Fenerbahçe maça Galatasaray maçında almış olduğu yaraların etkisiyle başladı. Dia ve Niang sakatlıkları nedeni ile Bursa maçında takımdaki yerini almazken Lugano'da kart cezası nedeni ile takımdaki yerini alamadı. Bursaspor'da ise hafta içi Ali Tandoğan ve Volkan Şen'in sakatlıkları nedeni ile takımda yerlerini alamıyacakları konuşulurken her iki oyuncuda ilk 11'de yerini aldı. Fenerbahçe'nin fikstür açısından zor bir 2 hafta yaşayacağını biliyorduk kağıt üzerinde Galatasaray maçında daha iyi bir futbol ve galibiyet beklenirken Bursa maçına daha temkinli yaklaşılıyordu. Takım Galatasaray'ı yenemeyince bu maçtada aynı düşünce hakimdi fakat sakatlılar nedeni ile bu endişenin artmasını Baroni ve Bilica'nın uzun bir aradan sonra ilk 11'e dönen performansları unutturdu.
Mehmet yeniden eski bölgesi olan sağ kanata dönmüş orta alanda Emre-Baroni ikilisi ve geride Lugano'nun yerine Bilica maçın özellikle ilk yarısında Fenerbahçe'yi ön plana çıkaran unsurlardı. Fenerbahçe orta alanda yapmış olduğu presle Bursaspor'u etkisiz hale getirmeyi başardı ve ataklarını sıklaştırdığı dakikalarda Emre'nin müthiş gayreti ve vizyonu ile getirdiği topu golle sonuçlanınca ibre tamamen Fenerbahçe'nin lehine döndü. Zor gol yiyen bir rakibe karşı deplasmanda öne geçen takım Bursa'nın artık üzerine gelmesini bekliyecekti ve oyun planıda bu noktaya kaydı. Alex'in becerisi ile başlattığı atakta Stoch kaptanı dahi çileden çıkaracak egoizmini törpülemeyi başarsaydı skor 2-0 olucak ve bu dakikadan itibaren hafta içi Manchester maçının etkisiyle Bursaspor iyice maçı kazanma hevesinden uzaklaşacaktı. Bu başarılamayınca ilk yarı 1-0 üstünlük ile bitti. İkinci yarı Bursa'nın daha istekli ve mücadeleci bir görünüme bürüneceği belliydi ve gol gelebilecek en kötü zamanda ikinci yarının en başında Bursaspor'un en etkili olduğu duran top organizasyonundan geldi. Böylesine bilinen bir silahı karşı arka direkte 2 kişinin bomboş bırakılması ve sol direkte Emre yer alırken sağ direkte kimsenin olmaması nedeni ile Ergiç golü yaptı ve Bursa maça yeniden ortak oldu ve seyirci desteği ile morallendi. Maçı izlemeyen biri bu dakikadan sonra her iki takımında daha kontrollü bir oyunu tercih ettiğini düşünecektir ancak sanki ligin son ve şampiyonluğu getirecek maçı edasıyla karşılaşma devam etti. Öyleki bu süreç içerisinde beraberlik haricindeki bir skor mağlup olan takımı daha fazla etkilerdi çünkü çok sayıda pozisyon her iki takım oyuncuları tarfaından da heba edildi. Sercan'ın özellikle kaçırmış olduğu ya da başka bir bakıç açısıyla Volkan'ın muhteşem kurtarışlarını izlediğimiz dakikalarda her iki takımda sanki bir akıl tutulması yaşayarak hücum etmeye başladılarki bu da bizim sezonun en zevkli mücadelelerinden birini izlememizi sağladı. Stoch'un ve Baroni'ni kenara gelmesinin ardından Santos ve Kazım ile oyunu çevirmeye çalışan Fenerbahçe, Semih-Gökhan Ünal hamlesi ile son kozunuda oynadı ancak skoru değiştirmeye bu çabaları yetmedi.
Fenerbahçe bu maçla görece zor olan maçlarını tamamladı ve fikstür açısından daha rahat bir pozisyona girdi. Kalan 7 haftada tepede bulunan rakiplerin birbirleri ile mücadele edicekleri göz önüne alındığında Fenerbahçe bu iştahlı futbolu devam ettirirse, sakatların ve cezalarında takıma dönmesi ile ligde üst sıralara yerleşicektir. Bursa ise ligle-Avrupa arasında tam zıt bir futbol ortaya koyuyor. Fenerbahçe karşısındaki 2. yarı etkinliklerinin çok kısa bir bölümünü dahi oynadıkları 3 maçta göremedik. Fenerbahçe kendi evinde Bursaspor'u yendiği takdirde bu beraberlik iyi bir sonuçtur kaldıki kalan maçlar içerisinde rakiplerin buradan alıcakları sonuçlara göre bu beraberlik daha da kıymetlenebilir. Beraberlik haricinde mücadele açısından ve pozisyon zenginliği ile her iki takımada teşekkür etmek lazım.