Bu yıl izlediğim en iyi Fenerbahçe'ydi diyebilirim. Geçen yıl şampiyonluğa giden süreçteki tüm bileşenlerin tek maçlık gösterisi gibiydi maç. İki kez geriye düşen ama maçı asla bırakmayan, deplasmanlarda ve derbilerde yenilmemeye devam eden Fenerbahçe vardı sahada. Beşiktaş'ın tüm sezonun aksine orta alanı diri tutup kanatları etkili kullanma isteği ve ilk yarı ve ikinci yarının ilk 10 dakikalarındaki presine bu sezon ilk kez şahit olduk. Fenerbahçe'nin topu kullanma isteğine Beşiktaş pres ve hızlı hücumlarla karşılık verdi. Taraftar desteği ile maça hızlı başlayan Beşiktaş golü ise tüm bu iyi gözüken yanlarına rağmen kişişel beceri ve yeni top teknolojisi ile buldu. Simao belkide sezonun en güzel golünü bu maçta ağlara gönderdi. Golden sonra Beşiktaş'ın hücum hızı ve isteği azalırken Fenerbahçe hem pas sayısı ve organizasyonunu arttırdı hem de kanatları özellikle sol kanadı iyi işlemeye başladı. İlk yarı boyunca Gökhan,Alex ve Bienvenu ile yakaladığımız pozisyonlarda kaleci Cenk ve Beşiktaş defansı çok iyi direndiler ve gole engel oldular. Sakatlıktan çıkan iki futbolcunun oluşturduğu sağ kanat hem defans hem hücum açısından sıkıntı yaşadı.
İkinci yarı Beşiktaş skoru koruma güdüsünün aksine saldırmaya ve Fenerbahçe'nin ipini tamamen çekmeye çalıştı ve direkten dönen bir topları ve akabinde ofsayt diye sayılmayan golleri ile buna çok yaklaştılar. Fenerbahçe oyunda dengeyi ve topla oynama yüzdesini bu sefer gol yemeden arttırmaya başladı ve bence maçın en iyisi olan Caner ile sol kanatı işlemeye başladı. Defansa yardıma gelmeyen Q7'nin zaafiyetinden yararlanan Fenerbahçe, Caner'in direkten dönen şutunu tamamlayan Alex ile beraberliği sağladı. Bu dakikada Fenerbahçe'nin geçen yılı hatırlatan geriden gelme serüveninin ilk işaretini gördük. Golden sonra gözler iki kulubeye çevrildi. Carlos, hemen Almeida'yı oyuna alıp gol bulmayı düşünürken asıl ilginç değişiklik Aykut Kocaman tarafından geldi. Her iki kanatın hücum adamları Mehmet ve Caner kenera gelirken Özer ve Stoch oyuna dahil oldu. Bu değişikliğin özellikle Caner kısmını bende anlamdıramasam da Stoch'un dinamizminden yararlanmayı düşündüğünü belirten Aykut Kocaman'a katıldığımı da belirteyim. Bu değişiklikler sonrası oyun yeniden başladı ve Beşiktaş'ın hamlesini meyvesini verdi. Pozisyon bilgisini ve topa hamlelerini her zaman sorguladığım ve bire bir de çalım yedikten sonra geriye dönmesi dakikaları bulan Bekir'in hatasında Oueresma'nın ortasında oyuna giren Almeida golü buldu. Bu golde önünde duran Ziegler'in hamlesizliği Volkan'ın topu çıkarmasına engel oldu. Golün asıl sebebi ise Beşiktaş hücuma kalktığında geriye dönmeye başlayan Gökhan Gönül'e sen içeri gir diyen Bekir'in yediği çalım neticesinde geldiki, Serdar Kesimal'ı dört gözle bekliyorum. Fenerbahçe yeniden toparlandı ve karşı kale önünde etkinliliğini arttırmaya devam ettirdi.Alex ile girdiği pozisyondan yararlanamayan Fenerbahçe maçın son anlarında kazanılan frikik ile golü buldu. İbb maçındaki gibi topun başına beraber geçen Alex ve Baroni ikilisinden Baroni'nin mesafe itibariyle topa vuracağı belliydi. Kaleci Cenk'in baraj hatasını da değerlendiren Fenerbahçe, Baroni'nin ayağından golü bulup skoru eşitledi. Ardıdan Fenerbahçe Özer ile Beşiktaş ise Aurelio ile girdiği pozisyondan yararlanamayınca maç 2-2 berabere bitti. Maçtan geriye güzel goller ve pozisyon zenginliğinin yanı sıra, Fenerbahçe'nin geriye düşmesine rağmen galibiyete olan inancı ve maçın en başında II. Truva hareketini gerçekleştiren akıncı Fenerbahçe taraftarları ve maç sonunda depremzedeler için atkılarını atan Beşiktaş taraftarının güzel görüntüleri kaldı.