25 Haziran 2009 Perşembe

Nihat Kahveci

Nihat Kahveci gelicek, geldi, İspanya'da kalıyor derken Beşiktaş'la 3 yıllık sözleşme imzaladı. Beşiktaş açısından transfer piyasasına yeniden dönüş ve çok iyi bir forvet elemanını yeniden yuvaya döndürme hamlesini çok önemli olarak değerlendirebiliriz.Benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta Avrupa'da uzun yıllardır forma giyen ve bulunduğu noktaya gerçekten çok çalışarak gelen Nihat'ın da Türkiye'ye dönmesiyle,Avrupa'da çok uzun süredir forma giyen oyuncumuz kalmadı gibi bişey. Tugay Kerimoğlu'nun futbolu bırakması ve Nihat'ın geri dönmesiyle birlikte 5 yıldan fazla bir süredir yurtdışında forma giyen oyuncumuz sanırım kalmadı. Nihat ve Tugay, Türk futbolcusu için Avrupa'da örnek alınacak kariyerlerdi. Biri artık futbol oynamıyor diğeride ligimize döndü. Lig ve Beşiktaş için mükemmel ama Avrupa serüvenimiz açısından ise felaket....


22 Haziran 2009 Pazartesi

Gökhan Zan

Gökhan Zan, Galatasaray'a imza attı. Gerçekten süpriz bir haber oldu futbol dünyamız için kısa sürede transfer gerçekleşti üzerinde düşünmeye fırsat kalmadan bir baktık imza törenine geçilmiş. Beşiktaş'ta sanki kurtulduk havasıyla pek gürültü koparmadı bu transferde keza Galatasaray'da bonservisi elinde bir oyuncuyu böylesine uygun fırsatlarda bulmuşken kaçırmak istememesi doğal. Ben bir türlü ısınamadım Gökhan'a. Futbolcu olarak hiç bakmadım, bırakın üst düzey takımları birinci lig için bile uygun bulmadım onu. 3-4 kez canlı izleme fırsatıda buldum. Genel olarak oyun felsefesini şöyle tanımlayabilirim: Top geliyor pozisyon al, topa yüksel, omzun çıkmadan yere in, yapman gerekenlerin %80'nini yaptın ve topu şimdi olabildiğince ileri şişir. Basit ama etkili bir sitem gibi duruyor zira hem Beşiktaş hem Galatasaray tarafından tercih edildi ve Milli takımda oynuyor. Hiç bir zaman milli takıma seçilme kriterini anlayamadığım gibi Gökhan'ın oyun felsefesinin neden bu kadar makbul olduğunuda kavrayamadım. Rijkaard total futboldaki devrimi belkide Türkiye'de yapar. Stoper Gökhan Zan, sağ bekte Sabri. Fazlasıyla heyecan verici..................

Vedat Milör

Vedat Milör kendi alanında çok ünlü biri ancak Türk toplumunun kendisi ile tanışması Ntv ekranlarında kış aylarında başlayan programı ''Tadı Damağımda'' ile oldu.Kısa sürede yemekle haşır neşir olan herkesin dikkatini çekti program.İlk başlarda İstanbul'daki lokantaları gezip buradaki yemekleri tadıyor ve mekanı dekarasyon,yemek kalitesi,içeçek seçenekleri ve fiyat açısından 5 yıldız üzerinden değerlendiriyordu.Şimdi yazın gelmesi ile birlikte yazlık yöreleri gezmeye başladı ve kıyı şeridini baştan aşağı gezicek gibi duruyor.

Kendisinde olan yemek yeme iştahı gerçekten sınırları zorlayacak cinsten.Öyle iştahlı yemek yiyorki en tok insan dayanamayıp mutfaga hareketlenir.Önüne gelen hiçbir şeyi geri çevirdiğini henüz görmedim.Müthiş mutfak bilgisi ile gerçekten karşısındaki lokanta sahibini şaşırtıyor.Ben hastasıyım ve kendisi ile şöyle bir yemek yemeği istiyorum ya da beni ekibe alsın hiç para vermese de ben onla sağa sola gidip yemek yiyeyim yeter.Bu kadar iştahlı yenilmez ki kardeşim bi yemek.............

21 Haziran 2009 Pazar

Safları Sıklaştıralım Cemaat


Al O Boruyu

Arkadaş nasıl bir ciger var sizde? Maç boyunca bir susmuyorsunuz sinek vızıltısı gibi bütün maç adama kalp krizi geçirtirsiniz. Hadi bu konfederasyon kupası, Dünya Kupası'nda da böyle devam ederlerse Türkiye'den hatırı sayılır küfürler yiyicekler. Al davul çal, bağır çağır ne zevk alıyorsun şu icattan nasıl bir kültürmüş anlamadım gitti....

16 Haziran 2009 Salı

Yeni Sezon Öncesi Fenerbahçe -1


Fenerbahçe seçimlerin ardından özellikle son 2-3 günde önemli imzalarla sezona hızlı bir giriş yaptı. Mehmet Topuz öncesi ve sonrası çokça tartışılan bir sürecin ardından takıma kazandırıldı. Bundan sonra kendisinin sadece futbola odaklanmasını umuyoruz. Bu imzanın ardından aslında bir o kadar önemli olan Ankaraspor'lu Özer Hurmacı transferi gerçekleşti ama ne hikmetse bu o kadar gürültü koparmadı. Özer'in ve Mehmet'in takıma katılması geçtiğimiz sezon sıkıntı yaşayan Fenerbahçe orta sahası için iyi haberler. Üstelik Juventus'tan Poulsen transferininde bitmiş oldugu ihtimalini göz önüne alırsak orta saha için ciddi bir sorun yaşanmıyacağı aşikar. Ancak Özer transferinde İlhan Parlak'ın yanı sıra gelecek için ümitli olduğum Özgür Çek'in de takasta kullanılmasına açıkçası üzüldüm. Ama bir yandan da oyuncunun gelişimi ve daha fazla forma şansı bulabileceğini düşünerek transferin en azından Özgür açısından olumlu olduğunu söyleyebiliriz .Kendisini umarım yeniden takımda görürüz. İlhan Parlak'ta bu transferde takas olarak kullanıldı ve Fenerbahçe'nin kronik hastalığı olan genç yetenekleri alıp onlara hiç şans tanımayarak kariyerlerine sekte vurma hastalığı devam etti. Bu konuda en önemli endişem Abdülkadir içinde aynı sonucun ufukta olması çünkü Daum genç oyuncu konusunda hiçbir zaman özenli davranmamıştır. Gerçi Türkiye'ye gelip altyapıya önem veren hoca kaç tane var o da tartışılır.
Fenerbahçe Lugano ile yolları ayırıyor bu taraftar için özellikle son derece üzücü oldu çünkü her zaman formasının hakkını veren bir futbolcuydu. Bilica-Bekir transferi ile stoper mevkii güçlendirilirken Yasin Çakmak Sivasspor'un yolunu tuttu. Orta sahaya bu kadar oyuncu alınmasına rağmen özelikle beklere takviye yapılmaması şu an için tehlike. Gerek sol bek ve gerekse sağ beke oyuncu takviyesi yapılmalı. Ayrıca sol açık içinde çok kaliteli bir isim düşünülmeli. Orta sahaya bu kadar takviye yapıldıktan sonra yabancı hakkının forvet ve kanat için kullanılması mantıklı. İlhan'ın gidişinden sonra elde yanlızca Guiza ve Semih kaldı. Sercan transferi yapılırsa bu alanda da sıkıntı aşılır ama bu bölgeye yabancı bir oyuncu alınması forvet zenginligi ve rekabet açısından daha yararlı olur.
En sevindirici gelişme Aykut Kocaman'ın yeniden takıma dönmesi. Sportif direktör kavramının net bir tanımı yapılmamış olsada kendisinin önümüzdeki yılların yapılanmasını belirleyeceği ve üç sene sonunda takımın başına geçecegi aşikar. Asıl sorun görevi boyunca kimlere hükmedebileceği ve ne kadar özgür davranacağı. Yoksa hocanın kişiliği ve futbol bilgisi tartışılmaz. Ancak bu konu basın tarafından sıkça deşilecek ve Daum-Aykut gerilimi yaratılıp buradan tiraj beslenmesi için fırsat kollanılacaktır. Tüm bunların yanında Fenerbahçe'nin belkide tarihindeki en önemli şampiyonluklarından birinin altında imzası olan ve kaybeden takımın oyuncuları için üzüldüğünü ifade edebilen bir spor adamına her zman ihtiyacımız var. Ali Şen tarafından altına imza atılan bu sürgün fermanıda böylece son bulmuş oluyor....

12 Haziran 2009 Cuma

Allahtan Ekonomik Kriz Var


Perez göreve gelir gelmez bir transfer harekatına girişeceği ve Barcelona'nın hem ligde hem de Avrupa'da gerisinde kalan Real Madrid'i yeniden canlandırıcağını düşünüyorduk. Ancak arka arkaya bu kadar büyük 2 transfer ve de bu kadar kısa sürede biten operasyonlar gerçekten kendisinin yıldız transferi konusunda maharetini gösterdi. Kaka'ya 65 milyon euro verdiğinde iktisat profesörleri kağıdı kalemi alıp hesap yaparken bunun üstüne bir de 94 milyon euro Ronaldo'ya verince İMF yetkilileri bile hesap makinelerini ellerine almışlardır o derece.
İki yıldızın Real Madrid'te başarılığı olacağına süphe yok ancak komple bir takım olmak için bütünleşmiş ve birbirini tamamlayan oyunculardan kurulu bir takım oluşturmalılar. İki oyuncunun arkasından geleceği söylenen isimlerde az buz isimler değil. Ancak tüm bu transferlere rağmen hoca tercihlerini Pellegrini'den yana kullanmaları pek doğru gözükmüyor. Bakalım kadronun geri kalanı nasıl şekillenecek....

8 Haziran 2009 Pazartesi

Ben Doğuştan Eintracht Frankfurt'luyum

İşi gücü bıraktık memlekette başka sorun kalmamış gibi Mehmet Topuz nereye gitsin geyiği çeviririyoruz ekranlarda. Baştan sona saçmalıklarla dolu olan bir transfer hikayesinin baş kahramanı oldu Mehmet. Kaka, Ronaldo hangi takıma gidicek ondan bile daha fazla merak ediliyor, kendisi hakkında Lionel Messi'den bile daha fazla yorum yapılıyor ekşi sözlük ahalisinde. Fenerbahçe oyuncuyla, Beşiktaş- Kayseri ile temas kurmuyor ve şu anda Ortodoğu Sorunun dan daha karmaşık bir sorunun ortasındayız. Bu durumda yapılmaması gereken en son şeyde yapıldı. Üstelik bir kulüp başkanı kendisinden beklenmeyecek derecede talihsiz bir açıklamayla olayıda başka bir boyuta çekti.Beşiktaşlıyım diyen futbolcuyu almaya çalışmak o kulubün ezikliğini gösterir gibi talihsiz bir demeç vererek spor kamuoyunu Şen Kardeşler Kıraathanesi'ne çevirdi. Tabiki bu durumda Mehmet'in hangi formayı giyeceği net değil. Asıl inanılmaz olanı ise milli takıma kadar yükselmiş bir oyuncunun sonunda giyecegi forma ne olursa olsun 1 yıl futbol oynamamayı göze almasıdır.İşte tüm futbol alemindeki asıl sıkıntıda tam burda başlıyor. Yetenekli olabilirsiniz ve yetenek birçok kişide vardır ancak zirveye yetenegini aklıyla birleştirenler çıkar, ilk fırsatta ben doğuştan ''x''liyim diyenler değil......

4 Haziran 2009 Perşembe

4 Tercih 4 Yanlış








Bu hafta teknik direktör konusunda bereketli geçti. Liglerin bitmesi ile birlikte hızla yeni kulüplere yelken açan hocalar oldu. Özellikle Avrupa'da merak edilen 2 takımın hocaları netleşti. Öncelikle Chelse'den başlayalım. İngilizler Hiddink'i ikna etseler süper bir iş yapmış olurlardı ancak Hiddink verdiği sözden dönmedi ve Rusya'nın yolunu tuttu. Chelsea'de Ancelotti ile anlaşmaya vardı. Veteren turvalarda rahatlıkla yer alabilecek Milan'ın başından yine yaş ortalaması hızla artan Chelsea'nin başına geldi. Son 5 yılda 4 kez yarı final oynayan Chelsea'nin öncelikli hedefi kupayı kazanmak ve kupayı kazandıracak hocayı bulana kadar kıyıma devam edicekler. Ancelotti'nin, İngiltere'ye ne kadar uyum sağlıyacağını ve güçlü Manchester hegomonyasını nasıl bertaraf edeceğini bilemiyoruz. Ama ben İtalyan hocanın büyük bir yanlış olduğunu düşünüyorum.Milan'ı çalıştırırken elindeki imkanlar bundan az değildi ve İtalya'da lig uzun süredir İnter'in elinde ve bunu kırmayı başaramadı. İngiltere gibi temponun çok üst düzeyde olduğu bir ligde nasıl bir taktikle takımı oynatacagıda ayrı bir merak konusu.


İkinci hocamız ise Real Madrid'in seçimleri kazanan başkanı Perez'in takımın başına geçirdiği Villereal'in eski hocası Pellegrini. İşte bu tercih bu sezon yaz transfer sezonunu alt-üst etmesini beklediğimiz Real Madrid'ten beklenmeyecek derece kötü. Real'de hoca eskitme konusunda Chelsea'den aşağı kalır değil. Şampiyon yapan hocayı bile kovdukları sezonlar ortadayken Pellegrini'nin en çabuk gönderilecek hoca olduğunu iddaa ediyorum. Transferler olmadan başlı başına yıldız oyuncu dolu olan bir takıma gelicek yeni yıldızları da eklersek kendisinin işi çok ama çok zor.Villereall gibi bir takımın başından geldiği başkentte müthiş bir taraftar baskısı ve acımasız bir medya ile asıl mücadele edicek?Üstelik karşısında bir makine düzeninde oynayan Barcelona varken.....


Bu yazıyı yazmayı planlarken 3 hocayı mercek altına alıcaktım ama tam bu sırada spor sitelerinde Samet Aybaba'nın Trabzonspor'la prensip anlaşmasına vardığını okudum. Önce kısa bir şaşkınlık yaşadım ve yanlış okuduğumu düşünerek bir kez daha okudum ve acı gerçekle baş başa kaldım. Tranzonspor başkanı Sadri Şener gerçekten müthiş bir vizyonu olan yönetici. Ersun Yanal'ın kovulması ardından ne yapıcağını çok merak ediyordum. Türkiye'yi ve camiayı tanıyan bir hocaya ihtiyacımız var, yabancı hoca ile 5-6 ay kaybedemeyiz demiş kendileri. Bence baştan kaybetmiş durumdalar. Ben yöneticilerin kendi takımları haricindeki spor haberlerini okumadıkları ve maçları seyretmediklerini düşünüyorum çünkü ortada duran bir Gençlerbirliği faciasının üzerinden Samet Aybaba'yı takımın başına geçirirken kensinde bizim göremediğimiz ne gördü çok ama çok merak ediyorum. Trabzonspor önümüzdeki sezon bu sene elde ettiği konumu mumla arayacaktır... Son sıraya Fenerbahçe'mizi bıraktık. Gerçekten dedenin ardından kim gelicek, başkan 3 senede nasıl şampiyonlukların hepsine uzanıcak merak içerisindeyken Daum ile anlaşıldığı haberi geldi. İncelediğimiz 4 hoca içerisinde takımı en kolay şampiyon yapıcak isim kendisi. Takımı, başkanı, oyuncları, ligi, basını, taraftarı kısacası herkesi en ince ayrıntısına kadar biliyor. Hatta İstiklal Marşını bile söylüyor. Türkiye ligi için kendisi ile yanlızca Lucescu kıyaslanabilir.Buraya kadar her şey Fenerbahçe'nin lehine.Ancak asıl sorun burda başlıyor.Fenerbahçe önümüzdeki yıllarda yanlızca Türkiye Ligi şampiyonlukları ile mi avunacak?Zico döneminde tavan yapan Avrupa macerası tekrarlanmayan bir başarı olarak mı kalacak? Ya da moda siyasi tabirle Fenerbahçe yüzünü batıya değil doğuya mı dönecek? İşte Daum'da tüm bu olumlu özellikleri bir çırpıda götürecek noktada bu.Daum döneminde Fenerbahçe'nin Avrupa'da çok iyi işler yaptığınıda söyleyemeyiz.Yeni bir yapılanma futbol şubesinde olurken hedefler de aynı oranda küçülüyor mu...

3 Haziran 2009 Çarşamba

Turkcell Super Lig Ödülleri 2

Fight Club Özel Ödülü:Arda,Semih,Lugano,Emre Aşık
Yılın Taklacı Güvercini: Julius Aghahowa
Üst Üste 5 Talihsiz Beyanat Verme Ödülü: Bülent Uygun
Tezgah Var Küçük Sanayi Özel Ödülü: Adnan Polat
Thy Tanıtım Özel Ödülü: Lincoln
Broken Arrow Özel Ödülü: Guiza
1 Günde 8 Yalan Transfer Haberi:Fotomaç,Efsane Fotospor
65 yaş Üstü Bilet İndirimi: Aragones

1 Haziran 2009 Pazartesi

Turkcell Super Lig Ödülleri 1

Bildigin Şampiyon Ödülü:Beşiktaş
Gönüllerin Şampiyonu Ödülü: Sivasspor
61. Dakika Özel Ödülü: Trabzonspor
Lig Sadece Derbilerden Oluşsun Ödülü: Fenerbahçe
Hocasız Olmuyormuş Hacı Ödülü: Galatasaray
Avrupa'ya Bi Gidemedik Ödülü: Bursaspor
Çekirdek Çitleyen Taraftar İstemiyoruz Ödülü: Kayserispor
Hocayı Yollamıyacaktınız Ödülü: Gaziantep
Bağırmayan Seyirciye Bile Razıyız Ödülü: İstanbul Büyükşehir Belediye
Lig İlk Yarıdan Oluşsun Ödülü : Ankaraspor
Bandomuz Bile Var Özel Ödülü : Eskişehirspor
Jarabinsky İle Lige Başlanmaz Ödülü: Antalyaspor
Yönetim İstifa Et Tezahüratı Artık Son Bulsun Ödülü: Ankaragücü
Düşseydiniz Bu Kadar Acımazdı Ödülü: Gençlerbirliği
Her Sene Küme Düşmemeye Oynanmaz Ödülü: Denizlispor
Son Maça Kadar Nerdeydiniz Ödülü : Konyaspor
Bu Kadar Transferle Başarılı Olunmaz Ödülü: Kocaelispor
Osman Hoca'nın Ahı Tuttu Ödülü : Hacettepe