26 Kasım 2012 Pazartesi

Fenerbahçe 4 Gençlerbirliği 1

Marsilya deplasmanından sonra içeride Gençlerbirliği ile oynamak kolay değildi nitekim ilk golü buldular ve ilk yarı Fenerbahçe beraberlik golünü atana kadar oyunu kontrol ettiler. Kuyt&Sow A.Ş işbirliği ile beraberliği yakaladık ve 2. yarı vitesi birden 5'e taktık. Oyunu rakip sahaya yıkan Fenerbahçe; Meireles, Kuyt ve ilk 11'i istiyorum diye bağıran Sezer Öztürk'ün golleriyle maçı kazanmasını bildi. Özellikle ikinci yarıdaki oyun mükemmeldi. Paslaşma, alan daraltma, her iki kanadı etkin kullanma ve goller harikaydı. Fenerbahçe'nin bu sezon oynadığı en iyi futboldu diyebilirim. Özellikle gollerin gelmesiye daha da isteklenen ve rakip kale önünde etkili olan bir Fenerbahçe vardı. Mehmet Topal'ın çıkıp Sezer Öztürk'ün girmesiyle orta alanda pas varyasyonlarının hızlı bir şekilde arttığı Fenerbahçe hızlı hücumları çok başarılıydı. Bu oyunda Gökhan Gönül'ün sağ kanattan Hasan Ali Kaldırım'ın ise sol kanatta bindirmeleri ve asistleri Alex sonrası oyunu merkezden kanatlara yaymaya başlayan Fenerbahçe için kilit öneme sahipti. Özellikle Hasan Ali'nin ayrıca tebrik edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hem hafta içi kupa maçında hem de ondan sonra Avrupa maçında dinlendirilmesi şart. Sow'un golü usta işiydi, röveşeta denemesinde kaleci başarılydı ama Kuyt ile birlikte sürekli istekli ve golü arayan bir ikili olduklarını ve sezonu mükemmel geçirdikleri söylemeliyiz.

Fenerbahçe Avrupa Ligin'de gruptan lider çıkmayı garantiledi ve Eskişehir maçı hariç (skor anlamında) oyununu rakiplere kabul ettirmeye başladı. Ligde aldığı galibiyetler ile ikinciliğe yerleşti ve puan farkını kapadı. Artık devre arasına kadar lige konsantre olucaklarını söyleyebiliriz. Hafta içi Pendik maçı daha sonra ise içerdeki B.Mönchengladbach maçlarında rotasyon yapılıcağı aşikar. Serkan Kırıntılı'dan, Özgür Çek'e; Krasiç'ten, Salih'e ve Recep Niyaz'a, herkesin maç kondüsyonu ve hocaya kendini ispat etmek açısından fırsatı var. Egemen ve Mehmet Topuz'un sakatlık sonrası uzun soluklu denemeleri ve mutsuz Semih-Bienvenu ikilisinin ilk 11 hasretleri bu maçlarla dindirelebilir. Çok fazla maç yaptığımız bu süreçte bu bir zorunluluk aynı zamanda. Haftaya Fenerbahçe, dinlenmiş şekilde ve yedek kadro ile kupa maçını geçtikten sonra Kayserispor deplasmanında olucak. Bir ivme yakalandı, özellikle oyun ve istek umarım böyle devam eder.

24 Kasım 2012 Cumartesi

Marsilya 0 Fenerbahçe 1

Fransa'ya giderken 1 puan işimizi görüyordu. Onun için temel planın, savunma planı ile yakalarsak bir gol olacağı sır değildi. Oyun planı son 10 dakikada geriye yaslanmamız dışında iyi işledi ve 1 puan yeterken 3 puan ile hem turu hem liderliği garantiledik. Bir üst turda deplasman maçıyla başlayacak olmamız avantajıda cepte. Maçın genelinde iyi koşan ve yardımlaşan bir Fenerbahçe vardı. İk golü atana kadar Marsilya'ya çok az pozisyon verdik. Gökhan'ın klasikleşen aşırtmasında sezonun formda isimlerinden Bekir kendisinden beklenmeyecek derecede güzel bir vuruşla golü bulduğunda işler tamamen bizim lehimize dönmüştü. İkinci yarı Fenerbahçe daha fazla geriye yaslanan bir oyun ortaya koydu ve bu taktik son dakikalarda ilk maçtaki gibi başımıza iş açabilirdi. Fenerbahçe'nin artık önünde taktik açıdan geliştirmesi gereken tek konu skor avantajını ele geçirdikten sonra oyun planını defansif anlamda değiştirmemesi olmalı. Takım halinde fazlasıyla yardımlaşan ve koşan Fenerbahçe, defans ve takım savunması kurgusunuda geriye yaslanmaktan çıkartmalı. Temel hedef baskıyla birlikte top kazanma ve alan savunması olmalı. Aksi takdirde orta alana kadar hiçbir direnç ile karşılaşmayan rakip takımın kale önünde durdurulması daha zor. 


Deplasmanda hem de Almanya ve Fransa gibi Avrupa'nın en zor deplasmanlarında üst üste galibiyetler almak Fenerbahçe açısından çok önemli. Ligde de bu oyun anlayışı devam ettiğinde deplasman karnesinin hızla değişeceğini söyleyebiliriz. Caner'i, Eskişehir deplasmanında sonra çok hırslanmış gördüm. Takıma hızla ileriye taşımada ve rakip kalede şut tehdidi yaratmada en önde olan isimdi. Aykut Kocaman, koşu mesafesi ve tekniği Baroni'den daha iyi olan Caner'i bu bölgede denemeli. Asıl mevkisi genç milli takımlarda da uzun yıllar burasıydı. Caner'in Sow'un arkasına Stoch'un sol kanata gelmesi Fenerbahçe'nin rakip sahada hücum gücünü muazzam arttırır. Son maçta artık Recep Niyaz'ı ilk 11 izleme şansımız olucak, Aykut Kocaman'da bunun sinyallerini verdi. Hem takımda üzerine aşırı yük binen (Hasan Ali, Kuyt, Gökhan, Sow) gibi isimler dinlendirilir, hem de diğer oyuncuların maç kondüsyonu ve Avrupa Ligi tecrübesi yaşamaları sağlanır. Bu sezon hiç oynamayan Özgür Çek, Serkan Kırıntılı gibi isimlerle birlikte ben niye oynamıyorum diye sızlanan Bienvenu ve Semih içinde iyi bir fırsat olur. Avrupa kadrosunda isimleri bildirilmeyen Salih ve Sezer Öztürk'ün ise Pendik maçında forma şansı bulacaklarını düşünüyorum. Fenerbahçe artık lige dönerek puan farkını kapamaya ve liderliği ele geçirmeye çalışıcaktır. Bu kadro sakatlık sorununu da aştığına göre ligde bir seri yakalamanın hesaplarını yapmaya başlamalı. Pfdk'nın art niyetli kararlarına rağmen Gençlerbirliği maçı, bu serinin başlangıcı için iyi bir fırsat.

18 Kasım 2012 Pazar

Eskişehirspor 1 Fenerbahçe 1

Fenerbahçe açısından çok zor bir deplasmandı. Sakatların iyileşmesi ve son haftalarda sergilenen iyi performans haricinde, hem taraftar hem iç sahadaki iyi performansı ve kadrosu düşünüldüğünde Eskişehir maçta bir adım öndeydi. Fenerbahçe'de, Aykut Kocaman bu tip deplasmanlarda yaptığı gibi sol önde Caner Erkin ile başladı. Maçın kırılma noktası olan kırmızı kart pozisyonu ve akabinde yaşananlar haricinde, iki takımında hırslı ve oyuna odaklanmış bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Fenerbahçe 10 kişi kalmasına rağmen mücadelesini arttırarak 1 puan almayı başardı Eskişehir deplasmanında. 11 kişi bile zorlanabileceğiniz bir deplasmanda hakem faktörü ve 10 kişi ile 60 dakikadan fazla mücadele ettiğimizi düşündüğümüzde, ileride değeri daha iyi anlaşılacak ''1'' puan aldık. Galip gelicek pozisyonları yakaladık ancak başarılı değildik, aynı şekilde ikinci yarının ilk 10 dakikasında Eskişehir'de çok net pozisyonlardan yararlanamadı. Kuyt'ın müthiş çabası ile yarattığı pozisyonda Sow müthiş vuruşla golü yaptığında, takım da 10 kişi kaldıktan sonraki çabalarının meyvesini almış oldu. Fenerbahçe'nin puan kaybından daha önemli olan yönü ise, takım halinde birbirlerinin açıklarını kapatmak için sergiledikleri mücadele azmi ve taktik disiplini maç boyunca korumları oldu. 10 kişi olmasına rağmen maç boyunca performans açısından, bunu maçı izleyenlere hissettirmediler. Bu bütünlük korunduğu takdirde deplasmanlarda da galibiyetler gelicektir. Bu sezon oynanan Kasımpaşa deplasmanı ile Eskişehir deplasmanında oyun, mücadele ve taktik disiplin açısından dağlar kadar fark var. Birinde 11 kişi oynamasına rağmen sahada gezinen ve 2-0 yenilen Fenerbahçe varken, diğerinde 10 kişi, Eskişehir gibi zor bir deplasmandan 1 puanı alan Fenerbahçe vardı. Volkan ve Sow'un bireysel anlamda öne çıkan performanslarına rağmen Fenerbahçe'nin dün takım halindeki oyunu mükemmeldi. Oyun planına sadık kalan ve mücadelesini her maç eşit oranda gösteren Fenerbahçe uzun vadede istediği noktaya gelicektir. 
Dün akşam futbol oynamaya çalışan iki takımı bir kenara koyduğumuzda geriye Fırat Aydınus'un one man show'u kalıyor. Caner'in atıldığı pozisyonda, ne duydu o mesafeden, nasıl bunu başardı, sırtı dönük olmasına rağmen Caner'i nasıl tespit etti, bunları bilemiyoruz. Ancak Aykut Kocaman gibi sakinliği ile tanınan birisini ilk defa maç esnasında sahaya girip itiraz edicek konuma getirdi ki,bu başarısı nedeniyle kendisini kutlamak gerekir. Maç içerinde karşılıklı faulleri cezalandırmada yetersiz kaldı, oyuncuların kavga ettiği pozisyonu dahi uyarı ile geçirdi. Fenerbahçe aleyhine verdiği penaltıda 4 dakikalık uzatma sona ermiş olmasına rağmen oyunu devam ettirdi. İkinci yarı Sezer'in kaşı yarılmasına rağmen oyunu devam ettirmek gibi Fifa nezninde skandal sayılabilecek bir hatası daha var ki, buna yan ve 4. hakemde ortak oldu. Kısacası dün akşam maçın önüne geçmek gibi bir niyeti vardı Fırat Aydınus'un ve bunu başardı. Başarılarının!! devamını diliyorum. Aykut Kocaman'ın maç sonu basın toplantısında yaptığı konuşmanın altına ise imzamı atarım: ''3 Temmuz'dan itibaren cezamız devam ediyor.''

12 Kasım 2012 Pazartesi

Fenerbahçe 2 Orduspor 1

Fenerbahçe Avrupa dönüşlerinde hep zorlu maçlar oynadı. Ael maçı sonrası Ordu maçı performans açısından zorluklar içeriyordu. Maçın ilk 10 dakikasının ardından hafta içi maçı Fenerbahçe değilde Orduspor oynamış gibi bir durum vardı. Fenerbahçe ön alanda baskı yapıyor, Stoch ve Kuyt ile ileriye topu taşıyor hatta defansını sık sık orta sahaya yakınlaştırarak alan daraltıyordu. Fenerbahçe bu anlayışın meyvesini sakat! Sow ile henüz 11. dakikada elde etti. Kuyt'un asistinde Sow müthiş bir top kontrolü ve driblingin ardından güzel bir vuruşla takımı rahatlattı. Bu golün ardından maçın sonuna kadar ise şut bombardımanı başladı. Stoch ve Baroni direğe takıldı, duran toplar sürekli ceza sahası dışında bekleyen Meireles'e doğru atıldı, Topal'ın şutunu kaleci kurtarırken oyuna sonradan giren Sezer'in mükemmel şutunda ise kaleci çaresiz kaldı.  Fenerbahçe orta alanda Topal ve Meireles varken hem defans hem ofans açısından daha iyi bir performans sergiliyor. Buna sık sık Gökhan'ın kademesine giren Kuyt'un çalışkanlığı ve defansta Yobo-Bekir uyumu da eklendiğinde, seyrederken keyif alınan bir Fenerbahçe ortaya çıkıyor. Aykut Kocaman'ın, sakatların dönüşü ile oyun planını daha kolay uyguladığını da belirtmemiz gerekiyor. 

Orduspor gibi iyi defans yapan ve Hector Cuper'in felsefesini sahaya tam olarak yansıtan oyununa karşı Fenerbahçe maç boyunca ilk 7-8 dakika haricinde hiç zorlanmadı hatta golü bulduktan sonra Orduspor'u rakip sahaya itip kendi defansını öne çıkarmaya başladı. İkinci yarı boyunca Bekir'in 2-3 kez topla beraber ileri çıktığını hatta pozisyon yarattığını söylemeliyiz. Fenerbahçe bu tempoyu sürdürdüğü takdirde ligde zorlanacağı bir maç yok. Şu noktada sadece deplasman performansı soru işareti olarak gözüküyor. Avrupa'da lider pozisyonda olunması, ligde lider ile olan farkın 3 puana indirilmesi ve en önemlisi takımın oyun ve istek olarak 1 kademe yukarı çıkması ileriye yönelik umutları arttırıyor. Sakatların(Mehmet Topuz, Egemen Korkmaz) takıma dönmesi ve formsuzların (Krasiç, Semih, Bienvenu) performanslarını arttırmalarıyla daha alternatifli ve daha güçlü bir Fenerbahçe izleyebiliriz. Şimdi çok zor bir deplasman olan Eskişehir maçında takım nasıl bir oyun anlayışı ve performans sergileyecek onu görüceğiz. Eğer bu maçtan da galibiyet ile ayrılınırsa Fenerbahçe önünü daha rahat görebilir.

9 Kasım 2012 Cuma

Fenerbahçe 2 Ael Limassol 0

Fenerbahçe uzun bir aradan sonra Egemen Korkmaz haricinde ideale yakın kadrosu ile sahadaydı. Orta alana Meireles, defansa ise Yobo'nun gelmesiyle Aykut Kocaman'ın elide rahatlamış oldu. Her iki oyuncu ciddi sakatlıklardan dönmüş olmalarına rağmen fark yaratmayı başardılar. Buna önlerinde son yıllarda izlediğim en kuvvetli Fenerbahçe forveti olan Sow ve sezonun en akıllıca transferi Kuyt eşlik edince galibiyet zaten kendiliğinden geldi. Direkten dönen topların yanı sıra Baroni ve Stoch'un kaçırdığı pozisyonlar ön alanda üretkenliğin meyveleriydi. Özellikle Topal-Meireles ikilisinin orta alanda oyun ve alan parselizazyonu konusunda üst düzey olmaları, hem defansı rahatlattı hem de Baroni'nin daha rahat hücuma katılmasını sağladı. Aykut Kocaman bu maçta 10 dakikalık bir süre Baroni'nin mevkisinde Meireles'i denedi ki, bu ileriye doğru daha farklı bir dizilişin planı olarak gözüktü. İkinci yarı Recep Niyaz'ın oyuna girmesi önemliydi, yine sezon başından beri gerek milli takım gerekse Fenerbahçe'de her maç sahada olan Hasan Ali Kaldırım'ın ikinci yarı oyundan alınarak dinlendirilmesi doğruydu. Hasan Ali maç boyunca uzun toplarla Stoch'u besledi ve en az 3-4 kez geriden bindirmeler ile hücuma katkıda bulundu. Maç tecrübesi arttığında birçok kişinin aksine Fenerbahçe açısından vazgeçilmez olacağını düşünüyorum. Burada asıl sıkıntılı nokta, Hasan Ali'nin yerine giren Caner'in formsuzluğu, hatalı pasları ve çalım atmak isterken kaptırdığı top sonrası yaptığı faul neticesinde gördüğü sarı kart idi. Sol bek rotasyonunda ikinci alternatif Caner yerine Özgür Çek olmalı. Takımın geçirdiği çalkantılı dönem nedeniyle gerek Özgür Çek gerekse Salih Uçan(ismi bildirilmemiş) ve Recep Niyaz forma şansını yakalayamadı. Bu oyunculara en azından teker teker as kadro içinde şans tanınmalı ya da Marsilya maçı sonucu gruptan çıkma garantilendiğinde içerideki B.Mönchengladbach maçında 90 dakika şans verilmeli.

Sow maç boyunca istekliydi. Rakip defansın çekme ve itmelerine rağmen pozisyonları sürekledi. İlk yarı çok akıllıca bir hareketle golünü attı, ikinci yarı rakibi oyundan attırdı. Bu adama sakat diyeni Allah çarpar. Hem Sow'un hem Kuyt'un sezon başından itibaren uyumu ve attıkları goller düşünüldüğünde, Semih Şentürk'ün eşinin twitter'ı aracılığıyla, Bienvenu'nün ise kendi twitter adresinden biz niye oynamıyoruz diye fereyan etmeleri şaka gibi. Ya Fenerbahçe maçlarını izlemiyorlar ya da kendilerini dev aynasında görüyorlar. Fenerbahçe'nin Akhisar ve Ael maçlarında aldığı galibiyetlerle soluklandığını söyleyebiliriz. Oyun henüz istenilen ritimde değil ama hem takımın hem de Aykut Kocaman'ın sezon başından beri rahat bırakılmadığını da belirtmek gerekiyor. Sakatlık olmadığı sürece Fenerbahçe ön alan baskısını biraz daha uzun sürelere yaydığında galibiyetler devam edicektir. Takımın önünde şimdi zor bir maç olan Orduspor maçı var ki, Orduspor, Aykut Kocaman'ın belirttiği antrenör takımın vücut bulmuş halidir. Hector Cuper, Fenerbahçe'yi zorluyacaktır pazar günü. Bu maçtan alınacak galibiyet önümüzü daha net görmemizi sağlar ancak galibiyet için performansolarak Ael maçının üstüne çıkılması gerekli.