30 Ocak 2012 Pazartesi

Fenerbahçe 2 Mersin İdman Yurdu 1 - Gece Gündüz

Gece ile gündüz kadar farklı iki Fenerbahçe izledik dün akşam. İlk yarı önde pasan, rakibe pas imkanı tanımayan, 2 gol atan ve bunun yanında daha fazla pozisyona giren Fenerbahçe herkesin sahada görmek istediği şampiyonluğa oynayan ve taraftara zevk veren Fenerbahçeydi. İkinci yarıda ise sahada koşmaya gücü yetmeyen, oyunu tamamen rakibe teslim etmiş, kendi sahasına çekilmiş ve 1 gol yiyip yine kalesinde pozisyonlar vermiş, Sivas ve İbb deplasmanlarındaki gibi çekilmez futbolunu sahneleyen bir Fenerbahçe vardı. İki oyunuda oynayan aynı oyuncu grubu ama ilk yarı ile ikinci yarı sergiledikleri futbol arasında dağlar kadar fark var. Bu fark şimdilik yaşanan süreç nedeniyle tolere ediliyor ama dün akşamki maç başka bir gece oynansaydı taraftarın tepkisi daha farklı olurdu. Nitekim bu maçta bile geriye yaslanma ve rakibe teslimiyet o kadar dayanılmaz bir noktaya vardıki takımı ıslıklamalar oldu. Stoch'un yedek kaldığı her maç için bir muhteşem gol atma sevdası olmasa maçı ikinci yarı izlemeye gerekte yoktu. Aykut Hoca özellikle orta alanda yaşanan sakatlılar ve cezalarla birlikte, forvet hattının bitiricilikten uzak olması nedeniyle takıma çok fazla müdahale edemiyor ancak yinede ikinci yarı değişiklikler ancak sahadaki oyuncuların sakatlanıp oyunu terk etmesi nedeniyle yapıldıki bu hamle yanlıştı. Takımın maç boyunca önde pres yapıcak fizik kondüsyonu yok, buna birde gol atamama eklenince özellikle deplasmanlarda kötü oyunlar oynuyoruz. Bu sorun kısa vadede çözülecekmiş gibi durmuyor, Sow geldiğinde ön tarafın bitiricliği bizi deplasmanlarda daha rahat bir pozisyona sokabilir ancak bu geriye yaslanma ve oyunun kontrolünü rakibe verme huyundan acilen vazgeçmemiz gerekiyor. Soğukta karda, tribüne küçük çoçuklarıyla gelen taraftar en azından biraz daha mücadeleci futbolu hak ediyor. 

23 Ocak 2012 Pazartesi

Fenerbahçe 4 Kayserispor 0 - Mecburen Forvetsiz

Forvetlerin sakatlığı ve formsuzluğu Aykut Kocaman'ı başka bir formüle yöneltti. Galatasaray maçında denenen ancak başarısız olan ileri uçta Alex planı bu maçta takımı galibiyete götüren ana unsurdu. Galatasaray maçından farklı olarak sağ kanatta Bienvenue değil daha mücadeleci bir isim olan Mehmet Topuz ve Alex'in eski pozisyonunda müthiş hareketli ve istekli Stoch ve en önemlisi Galatasaray'a oranla daha kolay ve kendi sahamızda yapılan bir deneme. Muhtemel Sow transferinin ardından yeniden eski sisteme dönülecek ancak yapılan bu ütopik Barcelona denemesini de yabana atmamak lazım. Elbette takım Barça üretkenliği ve bitiriciliğinden uzak ancak pas trafiğinin ve topa sahip olma oranında lig lideri olan ve forvetlerinden istenilen katkıyı alamayan Fenerbahçe için iyi bir test sürüşü oldu bu maç 

Maça defansı orta sahaya kadar çıkararak ve gole kadar önde pres yaparak başlayan Fenerbahçe bunun meyvesini kalecinin hatasında hafta boyunca oynayacağı belli olmayan kaptanın kurnazlığı ile topladı. Fenerbahçe karşısında beraberlik görüntüsünde olan Kayserispor bu golden sonra ilk yarının sonuna kadar hareketlensede ikinci yarı Fenerbahçe Alex ve Stoch ile golleri buldu ve son olarak kendisinin yarattığı hayal kırıklığı nedeniyle bu düzene geçmek zorunda kaldığımız Bienvenue kafasına tekme yeme pahasına golü buldu ve maç 4-0 gibi farklı bir skorla son buldu. Serdar Kesimal'in yokluğunda Bilica defans hattında yer alırken maç boyunca Yobo ile birlikte fazla zorlandıklarını söyleyemiyiz. Gökhan Gönül maç boyunca müthiş bindirmeleri ve gollük pozisyonları ile maçın en çalışkan ismiydi. Stoch artık ilk 11 oyuncusu olduğunu attığı müthiş füze ile ilan etti ve Galatasaray'ın puan kaybettiği haftada alınan bu galibiyet bizi daha fazla rahatlattı. Kayserispor'un maç boyunca kötü oluşunun ardında yatan en önemli faktör Fenerbahçe'nin istekli oyunu ve topu iyi çevirmesiydi. İlk 18 dakika sonucunda ekrana gelen başarılı pas sayısında Fenerbahçe'nin tam 3 kat fazla pas yapması maç sonucu için anlamlı bir gösterge idi. Hafta içi İBB maçı aynı tempoda sürdürülebilirse yine kolay bir galibiyet bekleyebiliriz ancak maç oynanmadan ve mücadele etmeden kazanılmıyor. İç sahada sıkıntımız yok, takım kötü oynasa dahi taraftar bir şekilde takımı oyuna dahil ediyor ve maçı kazandırıyor. Ligde asıl pozisyonumuzu deplasmanlarda sergileyeceğimiz oyun ve alınacak puanlar belirleyecek.

17 Ocak 2012 Salı

Manisaspor 1 Fenerbahçe 2

Üzerimizde dolanan kara bulutlar efsanenin aramızdan ayrılışı ile iyice tavan yaptı. Takım hem Lefter için hem başkan için hem taraftar için kazanmak istiyordu. Maç kadrosu her ne kadar istenilen düzeyde değilsede, oyun alınan skorun çok ötesindeydi. Alex'in yokluğu ve bitirici oyuncu eksikliğimize rağmen Fenerbahçe oyunun büyük bölümünde topa hakim olan ve kanatları daha önce hiç kullanmadığı kadar kullanan bir görüntüdeydi. Golün hemen ardından yakalanan iki pozisyondan yararlanılsa son dakikaya ecel terleri dökerek girmezdik. Dünkü oyunda Niang forvet oynasa maç en az 5'lik olurdu. Stoch'un, Alex'in yerini aldığı maçta en önemli performans sol kanatta muhteşem oynayan ve takımın ilk golünü atan Caner'den geldi. Maç içinde bitmek bilmeyen enerjisi ile takımı ileriye taşıdı ve maçın kırılma anında Manisaspor kontratağında topun önüne atlayarak golü engelleyen isimdi. Maç içerisinde zaman zaman gereksiz çalımlar ve top kayıpları yapsa dahi enerjisi ile maçın en önemli ismiydi. 

Fenerbahçe'nin bu maçta da ortaya çıkan en önemli sıkıntısı ''striker'' eksikliği. Takımın lig boyunca en az 20 gol yapıcak bir forvete gözü kapalı güven duyması gerekiyor ancak ne Bienvenue ne Semih bu durumda  değiller. Bu yetersizlik o kadar had safhadaki Manisaspor karşısında gol atması gereken bir durumda iken kadroda bulunan tek forvet Bienvenue sahadan ilk çıkan isim oldu. Fenerbahçemizin gelecek adına en çok umut beslediği genç oyunculardan biri olan Recep Niyaz sahaya girerek gol aradı ama ona bu sorumluluğu yüklemek bana pek insaflıca gelmedi. Manisaspor maçının yedek kulübesi öylesine sınırlıydı ki Fenerbahçe oyuna müdahale edicek isimleride bulamadı ve nihayetinde ipi çeken isim Emre'nin ortası Baroni'nin vuruşunda topu kendi kalesine atan Yiğit İncedemir'den geldi. Maçı hak eden Fenerbahçe idi ancak girilen pozisyonlardan yararlanılsa maç daha rahat izlenebilirdi. Dönen transfer söylentileri içerisinde takıma bir forvet geleceği aşikar. Ama bu Nobre-Semih takası gibi gereksiz bir biçimde şekillenecekse bundan hoşnut olunmayacağıda ortada. Nobre ben tasvip etmesemde geçici bir durum hasabiyle kadroya dahil edilsin ama Semih kadroda tutularak. Aksi bu kulubün değerlerine hakaret olur. Bu galibiyet ve son dakikada gelen gol bana Luciano'nun son dakikada Sakaryaspor'a attığı golü hatırlattı. Sezon sonumuzda inşallah o sezona benzer.

10 Ocak 2012 Salı

Fenerbahçe 3 Gaziantepspor 1

Emre'nin yokluğunda Gökay sahada yerini almış ve Fenerbahçe ideal kadrosu ile maça çıkmıştı. Maç başladıktan sonra 12 dakika içerisinde biri gol olmak üzere 5 pozisyon gördü kalesinde. Takımda ayakta duran hiçbir isim yoktu ve hem sağ kanattan hem sol kanattan etkili bindirmeler ve ayağa paslarla Gaziantepspor çok rahat pozisyona girdi. Gol haricinde diğer pozisyonlarda Volkan başarılıydı ama Fenerbahçe'nin bu bölümdeki oyun planını anlamak oldukça güç. İleride topu tutamayan ve Semih'in her topu ezdiği bir ortamda ileride de çoğalamayan Fenerbahçe'nin imdadında yine eski bir Fenerbahçeli olan Kerim Zengin yetişti. Biri 45. dakikada olmak üzere Stoch'a yaptığı iki faulle kırmızı kart görerek oyun dışı kalınca ibre Fenerbahçe'ye döndü. Oyuncuların 10 kişiye karşı dahi maçı çeviricek havaları yoktu ama taraftar devreye girdi ve çok kısa sürede iki golü bulan Fenerbahçe, ardından Mehmet Topuz'un golüylede son darbeyi vurdu. 

Maç içerisinde Alex'in iki asisti ve Stoch'un çabaları maçın önemli artılarıydı. Yobo'nun bile pas hatası yaptığı ve ilk yarıda neredeyse karşı kaleye gidemeyip kalemizde 4-5 pozisyon gördüğümüz bir maçta galip gelmek önemliydi. Maçın heyecanı ile bazen oyunculara neden bu kadar kötü oynuyorlar diye kızıyorum ama hergün başka bir açıklamanın geldiği tam bir çorbaya dönen futbol kamuoyunun bu durumda, taraftar pes etmeyerek takımıda ateşlemeyi başarıyor. Bu maç deplasmanda olsa 10 kişi kalsa bile Gaziantepspor'u yenemeyebilirdi Fenerbahçe. Özgür Çek yeniden takıma döndü ve son dakikalarda da olsa oyuna girdi. Fenerbahçe altyapısının kıymeti bilinmeyen değerlerinden biriydi ve Özer transferinde takasta kullanılması hata idi. Geçen bu süreçte Özer sürekli geriye giderken Özgür oyununu geliştirdi ve yeniden takıma katılmasından memnunum. Uğur Boral'ın sözleşmesinin feshedilmesi ile birlikte sol kanat alternatiflerinin defans anlamında Zeigler-Özgür, kanat anlamında ise Stoch ve Caner olduğu artık netleşti. Fenerbahçe'nin hafta içi kupa maçında rotasyona gideceğini düşünürsek Manisaspor karşısında diri bir 11 gözlemleyebiliriz. Fenerbahçe'nin her türlü olumsuz duruma rağmen maç içerisinde tempo sorununu çözmesi gerekiyor.

5 Ocak 2012 Perşembe

Orduspor 1 Fenerbahçe 1

İkinci yarının ilk maçı yine mesai saati içerisinde insanlara eziyet etmek için 18.00'de oynandı. Fenerbahçe Alex'in yokluğunda evrenden torpili olan Özer ile oyuna başlarken, Orduspor asıl transferini kulübeye Hector Cuper'i getirerek yaptı. Antalyaspor maçının kopyası halinde kaldığı yerden devam eden Fenerbahçe'de maçın genelindeki bitkin görüntüyü anlamak çok zor. Stancu'nun Ordu otogarından vurduğu topta golü yiyen Volkan bundan daha zor ve karşı karşıya olan pozisyonda ellerini kullanmadan golü önleyince sahadan 1-1 beraberlik ile ayrıldık. Alex yerine Özer'i oyuna koymak, Mehmet Topuz yerine Özer'i koymak hatta zaman zaman sol açık mevkisine Özer'i koymak bu takıma yapılacak en büyük ihanet. Messi'nin bile 90 dakikada en az 100 kez yaptığı basit pası Özer'e bir türlü yaptıramadık. Sektirerek top sürme, geçtiği adamı bir daha çalımlama, ayağının dışı ile vücudunu bambaşka bir şekle sokarak pas atma gibi özelliklere sahip olan Özer bana göre ilk 18'de bile olmayı hak etmiyor. Bu bölgede, bu maçta oyunun tamamında en iyi isim olan Emre, Alex'in bölgesine atılabilir ya da maç direkt olarak çift forvet ile başlayabilirdi. Maç böyle başlamadı ve zaten ateşin sıcaklığını hisseden Orduspor bonus olarak golüde bulunca deplasmanda işimiz mucizelere kaldı. 

İlk yarı oyunun hakimi gözüken ama yaptığı 10 pasın 7 sini Yobo-Serdar arasında yapan, kanatları hiç kullanamayan Fenerbahçe topu ileriye dahi taşıyamadı. İkinci yarı artık klasikleşmiş Stoch-Caner değişikliği izledik ve ilk yarının en kötü ismi olan aynı zamanda yediğimiz golün öncesinde topu kaptıran Özer'in yerine Dia oyuna dahil oldu. Mehmet, Özer'in bölgesine kaydı ve takım Emre ile golü ikinci yarının hemen başında bulunca umutlandık ama bu sefer devreye Fenerbahçe'nin hızını kesen Tolga Özkalfa girdi. Fifa kokartı takıcak adam bulunamadığı için Fifa kokartı taktığını düşündüğüm hakem rüzgardan yere düşen tüm Orduspor'lu oyunculara faul çalarak yakalanan 15 dakikalık ivmeyide sona erdirdi. Son olarak yapılan Bienvenue hamlesi zaten işe yaramayacağı ortadayken adetten yapılmıştı ve Semih ile beraber oynasada her ikiside kötü bir performans gösterdi. Takıma gelicek forvet 2 ay antreman yapmamış olsa dahi hem Semih hem Bienvenue'yu ilk maçta kesicek durumda. Özellikle deplasmanlarda takım ileriye lütfedip çıkıyor ve bunuda en az 10 geri pas yaparak sağlıyor. Kanatların çalışmadığı, orta alanda Emre haricinde kimsenin sorumluluk almadığı bir ortamda zaten pozisyona girmek mucizelere kalıyor. Şu an takım iyi oynamasada play-off olasılığı ve yaşanan sürecin olumsuz etkileri nedeniyle fazla eleştirilmiyor ancak uzun vadede yeniden deplasmanda ruhsuz futbola dönücek isek işimiz gerçekten çok zor. Özer'i ilk 11 görmeyeyim ben yine de umutluyum takımın geri kalanından. Haftasonu diyicem ama bu seferde maçımız pazartesi sanırım ondan dolayı Antep maçını hafta içi oynuyacağız sayalım. I love you TFF.