Orduspor maçına bazıları sakatlık nedeniyle bazıları da maç yoğunluğu nedeniyle değişikliklerle başladık. Hasan Ali sol bekte, Bekir stoperde, Sow'un sakatlığı nedeniyle Caner sol açıkta ve Baroni'nin yerinde Salih ilk 11'de idi. Fenerbahçe maça muhtemelen Lazio maçının yorgunluğu ve konsantrasyon eksikliği ile rölantide başladı. Düşme hattının bizzat içine kadar gerileyen ve maça 3 forvet ile başlayan Orduspor tüm barutunu ilk 25 dakikada kullandı. Üst üste girdiği pozisyonlarda Volkan ayakta kalan isimdi. Fenerbahçe bu ataklardan sonra topu tutmaya ve oyunun hakimiyetini ele geçirmeye başladı. Caner'in acayip çalımlarının ardından attığı pası, muhteşem bir şekilde önüne alan maçın yıldızı Salih, muhteşem bir sol ayak plasesi ile maçın Fenerbahçe'ye doğru çevrilmesini sağlayan isimdi. Sow'un yokluğunda mücadele anlamında olmasa da, pozisyona girme anlamında yanlızlaşan Webo'nun boşluğunu, Caner ve Salih çok iyi bir şekilde doldurdu.
İkinci yarı ne Orduspor'un Fenerbahçe'ye gol atıcak gücü, ne de Fenerbahçe defansının buna izin vericek bir hali vardı. Skor avantajınıda yakalamış Fenerbahçe karşısında, Caner'in çizgiden çıkardığı bir top haricinde Orduspor'un etklili bir atağı yoktu. Fenerbahçe tempoyu düşürüp pas yapmaya devam etti ve Salih kendi başlattığı atakta topu Kuyt'a verip ceza sahasının yolunu tuttu. Kuyt çok akıllı bir şekilde Salih'i gördü, Salih ise daha da akıllı bir şekilde öne çıkmış kalecinin üstünden muhteşem bir gol attı ve maç orada bitti. Takım halinde herkesin mücadele ettiği, Salih dışında özellikle orta alanda Topal-Meireles uyumu ile Yobo'nun defansta hakimiyeti ve Kuyt'ın her zamanki çalışkanlığı vardı. Caner, pet şişe tekmeledikten sonra önce Lazio ardından Ordupspor maçındaki asistleri ile maçın öne çıkan ismiydi. Salih, Fenerbahçe'de daha önce fazla gözleyemediğimiz bir şekilde hızla ilk 11'e girdi ve artık bu takımın ana iskeletinde yer alıcak. Yaşının çok üzerinde bir olgunluğa sahip olan bu çoçuk, Fenerbahçe'nin geleceği. Girdi-çıktı, hata yaptı, az süre aldı, kupa maçlarında 90 dakika sahada yer aldı derken Plzen maçında attığı golle kariyeri yükselişe geçti. Önce Antalyaspor maçında attığı gol ardından Orduspor gibi maçın ilk dakikalarında futbol kurallarını aşan sertlikte oynayan bir rakibe karşı efendiliğini bozmadan sadece yeteneği kullanarak işini yaptı ve 2 golle Fenerbahçe'yi kalan maçları arasında zor bir deplasmanda galibiyete taşıyan isim oldu. Önü çok açık, Allah utandırmasın.
Fenerbahçe, rakibi Galatasaray'ın son maçta yaşadığı olaylarda göz önüne alındığında artık şampiyonluk baskısını iyice hissettiriyor. Rakibin alacağı cezaların bir sebebi de, Fenerbahçe'nin ligin ikinci yarısında yükselen form grafiği. Hem ligde hem Avrupa'da yoluna takılmadan devam eden, yoğun maç trafiğine rağmen ayakta kalan Fenerbahçe, artık rakibin sinirlerini bozuyor. Bu yolda aynen bu şekilde asla bozmadan devam ettiği sürece bozmaya da devam edicek. Fenerbahçe bu sezon çok kötü günlerden bu günlere geldi. Bunda hem başkanın hem Aykut Kocaman'ın, hem oyuncuların hem taraftarın mücadeleyi bırakmayıp, yola devam etmesinin payı var. Bu yolun sonun açık, yeterki bozmadan aynı inançla yüremeye devam edelim.