Dışarıda maç kazanmada yaşanan sıkıntılar, rakibin uzun süredir şansımızın tutmadığı ve ligin iyi top oynayan ekiplerinden biri olması, sakatlıklar ile birleşince maç öncesi tahminler hep ihtiyatlı, hatta çokça İbb'den yana idi. Tüm bu planları ve maçı çeviren her zamanki gibi kaptan oldu. Fenerbahçe ilk dakikalarda çokça İbrahim Akın'ın topla oynamasına izin verdi ve ard arda kaleye gelen şutlar Gökay ve Alex'in arka arkaya İbrahim üzerindeki baskıyı futbol kurallarını zorlayan bir şekilde arttırmasına neden oldu ve İbrahim'i bir şekilde pasifize eden Fenerbahçe Niang ile çok önemli bir fırsatı heba etti. Ardından daha önceleri çok fazla gözlemleme şansını bulamadığımız ön alanda pres sonucu rakibin oyununu bozduk ve bu pozisyonlardan birinde benimde çokça eleştirdiğim Cristian üst üste iki başarılı pres ve hamle ile topu Mehmet Topuz'a o da kendini müthiş bir şekilde arka direkte unutturan Alex'e atınca Fenerbahçe golü buldu. Golleri ilk yarıda atma başarımız bu maçtada ortaya çıktı zaten bu istatislikte ligde uzak ara öndeyiz ama önde olduğumuz bir diğer istatislikte rakibin baskısına özellikle deplasman maçlarında teslim olup çokçada mağlup bir şekilde maçı tamamlamamız. Bugün yine 70'den sonra oyundan düşmemize rağmen skoru korumayı bildik üstelik penaltı atışından yararlansak 10 kişide kalan İbb karşısında son dakikaları daha rahat yaşayabilirdik. Herşeye rağmen Galatasaray maçının ardından ikinci kez gol yemeden maçı tamamladık.
Rakibin yakaladığı pozisyonlardan yararlanamaması bizim lehimize gibi görünebilir ancak her maçı 70'den sonra rakibe teslim edersek şampiyonluk ve galibiyet yollarımız çokça tıkanır. Bugün Alex'in çıkışının ardından kazanılan penaltıda Emre'nin de yokluğunda bir penaltıcımız olmadıgını gördük ki Niang'ın vuruşu kötü bile değildi. Bu dakikada gelicek gol zaten 10 kişi kalmış rakibi oyundan düşüreceği gibi diğer gollerinde önünü açıcaktı ancak bu gol gelmeyince geriye Selçuk'un orta alana dahil olup Cristian ve Gökay ile 3'lü bir orta alan oluşturmasını ve bu alanda top hakimiyetini kazanmasını beklemekten başka çaremiz kalmadığı gibi sayıca üstün olduğumuz rakibe karşı skoru koruma ve daha önce yaşanan puan kayıplarını tekrarlamama amacıyla iyice geriye yasladık. İlk yarı sakin bir oyun ile geçirilirken ikinci yarı Gökhan Gönül'ün düşürülmesine verilmeyen faul ile film koptu. Hakem bu pozisyonun hemen ardından rakibine giren Gökhan'a sarı kartını gösterirken Alex'e ceza sahası içinde yapılan açık penaltıyı yardımcısı ile görmezden geldi ki, o kanatta görev yapan yan hakemin performansıda felaketti. Bu pozisyonlarda kontrolü kaybeden hakem 3 dakika içinde 2 faul yapan Efe'yi oyundan atmayınca durumu çözen Abdullah Avcı oyuncuyu kenara aldı. Alex'in sert bir şekilde İbrahim Akın'a girmesine verdiği sarı kart Fenerbahçe lehine tartışılacak tek yanlı kararı olarak gözüküyor. Tüm bu olumsuzluk ve performans düşüklüklerine rağmen yine Alex'in sihirli bir dokunuşu ile maçı almasını bildik ancak her maç aynı sahneleri yaşamaktan sıkıldığımıda belirtmek gerek. Sakatlıklar elbette takımın belini büküyor ancak devre arası transferin ardından takımın 70'ten sonra yaşadığı performans düşüklüğünede acil bir çözüm bulunmalı. Kayseri - Bursa ve Galatasaray - Beşiktaş maçlarından çıkıcak her türlü sonuç galip geldiğimiz haftada lehimizedir ve galibiyet serisini devre arasına kadar sürdürebilen bir Fenerbahçe ikinci yarıyada daha özgüvenli bir başlangıç yapabilir.