Daha 1.dk dolmadan gelen 3000. gol ardından gösterilen iştahla ile skorun 3-0 olması, kaptanın çoşması; rakibinde gücü düşünüldüğünde tamam rahat bir maç izliyebiliriz düşüncesinin bünyede hasıl olmasını sağladı. İlk yarıda 30 dakikaya yakın yaşanılan bu rahatlama Bucaspor'un oyuncu değişikliklerine gitmesi ve kale önünde görülmesi ile kendini endişeye bıraktı. Bu pozisyonlarda Volkan mı etkiliydi yoksa rakip forvetler mi başarısızdı tam olarak emin değilim. İlk yarının son 10 dakikasında yaşanan bu ağır oyun kalemizde golü görüp rahatlamamızın ardından yeniden ataklara ve hızlı oyun ile birlikte güzel paslaşmalara yerini bıraktı. Alex'in çıkıp Semih'in oyuna girmesi ve Niang'ın etkisini arttırmasıyla skor yeniden rahatlama moduna bizi getirdi ve ikinci golümüzü kalemizde görmemizle birlikte maçı tamamladık. Fenerbahçe açısından maçları iki gruba ayırmamız gerekiyor artık. Kağıt üzerinde zor denebilecek rakiplere karşı oyunu kabul ettirmede yaşanan sıkıntılar ve genelde ilk golü atan taraf olmamıza rağmen skoru koruyamayıp galibiyeti alamamamız ve sıkça beraberlik golünün ardından hemen 2. golü kalemizde görüp sahadan tamamen puansız ayrıldığımız birimci grup maçlar. İkinci grup ise nispeten daha kolay görülen maçlarda özellikle Kadıköy'de gol olup yağmamız, minumun 2 farkla rakipleri yenmemiz ancak bu maçlara kadar gol atma becerisi gösteremeyen rakiplerden dahi gol yememiz daha da kötüsü bolca pozisyon vermemiz. Bu; oyuncu performansları, sakatlıkları ya da hoca tercihleri ile açıklanmayacak kadar karışık bir durum. İlk yarı gösterilen performans ve atılan gollerin yerini 2. yarıda oyunu rakibe teslim etme ve kalede goller görmek olarak değişmesi Fenerbahçe'nin acil cevabını bulması gereken soru.
Bu kadar pozisyon verdikten sonra maçları kadro kaliteniz ile kazanabilirsiniz ancak bu performans bizi şampiyonluğa götürmez. Takımın hücumu düşünen ve paslaşarak ve hızlıca ileriye çıkışı çok olumlu olarak gözükürken fazlaca pozisyon vermesi, her maç kalede gol görmesi ve ikinci yarıda oyunu tamamen bırakması olumsuz tarafları. Devre arası savunma ve orta sahaya yapılacak transferler takımın bu defoları bir bakıma azaltabilir ancak bütünüyle ortadan kaldırması için herkesin daha fazla mücadele etmesi şart. Bugün sahada milli takımdaki performansının 1/100'ü göremediğimiz Santos ve defansın ortasında asla olmaması gerekirken üstüne çalımlarda yapmaya çalışan Bekir'in mevcut durumlarını değiştimeye başlamaları gerekiyor. Cristian'ın geçmiş maçlardaki kötü performansı ve Bilica'nın durumları ile Lugano'nun zamansız cezaları düşünüldüğünde takım artık daha az hata yaparak ve gol yiyerek yoluna devam etmeli aynı oranda mücadele gücü ve performansı 90 dakikaya yayarak galibiyetlere ulaşmalı. Stoch'un takımı ileri götüren ve sahada mücadele eden yegane unsurlardan biri olduğu dakikalarda neden oyundan ilk çıktığını anlayamadığım gibi, Alex'in sahadan çıktıktan sonra soyunma odasına gidip ardından yeniden yedek kulübesine gelmesinden bir komplo teorisi çıkaran Lig tv spikerlerinide çözemedim. Alex'in çişi gelmiş olabilir bunu da düşünmek lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder