11 Aralık 2009 Cuma

Kısa Bir Ara



Askerlik geldi kapıya çattı. Yarın sabah uçağı ile Sivas'a gidicem ve önümüzdeki 5.5 ayı Sivas'ta  22. İKM. MERKEZ KOMUTANLIĞI'nda geçiricez. Bloga bu süre içerisinde istemeyerekte olsa ara vermek zorundayız. Başka şeylere de ara vericez elbette. Gidiceğim yerde internet fırsatı, maçları izleme fırsatı olur mu bilmiyorum. Ama bir Sivas maçı muhakkak yapılacaklar listesinin başında. Blogu takip eden, arayada ugrayan kısaca kıyısından köşesinden bir bakmış herkese kısa bir ara diyoruz. Dükkan bir süre kapalı. En kısa zamanda yeniden görüşmek üzere...

9 Aralık 2009 Çarşamba

Beşiktaş 1 Cska Moskova 2

Beşiktaş için grubun netleşme maçıydı. Maça doping söylentilerinin etkisi ile başlandı ve Uefa'nın ne karar vereceğini bilmiyoruz. Beşiktaş maça iyi başladı ama 30. dakikadan sonra golün geleceği apaçık ortadaydı. Nitekim Cska'dan  Milos Krasic zor pozisyonda olsa dahi
golü yapmasını bildi ve Beşiktaş'ın az olan hayalleri iyice azaldı. İkinci yarı ataklar daha fazlalaştı ve golde Bobo'nun ayağından geldi ama uzatma dakikalarında Cska'nın ikinci golü ile Beşiktaş'ın, Avrupa kupalarındaki şansı tamamen tükendi. Maç içerisinde top ile oynayan taraf Beşiktaş olsada, maç sonunda 3 puana uzanan ve gruptan çıkan taraf Cska oldu .Beşiktaş'ın maç boyunca galip geleceğine olan inanç çok azdı ve gelen goller neticesinde bu inanç kendini büsbütün umutsuzluğa bıraktı. Beşiktaş seyircisinin müthiş desteğine rağmen sonuç hüsran oldu. Cska maç boyunca oyunu kontrol etmemesine rağmen sonuca gitmeyi ve ligi bitmiş olmasına rağmen gruptan çıkmayı bildi. Beşiktaş'ın almış olduğu Manchester galibiyetinin son maçlar sonunda daha fazla acı vereceğini söylemiştik ve bu sonuçlar neticesinde malesef haklıda çıktık.

5 Aralık 2009 Cumartesi

Eskişehirspor 2 Fenerbahçe 1


Freni boşalmış kamyon misali bayır aşağı gidiyor takım. Saha içindekiler ve kenarda bekleyenlerden en ufak bir isyan hareketi gelicekmiş gibi görünmüyor. İlk haftalarda alınan seri galibiyetlerin yerini seri mağlubiyetler aldı. Takımda a'dan z'ye çarpıklıklar var.Ruhsuzluk ve vurdumduymazlık had safhada. Takında mücadele eden oyuncu sayısı çok az. Her hafta kart gören ve cezalı duruma düşen oyuncular, sürekli saha dışında yaşadıkları olaylar nedeni ile hastahaneye kaldırılan oyuncular ve takımı kenardan izleyen Daum. Takımın neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Sahada koşmayan, pres yapmayan, güçsüz kuvvetsiz adamlar var.

90 dakika bu takımı izlemek gerçekten insanın siniri bozuyor. Sahada mücadelede olmayınca bu sinir katsayınız daha fazla oluyor. Mağlubiyetler alınır ama sahada gördüğünüz mücadle ve oyuncuların istekleri nedeniyle sonuç sizi bu kadar üzmez. Oysa bırakın sahada olmayı neden futbol oynadığını bilmediğimiz adamlar var piyasada. Sahaya çıkanları, yedek oturanları, hocaları, kondüsyonerleri, sportif sorumluları, başkanı herkes bir araya gelip bu işi bir çözüme kavuştursunlar. Yoksa taraftar Kadıköy'ü hepsinin başına yıkmasını bilir.

Güney Afrika 2010


Group A: South Africa, Mexico, Uruguay, France
Group B: Argentina, Nigeria, Korea Republic, Greece
Group C: England, USA, Algeria, Slovenia
Group D: Germany, Australia, Serbia, Ghana,
Group E: Netherlands, Denmark, Japan, Cameroon
Group F: Italy, Paraguay, New Zealand, Slovakia
Group G: Brazil, Korea DPR, Côte d'Ivoire, Portugal
Group H: Spain, Switzerland, Honduras, Chile

İlk ölüm grubu espirisine Dünya Kupasını yerinde izleme imkanı sunucam. Güzel eşleşmeler var nihayetinde süprizlerde olucaktır. Biz gidemediğimize göre evde kalıp bira-patetes ikilisi ile birlikte maçları izlemek kalıyor. Umarım askerlik kısa dönem çıkarda maçlara yetişirim. Favorim Brezilya. Biralarımı aldım bekliyorum.

1 Aralık 2009 Salı

Yine Yeni Bir Başlangıç


Trabzonspor'un geleneksel hale gelen hoca furyasının son halkası öze dönüşle noktalandı. Trabzonspor yönetimi geçen yıl Ersun Yanal'ın görevinden alınmasının ardından Hugo Bross'a da daha fazla dayanamayıp yol verdi. Tranzonspor'un başına kendi içlerinde yetişmiş, kulübü, yönetimi, taraftarı, yerel basını iyi bilen biri geldi ve hocalığıda Trabzonspor'dan büyük durumda. Güney Kore'de çalışmaya başladığında artık ülkeye dönmeyeceğini ve kıymetini bilen bir ülkede meslek hayatını sürdüreceğini düşünmüştüm. Ancak memleket ve kulüp sevgisi ağır basmış olacak ki yeniden Türkiye'de. Basın toplantısında tam yetkili olarak takımın başına getirildiği açıklandı. O tam yetkiler umarım yalan olmaz ve 1-2 tökezlemede yeniden homurdanmları duymaya başlamayız. Tranzonspor'u doğru bir yapılanma ile 3-4 yıl içerisinde istikrarlı bir hale getirecek ender hocalardan biri Şenol Güneş.Trabzon'lu olmayan Türk hocalar için çalışması zor olan kulüp, yabancı hocalar için ise imkansız bir görev alanı haline dönüştü.

Biraz zirve görüldüğünde hemen şampiyonluk şarkıları söylenen ve 1-2 mağlubiyetlede herkesin kolayca gemileri yakabildiği bir ortamda gelicek başarı diğer tüm başarıların yanında daha takdir edilesi bir konuma yükselir. Trabzon kendi evladına bu sabrı gösterir mi bilinmez ama Şenol Hoca'yı da kaybederlerse bu gidişin sonu daha fazla başarısızlıktan başka bir durum ortaya çıkarmıyacaktır.

Geleceği Görüyorum


Son haftalarda çok kötü giden Fenarbahçe ve Galatasaray'ın aksine iyi bir ivme yakalayan ve aradaki puan farkını iyice azaltıp yeniden yarışa ortak olan Beşiktaş var. Bursaspor ve Kayserispor'un iyi futbol ve galibiyetleri neticesinde ligin tepesi yeniden şekillenmiş durumda. Bu  sonuçlar her ne kadar Fenerbahçe'li olan beni üzse de ligin heyacanı açısından gayet iyi. Tabiki ligin gidişi hakkında çok kesin tespitlerde bulunmak zor. Mustafa Denizli hariç tabi. Son haftalarda alınan sonuçların ardından kehanet serisine yeniden başladı. Haftalar üzerinden konuşmayı seven Mustafa Denizli son kehanetlerinde de yine ortamı şenlendirdi. Son tespit 30. haftada şampiyon olacaklarını ve bu sene şampiyonluğa daha kolay ulaşacaklarını söylemesi. 26. hafta civarı Bursaspor ve Kayseri takımlarınından her ikisinin ya da en az birinin zirveye yarışında olacağını öngörüyor. Lig üzerine hesaplar yapmak hocaların en büyük zevki ve işidir. Planlarını buna göre yaparlar ve uygularlar. Ama Mustafa Denizli'nin bu kehanetlerinin tutacağını hiç sanmıyorum. Beşiktaş lig yarışını zirvede bitirebilir ama ligde 30. haftada şampiyonluğu garantiliyeceklerini ya da geçen seneden rahat şampiyon olacaklarını söylemek fazla iyimser bir tahmin. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin sürekli puan kayıpları ile devam ederken Beşiktaş'ın galibiyet serisini sonsuza kadar sürdüreceğini ve bu yarış içerisinde 30. haftada işin nihayet bulacağını söylemek biraz uçuş kokuyor. Atma Ziya, din kardeşiyiz diyorum....

26 Kasım 2009 Perşembe

Manchester United 0 Beşiktaş 1


Cska'nın evinde aldığı galibiyet neticesinde son maçlara gruptan çıkmış olarak giren Manchester United maça genç oyuncularla çıktı. Gerçi bu maçın sonucundan bağımsız olarak Alex Ferguson'un bu maçta rotasyon yapacağıda aşikardı. Maçın hemen başında Tello'nun sağ çaprazdan vurduğu şutun defansada çarparak gol olması maçın Beşiktaş lehine dönmesini gerçekleştiren ikinci noktaydı. Bu dakikadan maçın bitimine kadar sahaya iyi yayılan, defansta açık vermeyen ve son dakikalarda kalesinde devleşen Rüştü'nün iyi oyunu ile maçtan 3 puan ile ayrılmasını bilen bir Beşiktaş vardı. Fenerbahçe maçında gösterdikleri defans ve orta saha bütünleşmesi bu maçtada galibiyeti getiren ana faktördü. Denizli macera aramayıp defansta Ferrari ve Toraman, göbekte ise Fink- Ernst ikilisini cezalı ya da sakat olmadıkları her maç ilk 11 başlatıp bu bölgelerde sık sık değişikliğe gitmezse Beşiktaş göbekten delinmesi zor bir takım oluyor. Buna kanatlarda yardımlaşma ve bir bütün halinde hareket etmede eklenince, birazda şans yanınızdaysa Old Trafford'da dahi galibiyete uzanabiliyorsunuz.

Manchester'ın evinde Türk takımlarına kaybetmek artık bir ritüel haline geldi diyebiliriz. Gerçi ne olursa olsun bir Türk hoca Manchester'ın bulunduğu pozisyonda olsa dahi kendi evindeki bir maçta bu kadar genç bir kadro sahaya sürmeye cesaret edemez. Sir olmak bu kadar kolay değil elbette. Takımın kaybetmesinden daha ziyade Şampiyonlar Ligin'de mücadele etme açısından ve bu havayı yakalama nedeniyle gözünü kırpmadan formayı veriyor. Gerçi son dakikalarda maçı çevirme adına Owen, Evra ve Carrick sahaya girip yaş ve tecrübe ortalaması yukarıya çekilmeye çalışılsada maçın büyük bir bölümü genç oyunculardan kurulu bir kadro ile götürüldü. Tüm bunlara rağmen bu galibiyet Beşiktaş'ın zaferini küçültmüyor çünkü tarih kazananları yazar, kadroları değil. Bu maçta 2002 Dünya Kupası'na selam çakan Rüştü, sol kanatta 2 maçtır çılgın atan İbrahim ve defansta Ferrari'yi ayrıca kutlamak lazım. Beşiktaş grupta daha erken uyanıp özellikle burdaki Wolfsburg maçından mağlubiyet ile ayrılmasa ve daha erken bir form yakalasa grup ve Beşiktaş'ın durumu daha farklı olabilirdi. Son maçlar grupta sıralamayı ve Avrupa'ya devam edicek takımları belirleyecek. O maçlar neticesinde bu sonuçlar daha fazla acı verebilir.

25 Kasım 2009 Çarşamba

Barcelona 2 İnter 0


Barcelona hafta sonu oynuyacağı derbi öncesi bu kez İnter ile zor bir karşılaşma oynadı. Rubin Kazan'a karşı kaybedilen 4 puan onları bu maç öncesinde fazlası ile sıkıntıya soktu. Bu sıkıntıyı kolayca aşmak için her zaman yaptıkları mükemmel pas organizasyonu yanında 2. golü bulana kadar yaptıkları presle İnter'i adeta sahasına hapsettiler. İlk yarının sonuna kadar süren bu pres neticesinde İnter'li oyuncular kazandıkları topları anında kaybettikleri gibi Barcelona kalesine yaklaşamdı bile. Orta alanda Xavi-İniesta ikilisi yine mükemmel bir futbol ortaya koydular. İkinci yarının hemen başında klasik İtalyan taktikleri devreye girdi. Topu ayağında tutan oyunculara sert dalmalar ve faulden sonra gerginlik yaratıp hem Barcelona'lı oyuncuları sindirmek hem maçın temposunu yavaşlatmak istediler. Son 30 dakikalık bölümde Barcelona gerçekten o müthiş presini terk etti fakat bu İnter'in oyunu sertleştirmesinden dolayı değil daha çok haftasonu oynanıcak Real Madrid maçını düşündükleri için.


Rubin Kazan'ın deplasmanda Kiev ile berabere kalması ve Barcelona'nın galibiyeti neticesinde İnter grupta 3. sıraya indi. Son maçta kendi evlerinde Rubin Kazan'ı konuk edicekler ve bu maç onların gruptaki kaderlerini belirleyecek. Avrupa'da başarıyı sürekli erteleyen bir İnter gruptan çıksa dahi bu geceki futbolu ile kupayı kaldıracak bir futbol oynayacağı sinyalini vermiyor. Mourinho maça oldukça defansif ve oyunu geride kabullenerek başladı buna rağmen 2 gol yemelerine mani olamadı. Bir ara oyundan o kadar silindilerki top sürekli Barcelona'lıların ayağındaydı. İkinci yarı değişiklikler ile oyuna müdahale etmeyi denedi ama bunda da başarılı olamadı. Sürekli Avupa'da başarı o kadar kolay değil diyen Mourinho bu maçta haklı çıktı. Bu futbol ile İnter'in başarısı hayal.

24 Kasım 2009 Salı

Achtung Achtung!!!!


Malumunuz son günlerde Almanya kaynaklı bir soruşturma ile ortaya çıkan ve içerisinde Türkiye ve diğer Avrupa liglerinin bulunduğu şaibeli maçlar var. Bu soruşturmanın sonuçlandırılacağına dair güvenimiz tam çünkü olay Almanya kaynaklı. Bizde olsa her türlü katakulli ile olay örbast edilirdi. Türkiye'den bazı Süper Lig maçlarıda var deniliyor ama bunlar henüz netleşmiş degil. Uefa'nın bahis ve şikeyi önleme komiteside Alman savcılığının bu kararını yürekten desteklediklerini ve olayın sonuna kadar kararlılıkla gidileceğini söyledi. Diğer ülkelerde özellikle Almanya'da suçlular cezalandırılıcaktır ancak bizde aynı oranda kararlılık gösterileceğinden şüpheliyim .Malum, şike yapan bir oyuncuyu milli takıma yeniden çağırmış bir milletiz.

21 Kasım 2009 Cumartesi

Beşiktaş 3 Fenerbahçe 0


Beşiktaş ligde zirveye tutunma ya da aşağı yuvarlanma maçında iyi bir oyunla Fenerbahçe'yi 3-0 mağlup etmeyi başardı. Maçın başından ikinci yarının hemen başına kadar dengeli giden maç önce Beşiktaş'ın 5 dakikada bulduğu 2 gol ardından Kazım'ın kırmızı kart görmesi ile tamamen Beşiktaş lehine döndü ve Beşiktaş aldığı bu 3 puanla yeniden yarışa dahil oldu. Lig başından beri gösterdiği performansla ben Beşiktaş'ın lige erken havlu atacağını düşünüyordum ama bu maçla  zirve yapan seri neticesinde Beşiktaş yeniden lige döndü. Fenerbahçe ise Galatasaray maçı haricinde Gaziantepspor ve Beşiktaş'a yenilirken Kayserispor ile berabere kaldı ve oynanmayan maçta Ankaraspor'u 3-0 geçti. Fenerbahçe'de son maçlarda düşüş bu maçla zirve yaptı. Pozisyona girilemediği gibi rakip çok rahat bir şekilde oyunu kontrol etti. Lige iyi başlayışta ortaya konan bireysel performanlarıda arar olduk.

Lugona-Bilica ikilisinin bozulması ile defansta yaşanan sıkıntılar orta alanda Emre-Cristian ve önde Alex'in ortaya koyduğu kötü performans ile zirve yaptı ve Beşiktaş hak ettiği 3 puanı aldı. Son golde ofsayt itirazı yapılabilir ama bu itiraz iyi oynadığınızı ya da bu hata ile maçı kaybettiğinizi ortaya koymaz. Kötü performans neticesinde lig yeniden 3 takımın ortaklaşa mücadele ettiği bir yarışa sahne olucak. İkinci yarının başlaması ilede az hata yapan ve bir derbi için diğer maçları feda etmeyen taraf kazanıcak. Daum'un ve genel olarak tüm kadronun alması gereken dersler var bu maçtan. Beşiktaş'ı kutlamak lazım mücadelesinden dolayı maçı hak eden ve 3 puanı isteyen taraftı.

Rubin Yine Kazan Kaldırdı


Rubin Kazan bugün Zenitle oynadığı ve 0-0 biten mücadelenin ardından Rusya Ligin'de üst üste 2. kez şampiyonluğunu ilan etti. Hasan Kabze'nin ardından Gökdeniz Karadeniz'in transferi ile daha yakından izleme fırsatı bulduğumuz ve Barcelona'dan 2 maçta 4 puan almış bir takım olarak son haftalarda gündemden düşmeyen Rubin Kazan bu seferde şampiyonluğu ile yeniden gündeme geldi. Rusya'da ezber bozan ve son 2 sezona damga vuran bu takıma bizde alkış tutuyoruz.Helal olsun...


19 Kasım 2009 Perşembe

İnglourious Basterds


Fransa 1 İrlanda 1


Dünya Kupası öncesinde son biletlerin dağıtıldığı bu maçta bileti hak etmeyerekte olsa Fransa aldı. Maç boyunca çok iyi bir futbol ortaya koyan İrlanda golüde Keane ile bulmuştu ve maçın genelinde de iyi olan taraftı. Domenech yüzünden yerlerden sürünen Fransa ancak bu şekilde Dünya Kupasına gidebilirdi. Henry ofsayt olan pozisyonda topu elle düzeltip Gallas'a çıkardı ve uzatma devresinin ilk yarısında bulduğu golle Fransa turu cebine koydu. Uzatmalara kadar mükemmel bir maç  yöneten hakem bu pozisyonda İrlanda'yı yaktı. Henry'de bu saatten sonra bitmiştir gözümde. Bir sevinmeler maç sonunda Fransa tarafında hiç sormayın. Gerçekten Güney Afrika'da en kötü sonuçları almalarını ve gol atamadan elenmelerini istiyorum. İçimizdeki İrlandalılar artık daha kalabalık. Fransa ile birlikte Portekiz, Slovenya ve Yunanistan'da Dünya Kupasına katılmaya hak kazanan takımlar oldu. Rusya ve Ukrayna'nın ilk maç sonunda elde ettikleri sonuçlarla tura yakın olarak gözüküyordu. Özellikle Rusya'nın elenmesi çok büyük süpriz oldu benim için.

16 Kasım 2009 Pazartesi

De Nigris


Robert Enke'nin şokunu atlatamadan bu sefer De Nigris haberi ile sarsıldık. Futbolu bıraktığını ve kalp problemleri yaşadığını biliyorduk. Nasıl olduda ikna edildi futbol oynamaya bilmiyoruz ama sabaha karşı ağrılarla uykudan uyanan ve  eşi tarafından hastahaneye kaldırılan De Nigris hayatını kaybetti. Henüz 31 yaşında olan bu genç adam bir daha o maskesini takamayacak. Türkiye Futbol Federasyonu doktorlardan gelen raporlar doğrultusunda De Nigris'in futbol oynamasına izin vermediklerini ve spor yaşantısına devam etmesinin tehlikeli olacağı söyleyip transfer yasağı koymalarına rağmen, o Larissa'da yeniden futbola dönmüş. Son yıllarda futbolcu ölümleri ile yeterince sarsılan futbol dünyası bir de kalp rahatsızlığı artan futbolcularla iyice sendelemiş durumda. Sürekli kontolden geçen ve sağlıklı hayatları olan düzenli spor yapan adamların bile kalp rahatsızlığı yaşadığı bir ortamda, hakkında futbol oynaması kalp sağlığı açısından risklidir raporu olan birinin transfer edilmesi ya da De Nigris'in futbola devam etmesi sonunda başlangıcı olmuş. Aztek artık yok. Toprağı bol olsun.

Biri Artık Dur Desin!!!!


Futbolu yeterince kirlettikten sonra sıra şimdi basketbola geldi. Bu sefer sıra Galatasaray taraftarına gelmişti ve sahaya yabancı madde atıp ardından oyunculara saldırdılar. Maç durdu yeniden başladı uzatmalara gitti ve sonunda Galatasaray maçı kazandı. Bu maçtan önce Fenerbahçe-Efes serisinde bu sefer Fenerbahçeliler olay çıkarıp sahaya girdi ve Efesli oyunculara saldırdı. Yine Beşiktaş taraftarıda zaman zaman bu tip hadiselere karışıyor. Kimse birbirinden daha masum yada daha temiz değil. Tersine her geçen maç bir öncekinin rövanşı olarak görülüyor ve misliyle cevap verilmeye çalışılıyor. Maç sonunda basketbol federasyonunun ceza vereceğini düşenebiliriz. Ama futbolda igrençleşen bu tribün terörü artık basketboluda sardı. Aynı futboldaki gibi deplasman taraftarı alınmıyor artık maçlara. Basketbol seyretmeye gelen insanlar futboldan kopup gelen bu holiganlarla maç izlemek ve olaylardan maça konsantre olamadıkları için tribünlerden uzaklaştılar.

Şu resimdeki Galatasaraylı küçük kızı artık ne annesi ne de babası herhangi bir spor müsabakasına götüremez. Onlar götürmek isteseler dahi bu küçük kardeşimiz artık gitmek istemez. Kimsenin futbol maçından kopup, basketbol tribünlerini mahvetmeye, seyircileri terörize etmeye hakkı yok. Hele sahaya girip oyunculara müdahalede bulunmaya hiç hakkı yok. Yabancı oyuncuların haline bir bakın bu olaylar karşısında. Sıradan bir basketbol müsabakasında olan bu iğrençligi anlamaya çalışıyorlar. Kulup başkanları, basketbol şube sorumluları herkes birbirini suçlayıp sıranın kendine gelmesini ve içindeki nefreti kusacağı günün gelmesini bekliyor. En büyük argümanlarıda onlarda geçen maçta bize aynısını yapmıştı,ş imdi sıra bizde ve biz onlara saldırıcaz .Bu sahaya giren, oyunculara fiili müdahalelerde bulunan adamlar bir daha spor müsabakası izlememeli ve maç saatinde aynı futbol holiganlarına uygulandığı gibi karakola gidip maç boyunca orada tutulmalı. Artık biri dümenin başına geçsin ve bu gemiyi sakin limanlara götürsün, en azından basketbolu kurtaralım. 

Ziraat Türkiye Kupası



   A GRUBU    B GRUBU    C GRUBU    D GRUBU
   Fenerbahçe    Denizli Belediye    Giresunspor    Manisaspor
   Eskişehirspor    Trabzonspor    Tarsus İ.Yurdu    Kasımpaşa
   Antalyaspor    Galatasaray    Sivasspor    Konya Şekerspor
   Altay    Ankaragücü    Bursaspor    Beşiktaş
   Tokatspor    Orduspor    Denizlispor    İstanbul Bş. Bld.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Olmasaydı Sonumuz Böyle


Fenerbahçe'den çok oyuncu geldi geçti. Çok fazla genç yetenek bazen kulüp yüzünden bazen kendilerini İstanbul'un renkli gece yaşantısına kaptırıp form düşüklüğü yaşadığı için takımdan ayrılmak zorunda kaldı. Robert Enke tüm bu uzaklaştırmaların uzağında bir gönderilişe maruz kaldı. Yalnızca 1 maç sonunda takımın pekte süper bir oyun oynamadığı maçta 3 gol yediği için takımdan uzaklaştırıldı. Daum'un Beşiktaş'ın başındayken de yapmış olduğu kaleci tercihleri tartışılır ama Enke bu tercihler içinde Daum'un en doğru tercihlerinden biriydi. Almanya'ya döndü, kendisini toparladı, yeniden milli takıma kadar yükseldi. Kızının hastalığı ve ölümü onu derinden sarsmışt ama yine de hayat dolu gözüküyordu. Haberi okuduğumda yorum yazmak istemedim o an elim klavyeye gitmedi ama sabah olayları bir daha düşününce kendimi suçlu hissettim hiç tanımadığım ve hiç canlı izleme fırsatı yakalamadığım bir oyuncuya karşı. Keşke biz özrümüzü dilemeden kaybetmeseydik onu.

9 Kasım 2009 Pazartesi

Geniş Açı


Sonunda Öğrendiler


Hikmet Karaman'ı genel olarak sevmem ve fazlasıyla Fatih Terim kopyası olarak görürüm. Gezgin halinde Anadolu'yu gezmesi ve biraz onun birazda kuluplerin sık sık değişiklik yaşama isteği ile takım değistirmesini hep eleştirmişimdir. Aklımda kalan Hikmet Karaman figürü Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligin'de Arsenal ile Kadıköy'de oynayacağı maç öncesinde Arsene Wenger ile uzun uzadıya konuşması aslında daha çok Hikmet Hoca'nın konuşup Wenger'in dinlemesidir. Neyse konumuz bu değil Hikmet Karaman ve Ankaragücü. Sene başında Vassel transferi ve kulübün yüzüncü yılı münasebetleri ile heyecanlı giren Ankaragücü daha sonra yaşadığı Ankaraspor-Ankaragücü birleşmesi ya da birleşememesi ve Ankaraspor'un ligden düşürülmesi sonrası 45 oyuncu ile yola devam etmesi 2 otobüs ile idmana gitmesi neticesinde gündemden düşmüyor. Hafta sonu 2-2 biten Kasımpaşa mücadelesinin ardından bu sezon asist konusunda daha fazla yaratıcı olan hatta bu performansı neticesinde Milli Takıma dahil çağrılan Ceyhun Eriş kadro dışı bırakıldı. Hikmet Karaman'ın görevinede son verilmesinin düşünüldüğü ancak sözleşmesindeki ağır maddeler nedeniyle bu konuda adım atılamadı söyleniyor. Haberler iddaa durumunda henüz ama gerçeklik payı var ise Türkiye'de yerli hocalar açısından bir devrim yaşandığını söyleyebiliriz. 

Ligimizde yer alan özellikle yerli hocaların haklarının yenildiği 2 nokta var. Birincisi kendisini Capello sanan kulüp başkanları tarafından sürekli oynattıkları futbol nedeni ile eleştirilip takıma müdahale etmeleri ve hocalara kendi felsefelerini takıma yansıtmaları için süre vermemeleri, bir diğeri ise kovmak istedikleri yerli hocalara sürekli alacaklarını ödemeden yol vermeleri. Sen bizim çoçuğumuzsun söyleminden haraketle sürekli teknik direktörlerin alacaklarından feragat etmelerini istemeleri. Yabancı hocalar ne zaman takımdan kovulsalar sözleşmeleri gereği çatır çatır paralarını alırken yerli hocaların her zaman aynı durumla karşı karşıya kalmaları. Yabancı hocalar Del Bosque ve Aragones özelinde olduğu gibi kulüpten parayı alamazlarsa dava açmaktan çekinmeden Fifa'ya başvurabiliyorlar. Ankaragücü kulübüde hocayı tazminatını vermeden kovarlarsa Fifa'nın kendilerine transfer yasağı getirmesinden korkuyorlar. Ankaragücü yönetiminin umudu hocayla orta yolu bulup bu tazminattan kurtulmak aksi takdirde hocayla sözleşmesinin bitimine kadar devam etmek. Diğer yerli hocalarımızda Hikmet Karaman ile acil irtibata geçip Ankaragücü ile yapmış olduğu sözleşmeyi hazırlayan avukatı ya da bu işe bilen birilerini takımlara imza atarken yanlarında bulundurup sağlam sözleşmelerle kendilerini garantiye almaları. Yoksa ligde yerli hoca kıyımı asla son bulmayacağı gibi bu hocalarıda o şehirden bu şehire seyyahlar gibi gezerken görmeye devam ederiz.cHikmet Karaman asla kuluple anlaşma yoluna gidip alacaklarından ve sözleşmesindeki maddelerden vazgeçmemeli ve Hikmet Karaman -Ankaragücü olayı bir milat olarak Türk futbolunda yer almalı.

6 Kasım 2009 Cuma

Fenerbahçe 3 Steaua Bükreş 1


Son haftalardaki maçların özeti diyebileceğimiz bir maç oldu. Yine erken dakikalarda Santos'un müthiş bilek hareketi ile Fenerbahçe'nin öne geçmesi. Ardından yine geriye yaslanma ve rakibin topla oynamasına izin verilmesi sonucu sol kanattan yapılan ortada Bilica'nın hatası ile Steaua'nın beraberliği yakalaması. İlk yarıda gol haricinde beklerin hücuma katılmadığı, Kazım'ın forvette etkisiz kalması ve sürekli ofsayta düşen bir hücum hattı. İkinci yarı Fenerbahçe'nin daha istekli ve hırslı oynayacağını düşünmek normaldi. Nitekim bu istek sol kanatta kazılan bir duran topta ilk yarı golü yememize neden olan Bilica'nın arkadan müthiş koşusunu kafa vuruşu ile tamamlayıp Fenerbahçe'nin yeniden üstünlüğü yakalaması. 2-1'in ardından Fenerbahçe yine geriye yaslanıp Antep, Kayseri ya da bu maçın ilk yarısındaki pozisyona dönüp yeniden gol yiyebilirdi ama bu noktada o maçlarda sahada olmayan bir isim kaptan Alex vardı. Bana göre bugün sakatlıktan yeni çıkması nedeni ile kendisini pek sıkmadı ama varlığı bu takım için her zaman pozitif enerjidir. Nitekim kendisini fazla sıkmadan orta alandan aldığı topu savunmayı arkasına takarak ceza sahasına kadar sürdürdü ve güzel bir vuruşla herkesi rahatlattı. Ardından Özer'i sahada görmemiz sevindiriciydi. Özellikle orta alanda pas alışverişlerinde 1-2 dakika tüm tribünleri heyecanlandıran trafiğin başrolündeydi. Emre'nin yerine sahaya girmeside düşünüldüğü bölge itibari ile ilginç. Alex'in çıkıp Selçuk'un oyuna girmesi ile Özer'de Alex'in bölgesine kaydı. Son bölümlerde oyuna dahil olan kayıp adam Guiza, ofsayt diye kesilen bir pozisyonda çektiği röveşata haricinde sahada yoktu. Defansta Bilica-Lugona ikilisi her zamanki gibi istekliydiler. Volkan ise son haftaların aksine oldukça etkisiz gözüktü. 1-2 pozisyonda defansla anlaşamadı ve topu elinden kaçırdı. Kazım'ın ise hakemle konuşma her pozisyonu tartışma isteği devam ediyor ve yine sarı kart gördü. Twente'nin de galip gelmesi ile grupta ilk 2 şekillenmiş durumda. Liderliği kaptırmadan Twente deplasmanında alacağımız güzel bir sonuç bu işi noktalayacaktır ama Alex'siz oyun planı lig ve Avrupa için acilen devreye sokulmalıdır.

5 Kasım 2009 Perşembe

Tribünlerde Görmek İstediğimiz Hareketler Volume 14


Lyon 1 Liverpool 1


Liverpool'da işler yolunda gitmiyor. Gerrard ile Torres bir türlü sahada buluşamadı. Geçen hafta İngiltere'de son dakikalarda açılan arap atı misali goller bulup galibiyete ulaşan Lyon ise ev sahibi avantajını kullanmak istiyordu. Ancak henüz ilk yarıda 2 değişiklik yapmak zorunda kalmaları ve çıkanlardan birinin Pjanic olması nedeni ile işler kötü gitmeye başladı. Bu dakikalarda Voronin karşı karşıya kaldığı pozisyonda kötü vuruşu yapsa Lyon ilk yarıda hem geriye düşmüş hem de 2 oyuncusunu değiştirmiş olucaktı. Oyuna müdahale açısından elinizi çok kısatlayacak bu durum Voronin'in kötü vuruşu nedeni ile gerçekleşmedi. Karşılıklı ataklarla geçirilen ilk yarının son dakikalarında daha sonra beraberlik golünü getiricek olan Lisandro Lopez ayağında top tutamaz vaziyette idi. Lyon'un bu dakikalarda ayakta kalmasını sağlayan isim ileride Avrupa'nın en önemli 2-3 kalecisinden biri olucağını düşündüğüm Hugo Lloris'ti. İkinci yarı oyuna müdahele eden Benitez başarılıda sayılırdı. Babel oyuna girdikten kısa bir süre sonra öylesine güzel bir vuruşla golü bulduki Liverpool açısından grup bir anda cennet bahçelerine dönüştü. Bu sürede panikten de yararlanıp ataklarını sıklaştıran Liverpool golü bulamayınca Benitez skoru koruma hamlelerini devreye soktu. Torres'i oyundan çıkarıp Ngog'u sahaya sürdü ama son dakikalarda Cris-Lisandro Lopez omuzlarında kısa bir süre ilerleyen topun Lisandro Lopez tarafından gol yapılmasına engel olmadı ve maç 1-1 sona erdi. Lyon birkez daha Liverpool'u yakalamayı başardı. Fiorentina evinde aldığı galibiyetle ikinci sırada grupta. Liverpool'un önünde muhakkak kazanması gereken 2 maç var ve bunlardan birinde evinde Fiorentina ile karşılaşıcak. Açıkçası grupta ipler Fiorentina'nın elinde. Evindeki Lyon maçında bu işi bitirirse Liverpool'un Şampiyonlar Ligi serüveni burada son bulabilir. Ama Liverpool'un ne yapacağı hiç belli olmaz. Ligde kötü giderken Avrupa'da çılgın attıkları zamanlar her zaman olmuştur. Bu kez ne kadar başarılı olucaklar görücez.

4 Kasım 2009 Çarşamba

Rubin Kazan 0 Barcelona 0

Barcelona evinde süpriz bir şekilde mağlup olduğu Rubin Kazan maçını unutturmak için bu deplasmanda kazanmalıydı. Müthiş soğuk Barça'yı çok zorladı. Bunun üstüne Rubin'in muhteşem oyunu ve hırsıda eklenince Rubin iki maçta Barcelona'da 4 puan almış oldu. Gruplar açıklandığında Rubin Kazan hocası dahil kimsenin planları dahilinde olduğunu sanmıyorum. Barcelona ideal kadrosuyla sahada idi. Topa genel anlamda fazla olan taraf  Barça olsada gol bir türlü gelmedi. İlk yarının hemen başında Zlatan'ın vurduğu direkten dönen top ve Messi'nin kaleci ile karşı kaldığı pozisyonda golü yapamaması işlerini zora soktu.İkinci yarı 3-4 dakika Rubin kalesini bunaltmış olsalarda bu dakikalarda Rubin'in yapmış olduğu defans organizasyonu takdire şayandı. Geçen yıl Chelsea'nin başında iken Barcelona'nın oynadığı o muhteşem futbolu 2 maçta da durduran isim olan Guus Hiddink'in ardından bunu tekrarlayacak bir hocayı ben yakın zamanda beklemiyordum. Ancak Rubin Kazan'ın hocası bir dönem Türkiye'de de çalışıp şutlanan, tespih kralı   Kurban Berdyev, 2 maçta da Barcelona'yı durdurmayı başardı. Üstelik bunu Hiddink gibi elindeki muhteşem kadro ile değil, ilk kez Şampiyonlar Ligin'de yer alan ve çoğu oyuncusu ilk Şampiyonlar Ligi deneyimi yaşayan bir hoca olarak başardı. Napolyon ve Adolf Hitler'in ardından bu kez Guardiola, Rusların ünlü komutanı ''General Kış'' ile müşerref oldu. İnter'in yenik duruma düştüğü maçta 2-1 ile Kiev'i geçmesi grubu şenlendirmiş vaziyette. Önümüzdeki maç olan Barcelona-İnter maçı televizyondan yayınlanırsa tadından yenmez.

Çok Soğuk Be Hacı


3 Kasım 2009 Salı

Beşiktaş 0 Wolfsburg 3


Beşiktaş açısından yola devam etmek için mutlaka kazanılması gereken bir maçtı. Almanya deplsamanında alınan beraberlik taraftarı ve hocayıda bu konuda heveslendirmişti. Ancak Almanya'daki maçta kaleyi bulmada sorun yaşayan Wolfsburg bu sefer hiç affetmeden 3 golü Beşiktaş kalesine yolladı ve Beşiktaş için Şampiyonlar Ligi serüveni burada son buldu. Sahada Uğur İnceman'ı orta alanda ,Ekrem'i sol kanatta ,İbrahim Üzülmez'i yine bekte gördük. Tabata ve Bobo ile gol arayan Beşiktaş sağ kanattan ise Serdar Özkan ile yüklenmeyi planlamıştı. Ama Wolfsburg'un daha ilk dakilardan geliştirdiği ataklar bu planın pek işlemeyeceğinin habercisiydi. Nitekim Misimovic muhteşem bir vuruşla takımını öne geçerdi ve Beşiktaş için zaten zorluklar barındıran maç tamamen içinden çıkılmaz bir hal aldı. İkinci yarı yapılan Tello-Serdar değişikliğide fayda geçirmedi. Maçın belli bölümlerinde kanatlarda topla buluşan Beşiktaş'lı oyuncular bir türlü topu içeriye aktaramadılar. Forvet pozisyonunda Bobo'nun formsuzluğuda tüm bu olumsuzlukların üstüne tuz biber ekti. Mustafa Denizli üç puanı Şampiyonlar Ligin'de göremiyecek gibi.Son haftalarda ligde alınan 1-0'lık galibiyetler her ne kadar Beşiktaş'lıları umutlandırsada kadro kalitesi açısından daha iyi durumda olan Wolfsburg deplasmanda 3 puan almasını bildiği gibi gruptada daha iyi konuma geldi. İstanbul deplasmanına gelirken 1 puanı hedeflleyen Wolfsburg bu kötü oyunu karşısında 3-0 lık galibiyeti alırken pek zorlanmadı. Bu saatten sonra 3.lük bile Beşiktaş için uzak bir ihtimal, hele bu kötü oyun devam ederse.

1 Kasım 2009 Pazar

Kayserispor 1 Fenerbahçe 1


Fenerbahçe'nin sürekli gündemde tutulan derbiden aldığı 3 puan önemli. Ama Fenerbahçe'nin deplasmanda kaybettiği 5 puan daha önemli. Galatasaray maçı için gidilen rotasyon neticesinde Antep deplasmanında kaybedilen 3 puan, ardından Galatasaray maçında kazanılan 3 puanın unutulamaması sonucu Kayseri deplasmanında bırakılan 2 puan. Fenerbahçe bu maçta 1 puanı hakketmediği gibi hiç puan alamadan da gelebilirdi. Saçma bir kaleci hatası ile öne geçilmesinin ardından sahada hiç bir varlık gösteremeyen takım .Derbi maçta maçın koptuğu dakikalarda attığı gol ve nedenini bilemediğiz daha bir sürü tercihler nedeni ile Guiza sahada. Bu maçta tek pozitif hamlesinin göstersin Daum bizlere bir daha halı saha maçı bile izlemeyeceğim. Kazım'ı oyundan çıkardı bu kötü oyuna ragmen Guiza sahada iken. Maçta Galatasaray maçında gösterilen istek ve presin 1/10 yok. Kayseri son 20 dakikada öylesine sürklase ettiki oyunu tartışmalı penaltı olmasa dahi golü bulucaklardı. Kaldı ki, galibiyeti kaçırdıkları için üzülmeleri gereken taraf.onlar. Antep ve Kayseri maçlarında ikinci yarı E-5 trafiğine dönmesine rağmen sağ kanada yapılmayan hamleler ve oyuncu değişikliklerinin ya gol yemenin ertesinde Semih-Özer ya da Santos değişiklikleri ile rutine dönüşmesi. Maçı çekirdek yiyerek izleyen seyirci bile arada sinirlenip sahaya müdahale eder. Özer'i ısındırıyor oyuna her zaman kurtarıcı rolüyle sürüyordu. Bu sefer değişiklik için hazırlanan ve hakemin yanına kadar gelen oyuncuyu geri çağırıp en son ne zaman maç yaptığını hatırlamdığım Deniz'i sakatlanan Önder'in yerine sokuyor. Galatasaray maçında deli gibi saldırıyor bu 2 maçta ise 1 puanı koparmak için debeleniyor. Daum'un dahilik-moronluk ikileminde gidip gelen kariyeri ancak Türkiye ligi gibi sıradan bir mücadelenin döndüğü ve kafaya oynayan takım sayısının çok az olduğu zamanalarda ortaya çıkıyor. Galatasaray'ı yenerek 1 hafta boyunca sağlanan sanal masturbasyon son bulup, Fenerbahçe derbiyi kazanan muzaffer kumandan edası ile geriye dönerken yaptığı son 2 fetih hareketinde ise sefilleri oynuyor. Beşiktaş geçen yıl şampiyon olurken derbilerde çılgın atmadı ama geriye kalan maçlarında da saçma puan kayıpları yaşamadı ve şampiyonluğa ulaştı. Nasıl ki Anadolu takımları yanlış bir strateji ile büyükler ile oynayacakları maç için o maçın öncesi ve sonrasındaki maçlarda takımın genel felsefesini kaybediyor, Fenerbahçe'de derbi öncesi dağıttığı bol puanlarla derbi sonrasında da ikrama devam edip takımın genel felsefesinden uzaklaşıyor. Son üç maçta 4 puan mı almak isterseniz yoksa Galatasaray ile en kötü berabere kalıcağınız Kadıköy maçınında kaybetmeyi de göze alıp 6 puanımı. Benim matematiğim iyi değildir, sözelçiyim ama 6'nın 4'ten büyük olduğunu biliyorum. Biri Daum'a hatırlatmalı parmak hesabını.

Galatasaray 2 Sivasspor 0


Lig tv şifresiz yayını istemeyerekte olsa devam ettirdikçe, soğuk havayı fena halde hisseden bünyelere evde maç izlemekten başka bir eğlence kalmadı. Yağmur altında oynanan maçta derbiden ağır hasarlı çıkan Galatasaray ilk yarıda bulduğu 2 golle galip ayrıldı. Baros'un yokluğunda Nonda'yı forvette gördük ve orta alanda derbiden farklı olarak Barış ilk 11'de başladı. Maçın hemen başında kendi sahasına kapanan Sivasspor buna rağmen golü çok çabuk bir şekilde yedi. Yasin Çakmak'ın kaçırdığı Nonda güzel ve akıllı bir vuruşla takımını öne geçirdi. İlk yarının sonlarına doğru uzun bir süredir uygulandığına pek şahit olmadığımız 6 sn kuralı Sivasspor aleyhine uygulandı ve Kewell muhteşem bir vuruşla durumu 2-0 yaptı. İlk yarının bitiminde soyunma odasına giderken hakemlerle tartışan 2 oyuncu daha Sivas adına kart görünce ikinci yarı Galatasaray karşısında direnemeyen bir Sivas izledik. Nonda'nın çıkıp Uğur'un girmesi ile değişen saha içi diziliş sonrası Galatasaray gerçek anlamda bir forveti olmadan son 30 dakikayı tamamladı. Bu bölümde Arda girdiği pozisyonlardan yararlanamayan oyuncu idi. Derbi psikolojisinden, Buca maçından sonra bu maçtada Arda'nın kurtulamadığını bir kez daha gördük. Sivasspor ise tam anlamı ile freni patlamış kamyon gibi bayır aşağı gidiyor. Teknik direktör değişikliği de takıma bir ivme kazandıramamış. Mehmet Yıldız'ın ana figür olduğu ve 2 yıl muhteşem bir şekilde uygulanan ve Sivasspor'a şampiyonluk şarkıları söyleten o sistemden eser yok. Mehmet Yıldız'ın yeniden ameliyat olma ihtimalide olduğunu düşünürsek Sivasspor'un acilen sistem değişikliğine gitmesi gerekiyor. Sahada ruhsuz bir şekilde dolaşan, boş pozisyonda dahi isabetli pas veremeyen bir takıma dönüşmüş Sivasspor. Hakemin böylesine temposuz ve ciddi anlamda sertlik olmayan bir maçta dahi bayram şekeri gibi sarı kartlarını çıkarması gerçekten şaşırtıcı. Yağmur yağdıkça, digitürk şifre girmedikçe maçlara devam. 

31 Ekim 2009 Cumartesi

Beşiktaş 1 Ankaragücü 0


Lig Tv'nin süpriz bir şekilde şifresiz yayına geçmesi nedeniyle evde boş boş otururken ekşi sözlük  sayesinde haberdar olup izledim maçı. Uzun bir aradan sonra evde yayılıp lig maçı izlemek gerçekten güzelmiş, özlemişiz. Maçı açar açmaz İsmail'in şutu Ankaragücü defansınada çarparak gol oldu ve skor 1-0 oldu.Yorumları okuduğum kadarıyla benim izlemediğim bölümde atak olan tarafta Beşiktaşmış. Orta alanda Fink ve Ernst topa basıyorlar solda ise İsmail gayet iyi oynadı. İlk yarı böyle bitti.  İkinci yarı ise Ankaragücü topa önde basmaya ve Beşiktaş'ı sahadan çıkarmamaya çalıştı. Ama bu noktada baskıların artmasına ve Beşiktaş gol yiyebiliriz psikolojisine girmesine rağmen golü bulamadılar. Hikmet Karaman, Ankaraspor ile olan birleşmenin ardından elinde oluşan geniş oyuncu havuzundan henüz tam olarak yararlanamıyor.İkinci yarı oyuna giren eski Beşiktaşlı, Aydın Karabulut mükemmel bir oyun sergiledi. Daha erken oyuna başlaması Beşiktaş'ın sağ kanadını sıkıntıya sokabilirdi. Tabi, Vassel'in sakat olması hücum attında Ankaragücü'nü zorladı. Topu ileriye taşımlarına rağmen golü yapamadılar. Mustafa Denizli yaptığı oyuncu değişiklikleri ile ileride top tutmaya ve oyuncuları diri tutmaya çalıştı ve Beşiktaş maçtan 3 puanla ayrıldı. Gol haricinde oyunda pek göremedik Beşiktaş'ı. Salı günü Wolfsburg karşısında bu oyunun onlara galibiyeti getireceğini söylemek gerçekten zor. Sürekli yağmur yağsın şifresiz ligin tadını çıkaralım. 

28 Ekim 2009 Çarşamba

Arsenal 2 Liverpool 1



İki takımında fazla forma şansı bulamayan oyuncularına şans verdiği Carling Cup mücadelesinde gülen taraf Arsenal oldu. İlk dakikalarda pozisyonlardan yararlanmayan taraf ise Liverpool oldu. Bu atakların ardından oyunda dengeyi bulan ve topa daha fazla sahip olan taraf Arsenal, sağ kanatta topla buluşan Merida'nın mükemmel vuruşu ile öne 1-0 öne geçti. Golden 6 dakika sonra bu sefer sahneye Insua çıktı. İleriye çıktığı dakikalarda topla buluşan Insua mükemmel bir vuruşla maça eşitliği getirdi. İlk yarı bu şekilde son buldu. İkinci yarının hemen başında trafik ve futbol canavarı Bendtner kendisinden beklemediğimiz bir güzellikte golü buldu ve Arsenal ilk yarıda olduğu gibi yeniden öne geçti. İlerleyen dakikalarda Benitez oyuna Benayun ve Aqullani ile müdahale edip oyunu son dakikalarda lehine çevirmeye çalışsada bu hamle sonucu getirmedi ve maçtan Arsenal 2-1 galip ayrılmayı başardı.

Çanlar Kimim İçin Çalıyor





Alcorcón: Juanma; Rubén Sanz, Iñigo López, Borja Gómez, Nagore; Rubén Sanz; Ernesto Gómez (Jeremy, min.65), Sergio Mora, Fernando Bejar (Carmelo, min. 75); Diego Cascó y Borja Pérez (Bravo, min.82).

Real Madrid: Dudek; Arbeloa, Albiol, Metzelder, Drenthe; Mahamadou Diarra, Guti (Gago, min,46), Van der Vaart; Granero (Marcelo, min.63); Raúl (Van Nistelrooy, min. 72) y Benzema.

Goles: 1-0, min 16: Borja; 2-0, min: 22: Arbeloa en propia meta. 3-0, min, 40: Ernesto. 4-0, min 52: Borja.

Alcorcon: 4  Real Madrid 0

25 Ekim 2009 Pazar

Fenerbahçe 3 Galatasaray 1


Kadıköy'de her sene geleneksel hale gelen bu sefer olur mu acaba sorusu bir kez daha hayır olarak cevaplandı. Maça fırtına gibi giren ilk pozisyonda Emre topla karışık Baros'a girince maçın sertlik dereceside açıkça belli oldu. Son dönemde formsuz olan Santos'un yedek bırakılarak bu bölgede Vederson'a görev verilmesi ve Kazım'ın forvet olarak yine sahaya çıkması geçtigimiz haftalarda yaşanan formsuz 11'ler den kurtu lmamızı sağladı. Nitekim bu diziliş Galatasaray'ın etkili olduğu Keita ve Arda bindirmelerine karşı önlem niteliğindeydi. Kanatlardan geliştirilen ataklarda Fenerbahçe'nin sol bölgesinde Bilica ve Cristian  kanat oyuncularına defansta yardım ederken sağ kanattaki pozisyonlarda ise Emre defansa yardımcı oldu. Bu diziliş o kadar başarılı olduki Arda erkenden oyundan alınırken Keita kendini kontrol edemeyip Carlos'a yumruk attı ve kırmızı kart gördü .Bu yanlışlar Galatasaray'ın Kadıköy stresi ile de birleşince sonuç ortaya çıktı.Oysa ki 2-0 ın ardından Galatasaray golü hemen bulmuş ve oyunu dengelemişti.
  Daum bu sefer Gaziantep maçındaki gibi oyunu seyretmedi ve Guiza-Santos değişikliği ile oyuna müdahale etti ve 10 kişi kalan Galatasaray'a karşı zaman zaman şişirme toplar ve hatalı paslar çoğalsada Guiza'nın attığı golle maç 3-1'e geldi ve Fenerbahçe 3 puanı almasını bildi.Uzun bir süre sakatlık nedeni ile dinlenen Alex bir kez daha sahada farkını ortaya koydu ve attığı 2 golle takım adına en pozitif işi yapan oyuncuydu.Emre ve Cristian'ın orta alandaki mücadeleci ve zaman zaman oyun kurallarını aşan sertliği takımın direncinide arttırdı.Lugona ve Bilica defansta mükemmelken Carlos profosyonelliğini konuşturduğu maçta solda hem güzel bir oyun ortaya koydu hem de Keita'nın atılmasını sağladı.Oyuna girdikten sonra Santos'un topu ileri taşıması,faul alması ve girdiği pozisyonlar Alex'in bölgesinde oynatılmasına rağmen onun adına pozitifti.

Galatasaray'ın Kadıköy'de kazanamamasının nedenin psikolojik olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Takımın bel bağlanan iki oyuncusu Arda ve Keita hiçbir varlık gösteremediği gibi Keita gördüğü saçma kırmızı kartla takımınıda yalnız bıraktı. Elano'nun Kewel yerine sahada yer alması Arda'nın sol kanata geçmesi ve takımın dizilişinde yaşanan değişiklikler Galatasaray'ı olumsuz etkiledi. Arda'nın kendisine bütün takımın bel bağladığı bir maçta ufak bir tahrikte kendisini kaybetmesi psikolojik olarak maçı neden kaldıramadığının bir resmiydi. Aynı derecede kendisine faul çalınacak ve Carlos'un kart göreceği pozisyonda yere düşerken yumruk atan Keita'da derbinin stresini kaldıramadı.
 
Maçın öncesinde çıkan kavgayı fırsat bilip sahaya yabancı madde atanlar ve maç boyunca anlamsız bir yeşil lazeri rakibin gözüne tutmaya çalışanlar artık sahalardan elensin mümkünse. Ne olursa olsun sahaya madde  atma hakkınız yok ve onlarda kendi sahalarında atıyor gibi sığ bir yorumuda kabul etmiyorum. Oyunun ön plana çıktığı bir maç izlemek her zaman daha iyidir. Yan hakemin kafasına gelen maddeye rağmen maça çıkması çok büyük bir özveriydi ben olsam sahaya çıkmayı reddederdim. Bünyamin Gezer gene höh höd ile maçı götürmeye çalıştı. Kazım aleyhine verdiği o kadar hatalı kararlar ve vermediği kartlar var ki gerçekten böylesine büyük bir derbide en azından Fifa kokartlı bir tercih yapılmalıydı. Netice'de Fenerbahçe kendi evinde oynadığı maçta aldığı galibiyetle liderliği sürdürdüğü gibi arkadan gelen Bursaspor'da 2. lik koltuğuna oturdu. Baros'un sakatlığının ciddiyetide düşünüldüğünde maçtan Galatasaray en zararlı çıkan takım oldu.

22 Ekim 2009 Perşembe

Steaua Bükreş 0 Fenerbahçe 1


Sakatlıklar nedeniyle Kazım'ı forvet olarak sahaya süren Daum, istemeyerekte olsa Özer Hurmacı'yı da ilk 11'te oynatarak maça başladı. İlk dakikaların ardından oyunu kontrol eden Fenerbahçe birçok pozisyondan yararlanamadı. Özellikle Santos iki tane bomboş toğu dışarı attıki neredeyse bu kaçırdığımız goller saha sonra başımızı ağrıtıcacaktı. İkinci yarı mükemmel bir organizasyon neticesinde gelen gol takımı galibiyete taşıdı. Bu golde Emre ile başlayan pozisyonda Özer'in akıllıca Carlos'u görmesi ve mükemmel bir pas neticesinde Kazım'ın vuruşu ile gelen gol gerçekten harikaydı. Maçta Santos haricinde sırıtan bir oyuncu yoktu. Buna rağmen oyundan çıkan son oyuncu oldu Santos. Maç içinde kaçırdığı goller, ezdiği toplar ve ruhsuz haline rağmen Özer'in oyundan çıkan ilk oyuncu olmasına rağmen Santos'un son değişiklik olarak bekletilmesi ilginçti.




Emre son haftalardaki müthiş futbolunu bu maçtada sergiledi. Gökhan Gönül'de son haftalardaki performansını affettirici bir oyun sergiledi. Maçın 0-0 gittiği dakikalarda Steaua atağında attığı depar ve topa müdahelesi maçında kırılma anıydı. Bunlara Kazım'ın uzun bir süre sonra forvet olarak sahaya çıkmamasına ragmen iyi futbolu ve attığı gol vardı. Sheriff'in aldığı galibiyetle grup Fenerbahçe açısından mükemmel bir hale geldi.İ ç sahada oynanacak 2 maç daha var ve Fenerbahçe gruptan lider olarak çıkıcaktır. Bu galibiyet Fenerbahçe'nin haftasonu aldığı mağlubiyeti unutturduğu gibi pazar günü oynanacak derbi öncesinde de hem takımı hem de taraftarı yeniden havaya soktu.

Dön Baba Dönelim


Wolfsburg 0 Beşiktaş 0


Mustafa Denizli'nin ilk kez kimseyi şaşırtmadan sahaya sürdüğü kadro Almanya'dan 1 puanı alıp gelmeyi başardı. Manchester'ın, Moskova deplasmanında aldığı 3 puan Manchester haricindeki takımların baş başa kalmasına neden oldu. Wolfsburg'un, Manchester deplasmanında oynadığı futbol Beşiktaş'ın işini maç öncesinde zorlaştrılıyordu. Maçın genelinde Wolfsburg 10 kişi kalana kadar oyunu forse etse ve Beşiktaş'tan daha fazla pozisyona girsede golü bulamadı. Grafite'nin, İbrahim Kaş'a attığı tokat neticesinde Wolfsburg, 10 kişi kalınca Beşiktaş, Tabata ve Ugur İnceman'ı oyuna alıp hamlelerde bulunsa da Beşiktaş son dakikalarda oyunu domine edemedi. Son dakikalarda forvet sayısı artırılıp daha hücumu düşünen ve galibiyeti kovalayan bir görüntü sergileyebilirdi. Yine de Almanya'da alınan bu puan Beşiktaş'ı evinde oynayacağı maçlarda alacağı galibiyetlerle birleştiginde grupta önemli bir noktaya taşıyabilir. Defansta Ferrari-Sivok ve orta alanda Fink-Ernst ikilileri Mustafa Denizli'nin sezon başından beri bir türlü aynı anda denemediği bir varyasyondu ve bu noktalardaki dirençli oyun Beşiktaş'a puanı  getirdi. Ancak sağ kanatta İbrahim Kaş'ın bölgesi maç boyunca atakların geliştirildiği bölge oldu. Bobo ve Tello'nun kötü oyunlarıda gecede Beşiktaş adına olumsuzdu. Kaptan olarak sahaya çıkan İbrahim Üzülmez'in çok erken dakikalarda sarı kart görmesi Beşiktaş savunması adına tehlike arzetsede özellikle Ferrari bu bölgede kusursuz oynayarak açıkları kapattı. Mustafa Denizli oyuncuları mevkileri dışında denemekten vazgeçerse Beşiktaş hem Avrupa maçlarında hem de ligde daha iyi bir konuma gelebilir.Ama Mustafa hocanın önümüzdeki maça hangi 11 ile başlayacağını ancak kendisi biliyor.

20 Ekim 2009 Salı

Robot Dancing


İngilizler gene barlarda sabahlamaya devam ediyor. Tottenham hafta sonu Portsmouth'u yendikten sonra geniş bir Tottenham kafilesi soluğu barda almış ve gece 2'ye kadar eğlenmişler. Peter Crouch ve Jonathan Woodgate pistte hünerlerini segiledikten sonra Crouch hızını almayıp ünlü robot dansına arabanın tepesinde de devam etmiş. Şimdi ingiliz basını hem milli takım teknik direktörü Capello hem de Tottenham teknik direktörü Harry Redknapp'ın bu resimlerden sonra vericekleri tepkileri bekliyor. Her iki hocada oyuncuların özel yaşamlarına dikkat etmeleri gerektiğini sık sık vurguluyorlar. Capello, Dünya Kupası'na oyuncu eşlerinin gelmemesini daha elemeler devam ederken açıklamıştı. Redknapp'ta oyuncuların maçlardan sonra tatil günlerinde eşleri ya da kız arkadaşları ile güzel bir restoranda yemek yiyip, bir kaç kadeh şarap içmelerine itirazı olmadığına ama oyuncuların bar ve publara gidip sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenmelerini onaylamadığını yazın açıklamıştı. İngiltere'de kaza yapanlar, polisle tartışıp gözaltına alınanlar, barlarda kavga çıkaranlar, sabaha kadar eğlenenler bitmek bilmiyor. Bu da son olmaz ama oyuncuların gelecekleri teknik direktörlerinin vericekleri ceza ile orantılı gelişecektir. 

Looking For Eric


Sonunda filmi izleme imkanı buldum. Eric Cantona ismini duyunca yoğun bir futbol şöleni bekliyorsanız film sizi ters köşe yapıyor. Filmde hayatında efsane statüsünde tek bir adam bulunan ve hayatı baş aşağı giden bir postacının yaşadığı sıkıntıları aşmak için Eric Cantona ile yaptığı hayali konuşmalar neticesinde harekete geçmesini anlatılıyor. Manchester United'ı çekiştirdikleri pub sahnesinde endüstiriyel futbola olan nefretlerinide ortaya koyuyorlar .En son ne zaman Old Trafford'da maç izlediniz ve maç günleri otoparka gelen arabalara bir bak. Bizim asla binemeyeceğimiz arabalar. Bir postacının maça gittiğini gördün mü son zamanlarda diyerek Glazerler'i de içine alan geniş bir gönderme var. Eric Cantona'nın attığı birbirinden güzel goller film içerisinde gösteriliyor. Ama ana karakterimizin Cantona'ya sorduğu hayatındaki en mutlu an ne zamandı sorusuna  Cantona'nın gol attığı finalleri ya da galibiyeti getiren golleri değil de attığı ve herkesi şaşırtığı o muhteşem pası öne çıkarmaşı gerçekten çok güzeldi. Ya arkadaşın o golü atamasaydı sorusuna ise verdiği cevap futbolda başarıya giden takımların ortak sözüdür muhakkak. ''Takım arkadaşlarına güvenmelisin.'' Filmin finalide bu cevaptan hareketle 3 otobüs dolusu taraftarın yüzlerinde Eric Cantona maskeleriyle evi basmaları ve yakalarını kaldırıp ''Operasyon Cantona'' yı başlatmaları. Filmin en muhteşem sahnesi yine Cantona'dan geldi. Senin bazen insan olduğunu unutuyoruz değil mi sorusuna karşılık Cantona'nın cevabı: ''Ben insan değilim, ben Cantona'yım.''

19 Ekim 2009 Pazartesi

Son Biletler


Republic of Ireland-France
Portugal-Bosnia-Herzegovina
Greece-Ukraine
Russia-Slovenia

18 Ekim 2009 Pazar

Gaziantepspor 2 Fenerbahçe 1


Fenerbahçe, önümüzdeki hafta oynanacak derbi öncesi milli takımdan yorgun ve sakat dönen oyuncuları dinlendirmeyi ve sarı kart sınırındaki oyuncularıda kazasız bir şekilde haftaya aktarmaya çalıştı. İlk yarıda Vederson'un ortasında Semih'in gerçekten enteresan bir kafa vuruşu ile 1-0 öne geçilmesi takımı böylesine zor bir deplasmanda rahatlattığı gibi Gaziantep'in de gol bulmak için açılmasına neden oldu. Gaziantep açılıp golü bulda ama Fenerbahçe oyunu rakibin kontrolüne verme işini o kadar abarttıki sonunda 3 puanıda rakibe vermek zorunda kaldı. Alex'in yokluğunda takım gol haricinde pozisyon üretmekte oldukça zorlandı. Özellikle sık sık Antep kalesi önünde buluşulan toplarda top bir türlü ortadan geçirilemedi. Alex'in yaratıcı oyunundan uzak olan ve bu bölgede görevlendirilen Mehmet Topuz ilk yarı çektiği şut haricinde sahada gözükmedi. Bunlara birde sağ kanatta yalnızca güneşlenen Kazım eklediğimizde Fenerbahçe için maçın ikinci yarısında çalan çanları sağır sultan bile duydu. Kazım'ı oyundan almayıp Gökhan Gönül'ü kenara alan Daum bunun üstüne neredeyse yarım dünya turu yapmış Santos'u oyuna alınca Fenerbahçe'nin fişini çektiler. Defansa Gökhan Gönül'ün yerine giren Bekir ikinci golden önce yaptığı frikikle gole sebebiyet verirken, maç 1-1 devam ettiği sırada Fenerbahçe'nin rakip kaleye yüklendiği dakikalarda felaket bir orta ile pozisyonuda harcadı. Daum umarız bu maçta sahada yürümekte bile zorlanan, takıma katkısı olmayan oyuncuları tespit edip gerekeni yapar. Özer'den Semihvari bir kurtarıcı yaratmak niyetinde ise bu oyuncu daha fazla heba edilmeden elden çıkarılsın. Alex'in yokluğunda burada oynayacak oyuncu Özer Hurmacı'dır. Baroni ve Emre'nin orta alandaki mücadeleleri ile Semih'in ileride çabalaması haricinde Fenerbahçe'de öne çıkan bir oyuncu yoktu. Gaziantep ise yediği gole ragmen çabuk toparlandı ve oyunun hakimiyetini özellikle ikinci yarının son 30 dakikasında ele aldı. Julio Cezar Souza gerçekten müthiş bir şut tekniğine sahip ve Olcan Adın ile birlikte ikinci yarı Fenerbahçe'ye karşı isyanı başlatan 2 isimden biriydi. Jose Couceiro ikinci yarı yaptığı değişiklikler ve takımı korkmadan hücuma çıkarması ile galibiyeti yaratan bir diğer isimdi.  Gaziantep bu oyun anlayışını devam ettirdiği takdirde daha yukarılara çıkıcaktır. Fenerbahçe'de bu maçta kaybettiği puanı birazdan başlayacak Galatasaray-Trabzonspor maçı da Galatasaray'ın galibiyeti ile noktalanırsa önümüzdeki hafta Galatasaray'ı yenerek telafi edebilir. Tabi hafta içi Avrupa maçı nedeniyle yorulan oyuncular Daum tarafından dinlendirilmezse.

16 Ekim 2009 Cuma

Football Manager 2010


Merakla beklenen Football Manager serisinin 2010 versiyonun demo sürümü nihayet yayınlandı.Strawberry demosunu indirirseniz Türkiye Ligi'ni seçme şansınada sahipsiniz. Oyun öncelikle yeni arayüzü ile sizi karşılıyor. Artık tüm hamlelerinizi hem oyunu yönlendirirken hem de maç esnasında yapabiliyorsunuz. Yardımcı antrenörler artık daha etkili. Maçlar öncesinde ve sezon başında takımla ilgili öneri üstüne öneri getiriyorlar. Frikikleri kim kullansından tutun da maç öncesinde rakibe göre şu özelligimiz daha iyi burdan yüklenelim tarzı önerilerle oyun boyunca yanınızdalar. Oyuncuların taktik hamleleride daha kolay halledilebiliyor. Oyuncunun hemen yanında yer alan kutucuklardan oyun içinde nasıl yararlanmak istediğinizi onlara kolayca söyleyebiliyorsunuz. Beklere yerinde kalda diyebilirsiniz hucuma destek verde diyebilirsiniz. Ayrıca maç içinde skora göre oyunu durdurmadan hemen maç ekranındaki bölümden takımın genel felsefesini değiştirebiliyorsunuz.futbolcuların istatislikleridi artık daha fazla. Maç sonunda görev verdiğiniz tüm oyuncuların maç içi performansları detaylı şekilde belirtiliyor. Pas, şut, orta, vb. tüm hamlelerini başarılı ya da başarısız olarak ekranda görebiliyorsunuz. Oyuncuları transfer ederken başvurduğumuz raporlarda artık 5 yıldız üzerinden değerlendirilmiş. Scout ekranı ana ekranda olduğu için çok kolay bir şekilde scoutlarınızı lig ya da şampiyona izlemeye yollayıp sonuçlarını takip ediyorsunuz. Maç içinde seyirciler ve tribünlerde oluşturulmuş. Ayrıca kuluplerin tanıtımlarında efsana oyuncuları, idol oyuncuları ya da bayrak adamları gibi 3 farklı kategori görebiliyoruz. Maç sonu, soru soran gazeteciler ve sorular da elden geçirilmiş. Elbette oyunda hatalı olan bölümler çıkıcaktır ancak bunlar yayınlanacak sürümlerle giderilebilir. Oyun demoda ki gibi olursa Türkiye'de ki orijinal oyun satışları da artıcaktır.Gelsin uykusuz geceler.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Türkiye 2 Ermenistan 0


Milli takım grup açısından hiçbir önem taşımayan maçta Ermenistan'ı 2-0 gibi rahat bir skor ve oyunla yenmeyi başardı. Siyasi olayların gölgesinde kaldığı ve milli takımında hedefi kalmadığı için futbol açısından çok fazla bişey beklememek gerekiyordu. Hem Fatih hocanın hem de Rüştü'nün veda maçı olması haricinde çokta futbolcuların asılabilecekleri bir maçta değildi açıkçası. Nitekim 2-0 maçı almayı başardık. Ceyhun Gülselam'ın atılmasına ragmen Ermenistan ne maça ne de topa hükmedebildi. Sonuçta maçın tamamı kontrolümüzde geçti ve maç sona erdi. Ceyhun'un atılması ve Servet'in gol atması haricinde maçı izlerken çok fazla dikkat kesilecek bir durumda yoktu. Önceki maçlarda da belirttigimiz gibi artık bir dünya kupası hedefimiz yok ve önümüzdeki organizasyonu televizyondan izleyicez .Maçın, grubun ve milli takımın kısa özeti bu.