Bu hafta teknik direktör konusunda bereketli geçti. Liglerin bitmesi ile birlikte hızla yeni kulüplere yelken açan hocalar oldu. Özellikle Avrupa'da merak edilen 2 takımın hocaları netleşti. Öncelikle Chelse'den başlayalım. İngilizler Hiddink'i ikna etseler süper bir iş yapmış olurlardı ancak Hiddink verdiği sözden dönmedi ve Rusya'nın yolunu tuttu. Chelsea'de Ancelotti ile anlaşmaya vardı. Veteren turvalarda rahatlıkla yer alabilecek Milan'ın başından yine yaş ortalaması hızla artan Chelsea'nin başına geldi. Son 5 yılda 4 kez yarı final oynayan Chelsea'nin öncelikli hedefi kupayı kazanmak ve kupayı kazandıracak hocayı bulana kadar kıyıma devam edicekler. Ancelotti'nin, İngiltere'ye ne kadar uyum sağlıyacağını ve güçlü Manchester hegomonyasını nasıl bertaraf edeceğini bilemiyoruz. Ama ben İtalyan hocanın büyük bir yanlış olduğunu düşünüyorum.Milan'ı çalıştırırken elindeki imkanlar bundan az değildi ve İtalya'da lig uzun süredir İnter'in elinde ve bunu kırmayı başaramadı. İngiltere gibi temponun çok üst düzeyde olduğu bir ligde nasıl bir taktikle takımı oynatacagıda ayrı bir merak konusu.
İkinci hocamız ise Real Madrid'in seçimleri kazanan başkanı Perez'in takımın başına geçirdiği Villereal'in eski hocası Pellegrini. İşte bu tercih bu sezon yaz transfer sezonunu alt-üst etmesini beklediğimiz Real Madrid'ten beklenmeyecek derece kötü. Real'de hoca eskitme konusunda Chelsea'den aşağı kalır değil. Şampiyon yapan hocayı bile kovdukları sezonlar ortadayken Pellegrini'nin en çabuk gönderilecek hoca olduğunu iddaa ediyorum. Transferler olmadan başlı başına yıldız oyuncu dolu olan bir takıma gelicek yeni yıldızları da eklersek kendisinin işi çok ama çok zor.Villereall gibi bir takımın başından geldiği başkentte müthiş bir taraftar baskısı ve acımasız bir medya ile asıl mücadele edicek?Üstelik karşısında bir makine düzeninde oynayan Barcelona varken.....
İkinci hocamız ise Real Madrid'in seçimleri kazanan başkanı Perez'in takımın başına geçirdiği Villereal'in eski hocası Pellegrini. İşte bu tercih bu sezon yaz transfer sezonunu alt-üst etmesini beklediğimiz Real Madrid'ten beklenmeyecek derece kötü. Real'de hoca eskitme konusunda Chelsea'den aşağı kalır değil. Şampiyon yapan hocayı bile kovdukları sezonlar ortadayken Pellegrini'nin en çabuk gönderilecek hoca olduğunu iddaa ediyorum. Transferler olmadan başlı başına yıldız oyuncu dolu olan bir takıma gelicek yeni yıldızları da eklersek kendisinin işi çok ama çok zor.Villereall gibi bir takımın başından geldiği başkentte müthiş bir taraftar baskısı ve acımasız bir medya ile asıl mücadele edicek?Üstelik karşısında bir makine düzeninde oynayan Barcelona varken.....
Bu yazıyı yazmayı planlarken 3 hocayı mercek altına alıcaktım ama tam bu sırada spor sitelerinde Samet Aybaba'nın Trabzonspor'la prensip anlaşmasına vardığını okudum. Önce kısa bir şaşkınlık yaşadım ve yanlış okuduğumu düşünerek bir kez daha okudum ve acı gerçekle baş başa kaldım. Tranzonspor başkanı Sadri Şener gerçekten müthiş bir vizyonu olan yönetici. Ersun Yanal'ın kovulması ardından ne yapıcağını çok merak ediyordum. Türkiye'yi ve camiayı tanıyan bir hocaya ihtiyacımız var, yabancı hoca ile 5-6 ay kaybedemeyiz demiş kendileri. Bence baştan kaybetmiş durumdalar. Ben yöneticilerin kendi takımları haricindeki spor haberlerini okumadıkları ve maçları seyretmediklerini düşünüyorum çünkü ortada duran bir Gençlerbirliği faciasının üzerinden Samet Aybaba'yı takımın başına geçirirken kensinde bizim göremediğimiz ne gördü çok ama çok merak ediyorum. Trabzonspor önümüzdeki sezon bu sene elde ettiği konumu mumla arayacaktır... Son sıraya Fenerbahçe'mizi bıraktık. Gerçekten dedenin ardından kim gelicek, başkan 3 senede nasıl şampiyonlukların hepsine uzanıcak merak içerisindeyken Daum ile anlaşıldığı haberi geldi. İncelediğimiz 4 hoca içerisinde takımı en kolay şampiyon yapıcak isim kendisi. Takımı, başkanı, oyuncları, ligi, basını, taraftarı kısacası herkesi en ince ayrıntısına kadar biliyor. Hatta İstiklal Marşını bile söylüyor. Türkiye ligi için kendisi ile yanlızca Lucescu kıyaslanabilir.Buraya kadar her şey Fenerbahçe'nin lehine.Ancak asıl sorun burda başlıyor.Fenerbahçe önümüzdeki yıllarda yanlızca Türkiye Ligi şampiyonlukları ile mi avunacak?Zico döneminde tavan yapan Avrupa macerası tekrarlanmayan bir başarı olarak mı kalacak? Ya da moda siyasi tabirle Fenerbahçe yüzünü batıya değil doğuya mı dönecek? İşte Daum'da tüm bu olumlu özellikleri bir çırpıda götürecek noktada bu.Daum döneminde Fenerbahçe'nin Avrupa'da çok iyi işler yaptığınıda söyleyemeyiz.Yeni bir yapılanma futbol şubesinde olurken hedefler de aynı oranda küçülüyor mu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder