bulan Stoch'un taraftar önünde forma şansı bulmaları önemliydi. Gökhan Gönül'ün yokluğunda iki golün asistinin de sağ bek oynayan Mehmet Topuz ve yerine giren Orhan Şam'dan gelmesi bir diğer önemli noktaydı. Tüm bu iyi iyi niyetli düşünceler arasında, 70 dakika sahada ne yaptığı belli olmayan ve oyundan çıkarken el-kol hareketleri ile ortamı geren Caner ise maçın kaybeden tek Fenerbahçelisiydi. Bu hareketleri ile ne amaçladığını anlayan varsa beni de aydınlatsın. Kendisine verilen şansı böylesini harcayan kişilerin,  Fenerbahçe'de durmaları ne kadar mantıklı o da ayrı bir tartışma konusu. Sakatlıktan çıktığı ilk hafta ben niye kadroda yokum diye tweet atan Sezer Öztürk ile beraber bu mızmızlanan arkadaşlar sezon sonu çok ciddi bir şekilde düşünülmeli. 

Galatasaray'ın galip geldiği haftayı biz de kayıpsız geçerek takibimizi sürdürdük. Hafta içi çok zor bir Lazio maçı ve hafta sonu uzun zamandır galip gelemeyen ve hoca değişikliğine giden Orduspor ile deplasmanda zorlu bir maçımız var. Topal ve Salih'in iyileşmeleri ile birlikte Yobo ve Gökhan'ın bu maçta dinlenmiş olmaları önümüzdeki maçlar için önemli bir artı olarak duruyor. Takım ligin ikinci yarısında oyunu ve golleri ile ligin en başarılı takımı. İlk yarı boyunca kaybettiğimiz o puanlar da olmasa şimdi daha güzel bir lig tablosuyla karşı karşıya kalıcaktık. Her türlü sıkıntıya rağmen ligde, kupada ve Avrupa'da yola devam etmek çok güzel. Böyle devam...