Fenerbahçe maça tam derbi modunda başladı ve iki muhteşem gol ile henüz maçın erken dakikalarında 2-0 gibi güzel bir skora ulaştı. Bu dakikalarda Galatasaray maçtan kopmuş durumda rakip kaleye gitmeyi bırakın, topa sahip bile olamıyordu. Fenerbahçe Stoch ile 3. gole yaklaştı ama golü bulamadı. Bu dakikadan sonra sanki biri gelip beyler maç bitti demiş gibi maçın geri kalanında sahada eski Fenerbahçe'yi görmeye başladık. Oyun kısa bir sürede Galatasaray'ın kontrolüne geçti ve nihayetinde ilk yarı bitmeden maçın iyi oynayanlarından biri olan Elmander ile Galatasaray skoru 2-1'e getirdi.
İkinci yarıda Fenerbahçe yapılması gereken en son işi yaparak geriye yaslanmaya ve topun kontrolünü tamamen Galatasaray'a bırakmaya başladı. Aykut Kocaman'ın Stoch ve Alex gibi Fenerbahçe'nin mevcut kadrosu içerisindeki en golcü iki ismi kenara almasıyla, maç oyuncuların kafasında geriye yaslanıp skoru koruyalım havasında devam etti. Fenerbahçe hem sol kanat etkinliğini hem ileride top tutma ve skor üretmedeki bir numaralı silahını devre dışı bırakınca meydan Galatasaray'a kaldı. Fatih Terim gibi maçın havasını koklayan bir isim bu ikramı geri çevirmezdi ve nitekim öyle de oldu. Galatasaray, en sonunda ligde ilk golünü! atan Hakan Balta ile skoru eşitledi, son dakikada Baros'un ayağından direkten dönen top ile galibiyetide kaçırdı. 9 puanlık fark play-off sistemi olmasa Galatasaray'ın şampiyonluk turunu Kadıköy'de atması demekti ve bu faturayı Aykut Kocaman gibi bir efsane bile ödeyemezdi. Maçın Fenerbahçe açısından asıl sorunu galip gelememek değil, 2-0 öne geçilen ve atılacak bir golle farka yürünülücek bir ortamda geriye yaslanıp 2 gol yemesi ve rakibin son topla galibiyeti kaçırması. Tüm sezon boyunca rakipten bağımsız olarak Fenerbahçe'nin temel sorunu tam olarak bu. Bugün karşımızda Galatasaray yerine Ankaragücü ya da Samsunspor dahi olsa Fenerbahçe skoru yeterli görüp hemen stand-by konumuna geçicekti. Bu sorun bir mantelite sorunu olmakla birlikte zamanında Daum'un tohumlarını attığı, Fenerbahçe taraftarını kanser eden kısır futbol ve geriye yaslanma hastalığının tezahürü. Aykut Kocaman'da bunu devam ettiriyor ve bu hastalığın iyice vücuda yayılmasına müsade ediyor. Lig şampiyonluğu ya da kupa haricinde bizim ilk problemimiz sürekli geriye yaslanan Fenerbahçe'den, ileride basan, oyunu kontrol eden ve skor üreten Fenerbahçe'ye geçmemiz. Bu kısa vadede olucak bir iş değil ama kupadaki Samsunspor maçıyla başlaması ve terk edilmemesi gereken bir süreç. Fenerbahçe dün akşam 2-0'dan sonra gol aramaya devam etse ve Galatasaray 3 gol atıp maçı kazansa taraftarın canı dün akşamkinden daha az acırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder